
Trump’ın zaferinin ardından Musk’ın yeni hedefi ise Avrupa. İfade özgürlüğü adı altında İngiltere Başbakan’ı Keir Starmer’ı suçlayan ve İngiltere iç siyasetini domine etmeye dair çarpıcı paylaşımlarda bulundu.
Uzun dönem tartışmaların devam ettiği ABD seçimlerinin galibi Donald Trump ve 20 Ocak’ta resmen göreve başladı. Trump’ın 2. başkanlık süreci uluslararası sistemde ekonomik, politik ve jeopolitik birçok değişimin katalizörü olarak değerlendiriliyor. İlaveten Trump’ın seçim kampanyalarında sıklıkla dünyadaki finans ve ticaret dengelerini, uluslararası ölçekte ABD’nin etkilendiği savından devam eden savaşları bitireceğine dair söylemleri, seçim sonrasına da göreceli yansıdı. Öyle ki Rusya Ukrayna savaşında henüz etkisi gözükmese bile İsrail ve Filistin arasında bir ateşkes anlaşması imzalandı.
POLİTİK SINIRLARI ZORLAYAN ADAM
Trump’ın birinci başkanlık döneminde ortaya koyduğu ikircikli karakteristik özellikleri dikkate alındığındaysa, Avrupa, Asya ve Orta Doğu’da da dengelerin ABD’nin çıkarları doğrultusunda değişeceğine/değiştirileceğine dair yaygın bir kanı mevcut. Tüm bu politik, finansal yansımaların ötesinde yeni Trump dönemindeki en çok tartışılan/ tartışılacak konu ise son derece güçlü teknoloji şirketlerinin Beyaz Saray’a olan yakınlığı. Özellikle X sosyal medya platformu ve SpaceX uzay şirketi sahibi Elon Musk’ın Trump tarafından Devlet Verimlilik kurumunun başına getirilmesi bir teşekkür niteliğinde. Öyle ki Musk’ın Trump ile yakınlaşması Musk’ın Twitter’ı satın almasıyla başladı. Trump’ın Twitter’da kapatılan hesabı Musk’ın şirketi satın almasıyla “siyasi ifade özgürlüğü” adı altında yeniden aktive edildi. Seçim çalışmalarında da Trump’a yaklaşık olarak 200 milyon dolardan fazla harcayan Musk, Trump’ın ikinci adamı konumunda. Siyasi söylemlerini sahibi olduğu X üzerinden de sıklıkla ifade eden Musk, özellikle sağ siyasetin derinlerine ABD gücünün merkezine yerleşerek yeni bir siyasi figüre evirildi.
X ÜZERİNDEN KRİZLERE KAPI ARALIYOR
ABD iç kamuoyunda Musk’ın Pekin ve Kremlin ile süregelen ticari ve ikili ilişkilerinin açığa çıkaracağı ulusal güvenlik tehditlerine yönelik tartışmalar devam ederken, sahibi olduğu X platformu üzerinden yayınladığı mesajlarla da yeni uluslararası krizlere kapı aralıyor. Sahibi olduğu X, Starlink Uyduları gibi bir dizi teknoloji şirketlerini kendi ticari ve politik çıkarları doğrultusunda kullandığına dair yaygın bir kanı mevcut ki doğruluğu tartışılmayacak düzeyde. Özellikle son dönemlerde; Brezilya’daki siyasileri tehdit eden paylaşımları neticesinde X uzun bir süre ülkede kapalı kalırken Musk “Brezilya’daki baskıcı rejim, insanların gerçekleri öğrenmesinden o kadar korkuyor ki, bunu deneyen herkesi iflas ettirecekler.” paylaşımın akabinde yatırımcılara ülkeye yatırım yapmamaları konusunda tavsiyelerde bulundu. Finansal olarak nüfus alanını geniş ölçekte arttıramasa da, Brezilya hükümetinin iç dinamiklerini etkilemeyi başardığını söylemek mümkün.
Akabinde de Musk ABD’nin, Venezuela seçimlerini Nicolas Maduro’nun kaybettiği ancak muhalefet liderinin korktuğu yönündeki resmi açıklamalarını, X üzerinden derinleştirerek Venezuela karşıtlığına dair uluslararası algıyı yönetmeyi başardı. X üzerinden Venezuela devlet başkanı Maduro’yu hedef alan paylaşımları milyonlarca etkileşim alırken, Maduro’nun ise Musk’a yönelik “ülkede nefret söylemi ve iç karışıklık çıkarmak”la ilgili suçlamalarının sosyal medyada zayıf bir etki yarattığı görüldü.
SIRADAKİ HEDEF AVRUPA
Trump’ın zaferinin ardından Musk’ın yeni hedefi ise Avrupa. İfade özgürlüğü adı altında İngiltere Başbakan’ı Keir Starmer’ı suçlayan ve İngiltere iç siyasetini domine etmeye dair çarpıcı paylaşımlarda bulundu. Musk, İngiltere’de büyük bir infiale neden olan açıklamalarına devam ederken, Şubat ayında Almanya’da gerçekleşecek seçim öncesi aşırı sağ partiyi destekleyen ve özellikle “Almanya’yı sadece AfD kurtarabilir.” paylaşımlarıyla da Almanya’da siyasetin ülke dışından bir müdahaleyle karşılaşması nedeniyle büyük bir rahatsızlık yaratmış halde. Trump’ın yemin töreninde Musk’ın konuşmasının sonunda Nazi hareketi yapması ise ilişkileri daha da germiş durumda. Halihazırda 600 milyondan fazla kullanıcısı olan X’in Musk tarafından bireyleri ve toplumları domine etmek için kullanıldığını ifade etmek gerekir. Ayrıca, Trump’ın seçim çalışmalarında sık sık “İfade özgürlüğünü kurtardı.” cümlesiyle sahneye davet ettiği Musk’ın gerçekte de ifade özgürlüğünden yana olmadığını daha açık ifade etmek gerekir ise kendi çıkarları dışında ifade özgürlüğünden yana olmayacağını belirtmekte fayda var. Nitekim, Musk’ın İsrail’in Gazze’de düzenlediği acımasız saldırılar karşısında Filistin yanlısı hesapların, video ve görsellerin X üzerinden erişimin kısıtlandığı; desteklemediği ya da finansal ve politik çıkarlarının uyuşmadığı birey ve kurumlara yönelik dezenformasyona başvurduğu da biliniyor.
Sonuç olarak yeni dönemde; Trump’ın, öngörülemez siyasi hamleleri ve tesis edeceği küresel ilişki ağlarının nüfuz alanı hem ABD içerisinde hem de uluslararası sistem içerisinde yeni krizleri tetikleyecek potansiyele sahip. Musk’ın ise sahip olduğu finansal ve teknolojik gücü kullanarak kaotik bir iletişim diliyle güvenlik risklerini arttırabilecek bir aktör olduğu açık. Siyasette alışagelmişin dışında bir figür olarak Musk’ın, Trump’ın yakın çemberinde yer almasıyla önümüzdeki süreçte devletlerin iç siyasetine, uluslararası kurum ve kuruluşların etki alanlarına ve jeopolitik kırılmalara tesir edebileceğini de söylemek mümkün.