Hazret’ten Hazne’ye Suriye’de Halidîlik

04:003/02/2025, Pazartesi
G: 3/02/2025, Pazartesi
Yeni Şafak
İllustrasyon: Cemile Ağaç Yıldırım.
İllustrasyon: Cemile Ağaç Yıldırım.

Şeyh Mevlâna Halid döneminde Suriye’nin hamisi Osmanlı Devleti idi. Bugün de Suriye’nin en büyük destekçisi ve devrimin arka planındaki gücü Türkiye’dir. Suriye’de yeni düzende değerler bağlamında Hazret’in yolu ve mücadelesinin anlaşılması önemli bir çıkış kapısı olarak görülmektedir.

Dr. Ersin Aksoy / Araştırmacı- Yazar

Suriye devrimiyle birlikte birçok insan Kasiyun dağı eteklerindeki Şeyh Mevlâna Halid türbesini ziyaret etti. Türkiye’den birçok gazete ve kanal bu konuyu gündeme taşıdı. Suriye’de toplum ve devlet ilişkilerine dair yeni bir düzen inşası tartışılıyorken Şeyh Halid’in yolunu (Halidîlik) tanımak ve anlamak büyük önem arz etmektedir.

MÜRŞİDİNİ ARAYAN ALİM

Irak’ın Süleymaniye şehrinde 1779 yılında doğan Mevlâna Halid toplum arasında Hazret sıfatıyla da bilinmektedir. Onun yoluna olan bağlılığı ve mütabaatı nedeniyle Norşinli Şeyh Muhammed Diyauddin’e Hazreti Sani denilmiştir. Henüz yirmili yaşlardayken hocası Seyyid Abdülkerîm Berzencî’nin vefatından sonra Medresede baş müderrislik görevini yerine getirdi. Bu dönemde ismi duyulan bir alim olmasına rağmen nefis terbiyesi amacıyla kendisine mürşit aramış ve Kabe’de gördüğü bazı manevi işaretler yoluyla Nakşibendi Şeyhi Abdullah-ı Dehlevi’ye intisap etmiştir. Hazret çok büyük bir alim olmasına rağmen, Şeyh Abdullah nefsini kırmak amacıyla ona dergâhın temizlik işlerini vermiştir. Tasavvufi terbiyesini aldıktan sonra halifelik (İrşat izni) alarak Irak’a geri dönmüştür.

MÜRİDİ ŞEYH ŞAMİL

İrşat faaliyetlerini Süleymaniye, Bağdat ve Şam merkezli olarak yürütmekle birlikte birçok bölgeye yaptığı ziyaretler, yetiştirdiği talebe ve halifeleriyle Ehl-i Sünnet inancının yayılması için çalıştı. Hanefi mezhebi otoritelerinden biri olan İbn Abidin hazretleri ve İstanbul’da türbesi bulunan Şeyh Abdulfettah Akra onun halifelerindendi. Kafkasya bölgesine gönderdiği halifesi Şeyh İsmail Şirvani, Şeyh Şamil başta olmak üzere birçok mücahit ve alim yetiştirmiştir. Şeyh Şamil, İsmail Şirvani’nin halifesi Şeyh Muhammet’ten halifelik almıştır. Şeyh Muhammet ve talebeleri Rus yayılmacılığına karşı büyük direniş göstermiştir.

OSMANLI’YA BÜYÜK HÜRMET

Osmanlı Devleti’ne büyük değer veren Hazret, Devlet-i Aliyye’ye karşı her türlü saldırının karşısında durdu. Hazret’in döneminde Rus ve Batı yayılmacılığı gibi dış tehditlerin yanı sıra Osmanlı Devleti’ni yıkmaya yönelik Şia tehdidi baş göstermiştir. Tüm bu tehditlere karşı toplumun muhafazası için yüzden fazla halifesi ve talebeleriyle birlikte mücadele verdi. Hazret’in yolu Ehl-i Sünnet itikadı çerçevesinde tasavvufi anlayışı yaygınlaştırmaktı. Halidîlik kısa sürede birçok farklı coğrafya da yayılma imkânı bulmuşsa da temel nüfuz alanları Türkiye, Suriye ve Irak olmuştur.

FRANSIZ MANDASINA KARŞI MÜCADELE ETTİ

Halidî yolunu Suriye’de yeniden ihya eden ve Türkiye ile irtibatı sağlayan Muhammed Diyauddin hazretlerinin halifeleri Şeyh Ahmed el-Haznevi ve Şeyh Mahmud oldu. Suriye’nin Kamışlı şehrine bağlı Hazne köyünde doğan Şeyh Ahmet, Fransız mandasına karşı olması hasebiyle Manda yönetimi tarafından baskıya maruz kalmış ve birçok defa Suriye içinde sürgün hayatı yaşamıştır. Osmanlı Devleti’nin dağılma döneminde Suriye’de misyonerlik faaliyetleri artış göstermekteydi. Bir kısım Arap milliyetçilerini kendi safına çeken misyoner gruplar kurdukları dernekler, yetimhaneler ve eğitim kurumlarıyla Müslümanları inançlarından uzaklaştırmaya çalışıyordu. Şeyh Ahmed açtığı medreseler, kurduğu yetimhaneler ve vakıflarla toplumu misyoner oluşumlardan korumayı amaçlamıştır. Yaşadığı tüm zorluklara rağmen Ehl-i sünnet inancını yaygınlaştırmış ve Osmanlı bakiyesi Türkiye ile olan bağını korumuştur. Muhammed Diyauddin hazretlerinin diğer halifesi Şeyh Mahmud ise Muş’ta doğmuş ve sonraları Suriye’ye taşınmıştır. Suriye ve Türkiye’de birçok talebe ve halife yetiştirmiştir. Şeyh Mahmud’un kabri Mevlâna Halid hazretlerinin türbesinin yanındadır.

TÜRKİYE İLE İRTİBATI

Halidîliği Suriye’de yeniden ihya eden Şeyh Ahmed, dini eğitimini Türkiye’de almıştı. Türkiye’de bazı halifeleri ve birçok talebesi yaşamaktaydı. Bunlardan en önde gelenleri Şeyh Seyyid Abdulhakim el-Hüseyni, Şeyh Muhammed Maşuk Norşini ve Şeyh Abdurrezzak el-Haleli’dir. Türkiye’de Halidî yolunun yaygınlaştırılmasında bu alimlerin önemli derecede etkisi oldu. Şeyh Ahmed’in önde gelen talebelerinden Muhyiddin-i Haveli hazretleri, Şeyh Muhammed Maşuk’tan halifelik aldı. Ayrıca, Siirt’te irşat faaliyetlerini sürdüren Şeyh Burhaneddin de Şeyh Muhammed Maşuk hazretlerinin halifelerinden biridir. Şeyh Abdulhakim hazretleriyse Adıyaman Menzil köyüne yerleşti ve vefatından sonra Menzil’de halifesi Muhammed Raşid hazretleri irşadı devam ettirmiştir. 12 Eylül darbesinde Gökçeada’ya sürgün edilmesine rağmen irşat hizmetlerine devam eden Muhammed Raşid hazretleri sağ ve sol çatışmasının yaşandığı dönemlerde Türkiye’de toplumu bir arada tutan ve Ehl-i Sünnet çizgisini muhafaza eden bir alimdi. Muhammed Raşid hazretlerinin vefatı sonrası Semerkand Vakfı bünyesinde kurduğu medreseler ve vakıflar yoluyla Menzil merkezli Nakşi-Halidî yolunu devam ettiren Şeyh Seyyid Abdulbaki hazretleri oldu. Suriye’de devrimin hemen sonrasında ihtiyaç sahiplerine insani yardımlarda bulunan yardım kuruluşlarında biri bu vakfa bağlı Beşir Derneği’ydi.

SURİYE’DE YENİ DÜZEN

Şeyh Mevlâna Halid’in mücadelesi toplumsal alanda Ehl-i Sünnet itikadının muhafazası ve bu itikada hizmet eden Osmanlı Devleti’nin korunması çerçevesinde şekillenmişti. Bu amaçla bölünmüş halde bulunan toplumsal yapıyı bir arada tutmaya gayret gösterirken, diğer yandan iç (Şii yayılmacılığı) ve dış yayılmacılığa (Rus ve Batı yayılmacılığı) karşı önlemler almaya çalışmıştır. Bugün Suriye’de devrim sonrası dönemde karşılaşılması muhtemel sorunların büyük bir bölümü yine aynı yayılmacı kaynaklardan çıkmaktadır. Şeyh Mevlâna Halid döneminde Suriye’nin hamisi Osmanlı Devleti iken, bugün de Suriye’nin en büyük destekçisi ve devrimin arka planındaki gücü Türkiye’dir. Suriye’de yeni düzende değerler bağlamında Hazret’in yolu ve mücadelesinin anlaşılması önemli bir çıkış kapısı olarak görülmektedir.



#Suriye
#Aktüel
#Tarih