Modern kölelik: Kendini gerçekleştirme miti

04:0025/03/2025, Salı
G: 25/03/2025, Salı
Yeni Şafak
Fotoğraf: Arşiv
Fotoğraf: Arşiv

Mehmet Kırtorun - Yazar

Modern insan giderek yalnızlaşıyor. Kent hayatı, bireyselliği teşvik ederken toplumsal bağları zayıflatıyor. Özellikle beyaz yakalılar, yoğun iş temposu, performans baskısı ve yüzeysel insan ilişkileri nedeniyle aidiyet duygusunu kaybediyor. Bu yalnızlık, bireyleri yeni anlam arayışlarına sürüklüyor. Spiritüel hareketler, tam da bu noktada bir çıkış kapısı, bir alternatif olarak gündeme geldi.

Türkiye’de büyük şehirlerde yaşayan orta sınıf bireyler, meditasyon, yoga ve enerji çalışmaları gibi pratiklere giderek daha fazla yöneliyor. Ancak bu eğilim yalnızca iç huzur arayışıyla sınırlı kalmıyor; aynı zamanda yeni bir toplumsal kimlik inşa etme sürecine dönüşüyor. Beyaz yakalıların bir kısmı, tükenmişlik sendromuyla mevcut mesleklerini bırakıp spiritüel alanlarda uzmanlaşmaya başlıyor. Kurumsal hayattan çıkıp reiki, nefes terapisi veya meditasyon eğitmenliği yapmaya yönelenlerin sayısı her geçen gün artıyor.

Burada kritik bir soru ortaya çıkıyor: Spiritüel arayış, bireyi gerçekten özgürleştiriyor mu, yoksa onu başka bir sistemin içine mi hapsediyor? Modern kapitalizmin tüketim odaklı dünyasına tepki olarak görülen bu pratiklerin, zamanla yeni bir piyasa oluşturduğu aşikâr.


ÖZGÜRLEŞME VAADİ

Öte yandan, Amerika’daki gibi net verilere sahip olmasak da Türkiye’deki spiritüel eğilimlerin benzer bir ivme kazandığını söylemek mümkün. Ancak bu süreç, Türkiye’nin kendine özgü dinî pratikleri ve toplumsal yapısı nedeniyle farklı bir dinamik içinde şekilleniyor. Bir yanda Mevlevilik ve tasavvuf gibi geleneksel öğretilere yönelenler, diğer yanda modern farkındalık pratiklerini benimseyen seküler bireyler bulunuyor. Ancak her iki kesimin ortak noktası, modern hayatın yarattığı anlam boşluğunu doldurma çabası. Bizdeki geleneksel dinî yapılar, bireyin ihtiyaçlarına cevap veremez hâle geldikçe, bireyselleşmiş inanç modelleri ortaya çıkıyor. Peki, bu bireysel inanç modelleri gerçekten bir hakikat arayışı mı, yoksa yalnızlığın ürettiği bir yanılgı mı? Burası muamma…

Hegel’in köle-efendi diyalektiğinde göz ardı ettiği bir gerçek var: İnsan, kendini sömüren bir özneye dönüştüğünde de özgürlüğünü kaybeder. Modern spiritüel pratikler, bireye içsel bir kurtuluş vaat ederken, onu yeni bir aidiyet sistemine hapsediyor olabilir mi?


YOGA MATINDAN OFİS SANDALYESİNE

Günümüz insanı başarı, üretkenlik ve kendini geliştirme baskısıyla yaşıyor. Neoliberal sistem bireyi özgür bıraktığını iddia ederken, aslında ona hiç durmadan daha iyisini yapma zorunluluğu yüklüyor. Artık sert kurallar ve yasaklarla yönetilen bir toplum yok; onun yerine, herkes gönüllü olarak kendini aşmaya teşvik ediliyor. Ofislerde, spor salonlarında, mindfulness seanslarında ve yoga inzivalarında, modern birey yalnızca çalışmıyor, aynı zamanda kendini performe etmeye mecbur kalıyor. Başarı övgüyle kutsanırken, tökezlemek kişisel bir kusur gibi görülüyor. Böylece insan, kendi ruhunu analiz eden, eksiklerini tamamlamaya çalışan ama gerçek anlamda doyuma ulaşamayan biri hâline geliyor.

Gerçek huzur ve anlam arayışı, yalnızca bireysel rahatlama pratiklerinde değil, toplumsal ve etik bir yönelime sahip olmada yatıyor. Çünkü insan, geçmişini yok sayarak kendi uydurduğu ritüellerin içinde kaybolabilir, fakat nesilden nesle aktarılan hikmet, zamanın testinden geçmiştir. Modern birey, toprağının dokusunu dışlayıp yerine kişisel ritüeller koyarken, aslında bağ kurma ihtiyacını inkâr etmektedir.

Gerçek din, yalnızca bir “hissiyat” alanı değil, aktif bir iyilik yoludur. Kendi iç huzurunu bulma çabası, eğer daha adil, daha merhametli ve daha iyi bir insan olmaya yönlendirmiyorsa, bir noktada bireyin kendi etrafında dönüp durmasına sebep olur. Pasif iyilik – yalnızca iyi hissetmek ve içsel tatmin arayışı – ne toplumu dönüştürebilir ne de bireye gerçek bir anlam kazandırabilir. İnsan, gerçek huzuru arıyorsa, kendini iyileştirmekle kalmayıp başkalarına da iyi gelmeyi hedeflemelidir.

Ve bilmeliyiz ki bugün yoga matının üzerinde huzur bulan insan, pazartesi sabahı toplantısına daha verimli katılabilmek için zihnini temizlediğini fark ettiğinde, artık çok geç olacak…


#insan
#modern
#köle