Vilnius’taki NATO zirvesi, sona erdikten sonra da tartışılmaya devam ediyor. Zirve öncesi toplantıdan beklentisi en fazla olan ülkeler İsveç ve Ukrayna dersek yanlış olmayacaktır. İsveç’in NATO üyeliğinin önünde, Türkiye’nin “teröre destek”le ilgili endişelerini giderme şartı var iken, Ukrayna Devlet Başkanı Vlodimir Zelenski de NATO’dan “hızlandırılmış üyelik” fırsatı talep etmişti. İsveç’in umutları artarken, Ukrayna’ya “Biraz daha bekle!” denilmiş gibidir.
Ukrayna’ya saldıran Rusya’nın siyasi hedeflerinden en önemlisi bu ülkenin NATO üyeliğini önlemek idi. Buna karşılık 2008 NATO Bükreş zirvesinde Gürcistan’la birlikte “NATO üyeliği” perspektifi sunulan, ancak 2008 Gürcistan tacizinden itibaren Rusya tehdidini ensesinde hisseden Ukrayna, Vilnius’ta da istediğini alamadı. Bunu adeta savaşırcasına ülkesi için çırpınan Ukrayna’nın Ankara Büyükelçisi Vasly Bodnar’ın vücut dilinden de anlamak mümkündür.
Büyükelçi Bodnar, 13 Temmuz 2023’te Ankara’daki SDE düşünce kuruluşunda gerçekleştirdiği kamuya açık konuşmasında Ukrayna’nın NATO üyeliğinin bekletilmesini, Türkiye’nin AB kapısının önünde bekletilmesine benzeterek, “Bizi en iyi Türkiye anlar!” dedi.
Biraz duygusal olduğunu açıklayan Bodnar’ın, NATO’nun Vilnius zirvesi sonuçlarından ötürü hayal kırıklığı yaşadığı anlaşılmaktaydı. Ukrayna için “ABD’nin yeni Afganistan”ı şeklinde, soğuk savaş döneminde Sovyetlerin işgal ettiği Afganistan’ı mukayese eden yakıştırmalardan alınmıştı. Bu durumu Afganistan’da çeşitli grupların Sovyet kuvvetlerine karşı çarpıştığını, Ukrayna’nın ise Ruslara karşı tıpkı Türkiye’nin ‘Milli Mücadele’sine benzer bir vatan savunması yaptığını söyleyerek açıkladı.
Ekonomisi, nüfusu, asker sayısı, enerji kaynakları, silahları ve silah teknolojisi dahil milli güç unsurlarıyla Rusya ile karşılaştırılamayacak derecede kıt imkan ve yeteneklere sahip olan Ukrayna’nın büyük bir kahramanlık örneği göstererek Rusya’yı durdurduğunu ve kaybedilen toprakları tekrar kazanmaya başladığını söyleyen Bodnar, son haftalarda Ukrayna ordusunda yaygın şu ifadeyi de paylaştı: “Korkma NATO, biz sizi koruruz!”
Zirve öncesinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski ile İstanbul’da görüşmesinin ardından “Ukrayna NATO üyeliğini hak ediyor!” şeklindeki Ukrayna’ya destek veren ifadesi, sırf nezaket olsun diye söylenmemişti. Rusya’nın, Ukrayna’ya saldırdığı günlerde neredeyse herkes Rusya’nın kısa bir süre içerisinde Ukrayna’yı dize getireceğini, Zelenski yönetiminin değişeceğini düşünüyordu. Evdeki hesap çarşıya uymadı. Rusya’nın planlayarak gerçekleştirdiği bu savaşa asker sayısı, teçhizat, lojistik ve istihbarat açısından hazır olmadığı bir bir buçuk ay içerisinde belli oldu. Ukrayna askerleri ülke savunması için adeta bir “milli mücadele” verirken, Rus askeri ise “Bizim bu savaşta ne işimiz var?” dercesine bunun “haklı bir savaş” olmadığı inancı içerisindeydi.
Buna rağmen Rusya, Ukrayna’nın doğusundaki ayrılıkçı bölgenin neredeyse tamamına yakınını 6-7 ay içerisinde ele geçirdi. Ama Ukrayna’yı savaş azim ve iradesinden vaz geçirecek askeri, psikolojik ve siyasi üstünlüğü bir türlü ele geçiremedi. Üstüne üstlük, 500 günü aşkın süredir devam eden savaşın son haftalarında geri çekilirken, Ukrayna yeni mevziler kazanmaya başladı. Ayrıca Moskova’nın itibarını oldukça zedeleyen Wagner krizi de yaşandı. Bu duruma Ukrayna tarafı “Wagner, Rostow’da halkın sevgi gösterileriyle karşılanıp Moskova’ya uğurlanırken, Moskova’da hiçbir Rus vatandaşı Putin’i korumak için ortaya çıkmadı!” demektedir.
NATO Anlaşması’nın 5. maddesine göre bir üye devlet silahlı saldırıya uğrarsa, diğer üyeler bu ülkenin yanında yer alarak onu savunmakla yükümlüdürler. Halen bir savaş içerisindeki Ukrayna’nın bu durumda NATO üyesi olması mümkün değildir. Ne zaman ki savaş sona erer, Rusya’da da sular durulur, ondan sonra üyelik için daha rahat konuşulabilir. Batı, kendisini koruyanları bile bekletmekle ünlüdür zira…