Türkiye’de gerçekleştirilen ve farklı ülkelerden binlerce siyasetçi, akademisyen ve araştırmacıyı bir araya getiren Antalya Diplomasi Forumu’ndan sonra, onlarca ülkenin temsilcisi bu sefer Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de Küresel Bakü Forumu’na katılmak için bir araya geldi. Günümüzdeki kırılgan uluslararası sistem birçok panelde ele alındı. Sağlıktan iklime, yapay zekadan siber savaşlara, uluslararası sistemi tehdit eden küresel ve bölgesel sorunlarının tartışıldığı bu geniş çaplı etkinlikte gün geçtikçe güvensizliğin arttığı dünyanın yeniden inşaası mümkün mü sorusuna cevap arandı. İlişkilerin gerildiği, tekrar Soğuk Savaş rüzgarlarının estiği, herkesin “kendi doğrusu”nun olduğu bir ortamda bu tür etkinlikler karşı tarafın düşüncelerini duyabilme olanağı sağlıyor.
Foruma ev sahipliği yapan Azerbaycan Devlet Başkanı İlham Aliyev’in açılış konuşmasında dediği gibi dünya hızla değişiyor ve ne yazık ki yeni istikrarsızlık ve çatışma alanları ortaya çıkıyor. Bundan yola çıkarak durumu özetleyecek olursak, dünya eskisine göre daha istikrarsız diyebiliriz. Sebebi ise, eski hegemonların verdikleri sözleri yerine getirememeleridir.
Hatırlayalım, özellikle SSCB’nin çöküşünden sonra, Yeni Dünya Düzeni derken, yeni bir hakimiyet değil, liderlik, hegemonik istikrar vaatleri vardı. Ancak şimdi maalesef bunlar söz konusu değil. Çünkü ortada ne sorumlu bir lider var ne de tek kutuplu bir dünya düzeni. Bunun yerine darmadağın ülkeler ve perişan halklar var. Türkiye adına foruma katılan Binali Yıldırım’ın ifade ettiği gibi kurallara dayalı uluslararası sistem, Suriye, Yemen, Libya, Ukrayna ve Gazze’de bitmek bilmeyen savaşı durdurmakta yetersiz kaldı.
Adeta o meşhur Çin bedduasını yaşıyoruz: Tuhaf zamanlarda yaşayasın! Evet bugün tüm acılarıyla, sancılarıyla yeni bir dünya düzeninin oluşumunu izliyoruz. Misal, gücünü artıran ve yeni dünya düzeninde büyük rol oynamaya çalışan bir Çin var. “Xi Jinping Doktrini”nden bahsediyoruz. ABD’nin büyümesini “kaçırdığı” ancak Rusya’nın henüz “düşman” olarak tasvir etmek istemediği, şimdilik yalnızca “rakip” olarak adlandırdığı Çin ne zamana kadar bu statüde kalacak? Bir provokasyon ve çatışma Pasifik bölgesine kayana kadar muhtemelen. Yaklaşık 2027 dolayları… Öyle görünüyor ki bizi bu tarihe alıştırmaya çalışıyorlar farklı raporlarla…
Dini-etnik ağırlıklı temelde kendi “Altın çağı”na doğru ilerleyen bir Hindistan var. Ancak hırsları ve çözülmemiş sorunları olan Yeni Delhi’nin, yeni müttefik arayışı içinde, Güney Kafkasya›ya kadar ulaştığını görüyoruz. Kendi çıkarları çerçevesinde Ermenistan’ı deneme tahtası olarak kullanmak için aktif politikalar izliyor. ABD’li bir araştırma kuruluşunun Ermenistan’da 2023 sonunda yaptığı ve günümüzde paylaştığı ankette Erivan’ın en dostane ilişkiler kurduğu devletler arasında Hindistan, Fransa’dan sonra ikinci sırada geliyor. Fransa’nın Güney Kafkasya’da “müttefik çalma” girişiminde başarılı olduğu söylenebilir ki Ermenistan’da Rusya, Azerbaycan ve Türkiye’den sonra üçüncü tehdit
olarak algılanıyor.
Rusya, Batı tarafından açıkça düşman ilan edildi. Ancak Kremlin, kendi çevresinde Batı Yeni Dünya Düzenine karşı olanları örgütleyerek cevap verme sürecinde. BRICS mi, Şanghay İşbirliği Örgütü mü kurumsallaşacak bu kutupta göreceğiz, ama çalışmalar bu yönde. Ukrayna’nın kolay lokma olduğunu düşünerek, işgale savaş bile demeyen Kremlin, şimdi Putin’in baş ideoloğu Dugin’in ifadesiyle “şeytan” Batı ile mücadele ediyor ve mutlaka kazanmalıdır. Ukrayna’nın birkaç Avrupa ülkesi arasında bölüştürülmüş haritasını arkasına alarak konuşan Putin’in diğer “sözcüsü” Medvedev ise bu savaşın nasıl bitebileceğine dair ipuçları vermişti. Artık oluşacak Yeni Dünya Düzenindeki etki alanları gizli protokollerle değil, açık paylaşımlarla mı olacak sorusunu akla getiriyor.
Günümüzde sorunları yeniden askeri-siyasi çerçeveden konuştuğumuz şu ortamda Soğuk Savaş sonrası beliren yeni sorun ve tehditler yok olmuş değil. 20 yıl boyunca Dış İlişkiler Konseyi’ne başkanlık eden ve kariyerini jeopolitik dinamikleri incelemeye ve liderlere bu dinamikleri nasıl yönetecekleri konusunda tavsiyelerde bulunmaya adayan Amerikalı dış politika uzmanı Richard Haas’a göre, Soğuk Savaş’ın sonunu alkışlayan iyimserlik azaldı. Ona göre dünyanın iklim değişikliği gibi küresel sorunları da var ve pandemi sırasında da gördüğümüz gibi, küresel sorunlarla küresel tepkiler arasında bir boşluk var.
Yani bugün birçok küresel sorun birikmiş durumda ama dünya bunlara yoğunlaşıp birlikte çözüm aramak yerine bunları sabote ediyor, yeni sorunlar yaratıyor. Haas, “İnsanlar ‘uluslararası camia’ ifadesini kullanıyor ama işin sırrı, bunun aslında olmamasında; küresel işbirliği talebi ile arzı arasındaki uçurum her konuda çok büyük» diyor. Yani devletler kendi çıkarlarını öncelik edinince ortak tehdit vs. dinlemiyor ve taviz vermek istemiyor. Gün gittikçe “güvenlik ikilemi” devreye giriyor.
Sonuç itibarıyla, Azerbaycan liderinin de belirttiği gibi eski dünyaya dönüş olmayacak. Yeni Dünya Düzeninin nasıl olacağı ise bize bağlı. Bu nedenle bu düzen oluşturulurken daha iyi bir gelecek için Türk yetkililerinin de sürekli vurguladıkları gibi barışçıl girişimlerin ön planda olması gerekmektedir. Kazakistan’ın temsilcisi, KİSİ Müdürü Erkin Tukumov da “Bu tür forumlar halklarımızı yakınlaştırıp bir araya getirebilecek. Doğru yolda olduğumuza ve savaşsız bir dünyaya doğru ilerlediğimize inanıyorum” demişti. Bu bağlamda bu tür etkinliklerin karınca misali de olsa daha barışçıl bir Yeni Dünya Düzeninin tesis edilmesinde önemli bir rolü vardır.