Rusya’yı anlaşmanın devamına ikna edebilecek ve masaya yeniden oturtabilecek tek güç Türkiye’dir. Batılı liderler de Türkiye’nin ve özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son bir senedeki çabalarının farkındalar. Dolayısıyla Türkiye’nin liderlik rolünü üstlenmesine ve Erdoğan-Putin ilişkisinin sorunu çözebileceğine inanıyorlar.
Rusya’nın Ukrayna’ya askeri müdahalesi sonrasında, bölgedeki ulaşım yollarının güvenliğinin sağlanması sorunu beraberinde küresel gıda krizini de tetiklemiş oldu. Hem Karadeniz bölgesinin stratejik konumu hem de iki savaşan ülkenin dünya tahıl üretimi ve ihracatında etkisi nedeniyle küresel gıda krizini önlemek gerekiyordu. Bu amaçla, Türkiye’nin arabuluculuk girişimleri sonuç vermiş; küresel gıda krizine yol vermemek adına Rusya ve Ukrayna ile böyle bir anlaşma imzalanmıştı. Merkezi İstanbul olan Ortak Koordinasyon Merkezi ile gıda ürünlerinin küresel pazarlara taşınması kontrol edilmekteydi. Bu süreçte yaklaşık 32,8 milyon ton tahıl ve gıdanın dünya pazarlarına çıkarıldığı bilinmektedir.
Türkiye’nin de arabuluculuğu ile 2022 yılının Temmuz ayında 1 sene geçerli olmak üzere Rusya, Ukrayna, Türkiye ve BM arasında gerçekleşen görüşmeler sonrasında imzalanan Tahıl Koridoru Anlaşması, 17 Temmuz 2023 tarihi itibarıyla geçerliliğini kaybetti. Bu süre zarfında anlaşmanın; 19 Kasım 2022, 18 Mart ve 18 Mayıs 2023 tarihlerinde de uzatıldığını ve bu süreçlerde de Türkiye’nin olumlu arabuluculuk misyonunu vurgulamalıyız. Rusya’nın her uzatma süreci öncesinde bugünkü taleplerin benzerini yaptığını ve taşınan ürünlerin planlandığı gibi fakir Afrika ve Asya devletlerine değil, Avrupa devletlerine ulaştığını ifade ederek eleştirdiğini de hatırlamak gerekiyor. Belirtilen süreçte yüzde 2,5 tahıl sevkiyatının ihtiyaç sahibi Afrika devletlerine, yüzde 43’ünün ise AB ülkelerine gönderildiği belirtilmektedir ki, bu durum Rusya’nın eleştirilerinde haklılık payı olduğunu gösteriyor.
RUSYA’NIN TALEPLERİ
Aslında, Temmuz ayına kadarki süreçte, özellikle Rusya’nın anlaşma süresinin uzatılmasından yana olduğu ve küresel gıda krizine yol vermemek adına bu anlaşmanın yeniden imzalanmasına dair bir ümit vardı. Fakat Temmuz ayı başında, NATO’nun Vilnius toplantısında İsveç’in üyeliğine ilişkin olumlu yaklaşımlar, potansiyel üyelik konusunda Ukrayna’ya sıcak mesajlar ve özellikle de Türkiye’nin yeniden Batı dünyası ile ilişkilerini geliştirmesi gibi bir algı, Rusya’nın tepkisinin anlaşma süresini uzatmayı sürüncemede bırakacak şekilde olacağı tahmin ediliyordu. Ayrıca, anlaşma süresinin bitmesine uzun bir süre varken, Rusya anlaşmanın uzatılabilmesi için kendi şartlarını da sunmuştu. Bu şartlar, Rusya’ya uygulanan yaptırımlar nedeniyle kendi gıda ürünlerini dünya piyasalarına çıkarma engelinin ortadan kaldırılması ve uluslararası ödeme sistemlerine (SWIFT) yeniden dönüşüne izin verilmesi ile ilgiliydi.
Rusya, temel şartlarının hiçbirinde bir ilerleme sağlanmadığı için anlaşmayı uzatmayacağını duyurdu. Ortak Koordinasyon Merkezi’nden temsilcisini geri çağırdı. Putin, BM’i ve Batı dünyasını tahıl anlaşmasını siyasi bir şantaj olarak kullandığı için eleştirmektedir. Rusya’nın birçok defa ifade ettiği; anlaşmayla taşınan ürünlerin, ihtiyacı olan fakir ülkeler yerine Batılı zengin ülkelere taşındığı iddiası da önemlidir. Kapıları açık bırakarak, taleplerinin karşılanacağı durumda anlaşmanın yeniden sağlanabileceğini belirtmektedir.
Bunlar dışında, Rusya’nın farklı bir endişesi, Kırım’ın tecrit edilebileceği ile ilgili. Anlaşmanın uygulandığı süreçte denetimsizlik olduğunu belirterek, Ukrayna’nın Azak Denizi üzerinde kontrol sağlamasıyla Rusya’nın Kırım’a çıkışını engelleyebileceği “tehlikesi”nin olduğunu iddia etmektedir. Aslında bu bahaneden öteye geçemez, çünkü anlaşma uygulandığı süreçte gemilerin kontrolü aralarında Türkiye’nin de olduğu yetkililer tarafından kontrol edilmekteydi.
Rusya, 18 Mart 2023 tarihinde anlaşma süresini uzatmadan önce, Temmuz’da anlaşmanın bitmesiyle, talepleri karşılanmazsa anlaşmadan çekilebileceğini ve ihtiyaç sahibi Afrika ülkelerine Rusya üretimi tahılı ücretsiz ihraç edebileceğini beyan etmişti.
UKRAYNA’NIN CEVABI
22 Temmuz 2022’de Türkiye-Rusya-BM ve Türkiye-Ukrayna-BM olmak üzere iki farklı anlaşma imzalanmıştı. Rusya’nın anlaşmadan çekilmesi sonrasında, Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenski, Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı arayarak anlaşmayı Rusya’nın katılımı olmadan yapmayı önerdi. Zelenski’ye göre, iki anlaşma imzalandığı için zaten sadece biri- Rusya ile imzalanmış anlaşma etkisini kaybetmiş oldu. Ukrayna, kendi tahıl ve gıda ürünlerinin taşınması için Türkiye’nin savaş gemilerinin eşlik etmesini öne sürdü.
Rusya’nın buna tepkisi gecikmedi. Rusya Savunma Bakanlığı yaptığı açıklamada, anlaşma süresinin bittiği saat itibarıyla Karadeniz’de Ukrayna limanlarına giden tüm gemilerin potansiyel olarak askeri bir gemi olarak dikkate alınacağı ve gemilerin sahibi olduğu ülkelerin de Ukrayna yanında Rusya aleyhinde savaşa dahil olmuş kabul edileceğini duyurdu. Rusya’nın bu tehdidinin etkili olduğu görülmektedir. Ukrayna Savunma Bakanlığı, Karadeniz’in kuzeydoğusu ile Kerc-Yenikalski boğazında gemi trafiğini tehlike olduğu gerekçesiyle yasakladı.
Anlaşmadan çekildikten sonra, Odesa, Çernomorsk ve Nikolayev gibi Ukrayna’nın Karadeniz limanlarına saldırıları ile de Kremlin mesajını vermektedir. Bu sadece Karadeniz’de taşıma güvensizliğine neden olmuyor, aynı zamanda üretim güvenliğini de olumsuz etkiliyor. Bu anlaşmanın sonlanmasının, Ukrayna ekonomisini olumsuz etkileyeceği biliniyor. Bahsi geçen limanlarda yaklaşık 1 milyon ton gıda ürünü olduğu ve Afrika ile Asya’nın fakir ülkelerine ulaştırılacağı iddia edilmektedir.
PUTİN’İ SADECE ERDOĞAN İKNA EDEBİLİR
Anlaşmanın yeniden etkin bir şekilde uygulanabilirliği şimdiki haliyle biraz zor gözüküyor. Bunun için Rusya’nın taleplerinin tamamının veya bir kısmının kabul edilmesi gerekmektedir. Bu ise, Şubat 2022’den itibaren Batı dünyasının Rusya’yı her alanda tecrit politikasının esnetilmesi demek olur ki, ilerleyen süreçte Rusya bu tür kozlarla daha farklı alanlarda yaptırımları esnetme için çabalarını devam ettirir.
Rusya’nın, Ukrayna’yı küresel pazarlardan devre dışı bırakacak alternatifler üzerinde öneriler sunduğu da bilinmektedir. Bunlardan en önemlisi, gıda ürünlerinin Türkiye aracılığıyla Afrika’ya ulaştırılmasına ilişkin olsa da, Türkiye’nin bu teklifi kabul etmediği iddia edilmektedir.
Anlaşmanın yeniden uygulanabilmesi için arabuluculuk faaliyetlerini devam ettiren Türkiye’nin rolüne de değinmek gerekiyor. Rusya’yı anlaşmanın devamına ikna edebilecek ve masaya yeniden oturtabilecek tek güç Türkiye’dir. Batılı liderler de Türkiye’nin ve özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son bir senedeki çabalarının farkındalar. Dolayısıyla Türkiye’nin liderlik rolünü üstlenmesine ve Erdoğan-Putin ilişkisinin sorunu çözebileceğine inanıyorlar. Bu anlamda yeni bir küresel gıda krizine yol açmadan bu sorunun çözümü çok önemlidir. Bu amaçla, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya’nın taleplerinin bazılarının dikkate alınması için Batılı devletlerin adım atması gerektiğini söylemektedir. Böylelikle, Türkiye sadece Rusya-Ukrayna arasında değil, aynı zamanda Rusya ve Batı arasında da bu konuya ilişkin arabuluculuk faaliyeti yürütmektedir. Sorunun çözümü, Ağustos ayında Rusya Devlet Başkanı Putin’in Türkiye’ye olası bir ziyareti ile mümkün gözüküyor. Fakat, bu ziyaretin gerçekleşmesi için öncelikle, Rusya’nın taleplerine Batılı devletlerin yeşil ışık yakması gerekiyor. Bu, Batılı devletlerin gerçekten küresel gıda krizini önlemeyi mi yoksa her neye mal olursa olsun Rusya’yı tecrit etmeyi mi önemsediğini ortaya koyacaktır…