
Türklerin yatırım yapma alışkanlıkları son yarım yüzyıl içerisinde birçok değişiklik geçirdi. Fakat değişmeyen bir olgu olarak Türkler altını ciddi bir yatırım aracı olarak gördüler ve günümüze kadar da yatırım yapmaya devam ettiler. Son on yıllık süreç içerisinde dolar bazlı yükseliş eğilimine giren ve 1000 dolardan 3500 dolara kadar yükselen altının ons fiyatı Türkleri altın yatırımcısı olarak etkiledi. Örneğin 2015’te altına 1 dolarlık bir yatırım günümüzde 3,5 dolar şeklinde değer kazandı. Finansal piyasalara kıyasla da ciddi bir kâr marjı getiren altın yatırımları sadece Türklerin değil neredeyse tüm dünya ülkelerini etkisi altına aldı.
Merkez Bankları başta olmak üzere altını bir rezerv birimi şeklinde değerlendiren bankalar salgından itibaren yüksek ölçekli altın biriktirdiler. Bu bankalar arasında Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) en fazla altın alan aktörler arasında ilk sıralarda yer aldı. Dünya Altın Konseyi'ne göre dünyada en fazla altın stokuna sahip dokuzuncu ülke olan Türkiye her yıl düzenli şekilde altın ithalatı gerçekleştirdi. Yıllara göre bakıldığında 30 milyar doları aşan altın ithalatıyla dünyada en fazla altın satın alan ülkeler arasında ilk sıraya yerleşen Türkiye bu yatırımlardan ciddi şekilde kar elde etti. Kaba bir hesaplamayla 2000-2025 döneminde ithal edilen altınlardan 300 milyar doları aşan kar elde eden Türkler hala değerli madenlere yatırım yapmaya devam ediyorlar.
500 MİLYAR DOLARLIK ALTIN YASTIKALTINDA
Türk yatırımcıların Batılı ülkelere kıyasla oransal olarak daha fazla yatırım yaptıkları altın salgın sonrası dolar bazlı yüzde 100’den fazla yükseliş gösterdi. TL’nin değer kaybına uğraması da tasarrufların altın merkezli gelişim göstermesine neden oldu. Özellikle bankalarda tutulmayan ve yastık altı olarak tanımlanan tasarruflar yüksek düzeyli şekilde altına yöneldi. TCMB’nin yaptığı tahminler 500 milyar dolarlık altının yastık altında beklendiğini vurguluyor. Diğer bir değişle faizlerin yüksekliğine kıyasla tarihi rekorlar kıran konut satışlarını başka türlü açıklamak mümkün değil. Altın yatırımcısı elde ettiği karları başta bir yatırım aracı olarak gördüğü konuta doğru yönlendiriyor. TÜİK’in Temmuz 2025’e dair açıkladığı ve en yüksek aylık satış konut satışına işaret eden veriler bu nedenle altın yatırımcısının karlarını konut alarak değerlendirdiğini işaret ediyor. Diğer bir olguda mevduat hesaplarında elde edilen karların konut alımına doğru yönlendiği. Fakat BDDK verileri bunun tam tersini söylüyor. Aylık olarak mevduat hesaplarındaki artış 10 milyar dolar civarı olurken toplam mevduat hesaplarındaki miktar 390 milyar dolara yaklaşmış vaziyette. Buradan hareketle yastık altı altın yatırımcısının kar realizasyonu yaptığı sonucuna ulaşılabilir.
ALTIN BANKASI
Finansal piyasalarda derinlik olgusu Türk yatırımcılar için henüz tam olarak olgunlaşmış değil. Türkler son yarım yüzyıldır olduğu gibi döviz, altın ve konut gibi araçlara yöneliyorlar. Fakat altın bankası gibi kamu merkezli oluşturulabilecek bir girişim Türkleri türev piyasalara yönlendirmede öncülük yapabilir. Sadece fiziki altına değil tasarrufların diğer tasarruf yatırımlarında değerlendirilmesi başta türlü bir finansal araca dönüştürülemeyen fiziki altını bankacılık sektörüne çekebilir. Böylesine bir girdi 500 milyar dolarlık bir hacme erişmiş fiziki altın yatırımı için muazzam ölçekli finansal kaynak yaratabilir. Yaratılan kaynaklar özel sektöre kredi olarak verilebilecek iken yurtdışında yatırım olarak da değerlendirilebilir. Norveç’in uyguladığı şekliyle gelecek nesillerin ihtiyaçları için de kullanılabilir. Ancak günümüzdeki fiziki altın yatırımcısı kar realizasyonu yaparak konuta yönleniyor. Bu yöneliş ortalama bin dolar civarında bulunan konut metrekare fiyatlarını yukarıya taşıyabilir ve yeni bir sorun alanı ortaya çıkabilir.
ANADOLU’DAKİ YATIRIMCININ TERCİHİ
Altın yatırımlarının son yıllarda artmasının diğer bir önemli sebebi onsta yaşanılan dolar bazlı yükseliş. TL’nin değer kaybıyla birleşen ve enflasyon nedeniyle düzenli şekilde artma eğilimine giren ulusal altın fiyatları Türkleri daha fazla altına yönlendirdi. Bu nedenle 2020-2025 döneminde 100 milyar doların üzerinde altın ithalatı gerçekleşti. Alınan önlemler altın ithalatını kısıtlasa da toplumun altına karşı olan yatırım ilgisi azalmadı aksine artma eğilimi gösterdi. Özellikle Anadolu şehirlerinde bulunan küçük yatırımcılar büyük oranda altın merkezli tasarruflarını değerlendirdi. Bu değerlendirme altının onsunda yaşanılan küresel bazlı yükselişle birleşince yüksek ölçekli bir refah artışını beraberinde getirdi. TCMB’nın son yaptığı araştırmalarda da benzer bulguları bulmak mümkün. Bankalardaki fiziki veya uygulamalar üzerinden alınan altın miktarına kıyasla çok daha büyük ölçekli altın Türkler tarafından bireysel şekilde satın alındı ve yastıkaltında tutuluyor.
Dünyanın en büyük piyasalarından biri olan altın ticareti ve çıkarımı, kişi bazlı serveti geçmiş yıllara göre küresel ortalamaların üzerine çıkan Türklerin ilgi odağında bulunuyor. Merkez Bankası başta olmak üzere geleneksel olarak Türkler altını tasarruf ve yatırım aracı olarak görüyorlar. İşletmeler kuyumculuk olarak isimlendirilen ticareti Türkiye’nin her yerinde gerçekleştiriyorlar. Batılı ülkelerde görülmeyecek düzeyde olan altın ticareti bireyleri altına daha fazla yönlendiriyor. Hayatın içerisinde araç, konut veya toprak yatırımları altın üzerinden yapılan kar veya tasarruflar aracıyla gerçekleşiyor. Sonuç olarak Türkler kar, yatırım, tasarruf, değer artışı ve TL’deki değer kaybı nedeniyle altına milyarlarca dolarlık yatırım yaptılar. Günümüzde bu yatırımlar farklı ürünlerin daha fazla alınmasına veya tüketilmesine imkân verdi. Fakat kamunun böylesine bir hacme ulaşan fiziki altın varlığını değerlendirmesi gelecek nesillere daha gelişmiş bir ülkenin bırakılması ve ekonomik kalkınma için elzem olarak öne çıkıyor.