Demokrasi Beşiği Avrupa! Çağdaş Batı! Özgürlük Abidesi Amerika! Vitrin güzel! Lakin, gerçek başka.
Terör Devleti İsrail, 7 Ekim 2023’ten bu güne kadar, Gazze’de 35 bin kişiyi öldürdü. 78 bin kişiyi yaraladı. Bu sayı her geçen gün artıyor. Bu soykırımda hayatını kaybedenlerin çoğunluğunu kadınlar ve çocuklar oluşturuyor. İsrail’in öldürdüğü çocuk sayısı 15 bine yaklaştı. Sayıları yazarken insanın eli titriyor. Vahşetin boyutunu akıl almıyor.
İnsanlığa “Demokrasi, insan hakları” dersi vermeye, medeniyet öğretmeye kalkan, bize “barbar” diyen Avrupalı Devletler, bu vahşete çanak tutuyorlar. İsrail Terör Devleti’nin temellerinin İngiltere’de 1917’de, “Balfour Deklarasyonu” ile atılması bugünlerin işaret fişeğidir. Amerika ve Avrupalı emperyalistler; zulüm konusunda İngiltere, Fransa, Amerika ve İsrail, dünyayı sömürme yarışında at başı gidiyorlar.
Yüzyıllardır bu ülkeler, “İnsan Hakları beyannamesi” yayınlar, dünyaya ayar vermeye çalışırlar. Dünya ülkelerine jandarma tavrı ile asayiş bekçisi gibi davranırlar. Kanunlar, yasalar koyarlar ama bu yasalara kendileri asla uymazlar. Dünyanın ev sahibi onlar da, diğer halklar onların paryası gibi davranırlar. Kur’an-ı Kerim’in belirttiği gibi “Özgürlük getiriyoruz, ıslah edicileriz.” diyerek yaptıkları vahşeti üstü kaymaklı, içi zehirli bir tablet halinde yuttururlar.
Avrupa ülkelerinin tüm dünyaya dayattığı İnsan hakları beyannamelerini, uluslararası antlaşmaları, bütün dünyaya deklare ettikleri yasaların tarihi süreçlerini şöyle bir hatırlayalım. İngilizler, 15 Haziran 1215 tarihinde imzalanan Magna Carta Libertatum’u “Büyük Özgürlük Fermanı, Ortaçağ’ın ilk ve en önemli hukuki belgesi, demokrasinin ilk temel referans belgesi” diyerek, büyütür yüceltirler. (Hâlbuki altı asır önce Medine Sözleşmesi vardı.) Dört kez yenilenen Cenevre sözleşmelerini hatırlayalım: Son revize ile 12 Ağustos 1949’da kabul edilmişti. Maddelerine bakarsak: Savaşta üstün güç, esirlere ve savaştığı sivillere işkence yaparsa, kendi vatandaşına yapılmış gibi suç sayılacak cezai müeyyide uygulanacaktır.
İsrailli ve Amerikalı askerlerin Gazze’de yaptığı vahşet, bu kanun ve kuralların hangisine uyuyor? Bu insanlık dışı işkenceleri yapanlar yoksa evrensel yasa ve kanunlardan muaf mı?
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun, 10 Aralık 1948’deki İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin maddelerine bakarsak: Madde 1. Tüm insanlar eşittir, eşit haklara sahiptir. Madde 2. Herkes, ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasal ya da başka inançlarına bakılmaksızın eşit haklara sahiptir. Madde 5: Hiç kimseye işkence yapılamaz; kıyıcı, insanlık dışı, onur kırıcı ceza ve davranışlar uygulanamaz. Madde 9: Hiç kimse keyfi olarak tutuklanamaz, alıkonamaz ya da sürülemez. Yine bu minvalde 22 Haziran 1993 tarihinde düzenlenen Kopenhag Zirvesi’nde, Avrupa Konseyi’nin aldığı kararlarda ,nsan haklarına saygı maddesi eklenerek “Ekonomik, siyasi her alanda insan hakları ön planda tutulacak.” demişlerdi. Dünyayı yüzyıllardır sömüren Batı, bunca kanun ve eşitlik maddelerini çiğnemek için mi hazırlamıştı?
7-8 yaşındaki çocukları tutuklamak, hangi beyannamenin maddesinde yer alıyor? Hot Hashron denilen, kadın tutuklama bölümü hangi kritere uyuyor? Yaralılara ateş etmek, beyaz bayrakla yürüyen sivilleri öldürmek, hastane bombalamak, diri diri insanları gömmek, hatta mezarlıkları dozerle alt üst edip ölüleri çıkarmak, çocukların üstüne tank sürmek hangi insan hakları maddesinde yer alıyor? Cenin kentinin güneyindeki Anze kasabası sakinlerinden tutuklu Muhammed Ubeyd, gördüğü işkenceler yüzünden aklını kaybedenlerden biri. Ubeyd’in psikolojik ve fiziksel istismara maruz kaldığı için hafızasını kaybettiğini ve kendi bakımını bile yapamaz hale geldiğini tüm dünya izledi. 12 yaşında tutuklanan gencin yaşadığı ağır işkenceler hangi beyannameye uyuyor? İsrail hapishanelerinde uzun yıllar kalan Nail el-Bergusi’nin anlattığı işkencelere yürek dayanmıyor…
İsrail veya Amerika vatandaşlarının etleri parça parça edilip ölüleri poşetlere doldurulsa, sivil halkına geceleri sabahlara kadar bomba yağdırılarak beşikteki bebekleri katledilse, 7-8 yaşında çocuklara işkence yapılsa Lahey, Uluslararası kuruluşlar, Kızılhaç, UNICEF, BM kayıtsız kalıp izleyecek miydi?
Savaşlardan kalma “toplu mezarlar” bulununca o mezarları oluşturan medeniyete lanet ediyoruz. İsrail’in Gazze’de oluşturduğu ‘toplu çocuk mezarlarının’ benzerini hiçbir savaş tarihinde görmedik okumadık. İsrail’in yaptığı akıl dışı canavarlık, barbarlık bu çağda, çağdaş dünyanın izni ve izlemesi dâhilinde gerçekleştiriliyor.
Canlı canlı insanlar gömülüyor, minicik yaralı çocuklar hastanelerde öldürülüyor. Yaşlı nineler dedeler gözaltına alınıp bilinmeze sürüklenerek götürülüyor. Çocukların elleri ayakları sakat bırakılıyor. Sivil halkın gönderdiği görüntüler aklımızı sabrımızı zorlamaya yetiyor. Evler İsrail askerlerince yağmalanıyor.
Gazze’de olanlar Cenevre sözleşmelerinin, İnsan Hakları Beyannamelerinin, Kopenhag Kriterleri, Manga Carta İnsani Anlaşmalarının hangi maddesine sığıyor? Afrika’da, Irak’ta, Suriye’de, Afganistan’da Doğu Türkistan’da Filistin’de işlenen işkence, tehdit, adam kaçırma, cinayet, tecavüz gibi insanlık dışı suçlardan ve bu suçları işleyen ve normal gören ülkelerin vahşetlerinden, tahakkümünden bütün dünya ne zaman kurtulacak? İslam birliğinden korkan bu zalimlere; adaleti hatırlatan, inançlı, cesur toplumlar ne zaman had bildirecek?