Dünya ekonomisini derinden etkileyen önemli gelişmelere rağmen Türkiye ekonomisi, istikrarlı ve kararlı hükümet tercihi sayesinde son 15 yılda güçlü bir büyüme kaydederek (2003-2017) döneminde 3,7 kat büyüdü. 2002 yılında 230 milyar dolarlık Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYİH) ile ekonomiyi devralan AK Parti hükümeti, 2017 yılı sonu itibariyle Türkiye’nin milli gelirini 851 milyar dolara çıkardı. 2003-2017 yılları arasında Türkiye'nin ortalama büyüme oranı da yüzde 5,7'e ulaştı.
Türkiye'nin 2003 öncesinde faize ödediği para; milli servetin buharlaşmasındaki en ciddi kalemlerinden biri olarak öne çıkıyordu. Öyle ki 2002'de toplanan vergilerin faize giden payı yüzde 85'i aşarken AK Parti döneminde bu oran geçtiğimiz yıl yüzde 11'e kadar indi. Yüzde 14'ü aşan kamunun faiz harcamaları da son 15 yıllık dönemde hızla azaldı ve 2017 yılında yüzde 1,9'a çekildi. Böylece faize ödenen paralar, gelişim ve kalkınma hamlelerine ayrılan yatırımların en önemli kaynak kalemi olarak kayıtlara geçti.
Yine Merkez Bankası'nın (TCMB) gecelik borç verme faizi (politika) 2002'nin kasım ayında yüzde 51 iken, 2017'nin ocak ayında yüzde 9.25'e düştü. Gezi Parkı olayları yaşanmadan önce Mayıs 2013’te ise bu faiz oranı yüzde 4.52 ile tarihin en düşük seviyesine kadar gerilemişti. Söz konusu 15 yıllık dönemin başında Merkez Bankası rezervleri ise 26.7 milyar dolar iken 2017 yılı sonunda toplamda 107 milyar doları aştı.
Son 15 yılda yabancı yatırımcıların da ülkemize olan ilgisi rekor düzeyde arttı. Türkiye’ye uluslararası doğrudan yatırımlar, 2002 yılında 1.1 milyar dolar düzeyindeyken 2002 yılı ve öncesinin toplamında da ancak 15 milyar dolara erişebilmişti. Buna karşın 2003-2017 arasında ise 194 milyar dolara ulaşan uluslararası doğrudan yatırımlar, sadece 2017 yılı özelinde bile 10,8 milyar dolar oldu.
Yakalanan ekonomik refah çalışanların ücretlerine yansıdı. Kesimler arasındaki gelir dağılımının açıldığı son 15 yılda asgari ücret; 2002 yılında 184 milyon lira (eski para) iken, geçen yıl bu miktar 1.404 liraya kadar ulaştı. Söz konusu dönemde en düşük memur maaşı da 392 milyon liradan (eski para) 2 bin 721 liraya çıkarıldı. Yine en düşük emekli maaşları 257 milyon liradan (eski para) geçen yıl 1.485 liraya (2000 öncesi emekliler) yükseldi.
Öte yandan finansal yatırım ayağında da son 15 yılda Türkiye koşar adım yola koyuldu. 2002 yılının aralık ayında Borsa İstanbul (O dönemdeki adıyla İMKB) 10-11 bin puanda kalırken, 2017 yılının aralık ayında BIST-100 Endeksi rekorlar kırarak 110 bin puan seviyelerinden işlem görüyordu.
İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, pazar günü gerçekleştirilecek Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinin ülkemizin geleceği için hayati bir anlam taşıdığını vurguladı. Avdagiç, şunları söyledi: “İfade etmek isterim ki, ben hem İstanbul iş dünyasının temsilcisi olarak, hem de sade vatandaş Şekib Avdagiç olarak, oyumu güçlü Türkiye’den yana kullanacağım. Türkiye önümüzdeki seçimlerle ya son 16 yılda elde ettiği kazanımları, bir daha geri dönülemez şekilde güçlendirecek ya da istikrarsız bir döneme geri gidecek.”
Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Genel Başkanı Abdurrahman Kaan, 24 Haziran seçimlerini sağ salim geçeceklerini söyledi. Türkiye’nin güçlü geleceğine dikkat çeken Kaan, “Asıl mesele, memleketimizin menfaatidir. Asıl mesele, bugünü kurtarmak değil, Türkiye’yi çok daha güçlü bir yarına hazırlama vaktini değerlendirmektir” dedi. Kaan ayrıca, Türkiye’nin son 16 yılda, gerek yurt dışında uluslararası politik değişimlerin olumsuz etkilerini gerekse yurt içinde kendi aleyhine tertiplenmiş provokasyonların aciz hedeflerini başarıyla bertaraf ederek doğru bildiği yolda ilerlemesini sürdürdüğünü belirtti.
Anadolu Aslanları İşadamları Derneği (ASKON) Genel Başkanı Hasan Ali Cesur, son 16 yılda Türkiye’nin ayaklarına bağlanan prangalardan bir bir kurtulmuşken, dünün kazanımlarına sahip çıkmanın ülke demokrasisi açısından son derece önemli olduğunu belirterek, “Bu bağlamda 24 Haziran seçimlerinde bu kazanımlara sahip çıkma bilinci ile mevcudun korunması ve istikbalimiz önceliğimiz olmalı” ifadesini kullandı. Hasan Ali Cesur, ülke olarak çok kritik bir süreçten geçildiğine işaret ederek, “Bu nedenle seçim atmosferi de çok hararetli geçiyor. İş dünyası istikrardan, büyüyen ekonomiden, üreten ve gelişen Türkiye’den yanadır” dedi.