Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, Türkiye’nin sıcak ekonomik gündemini TRT 1 ve TRT Haber ortak yayınında değerlendirdi.
Bakan Nebati'nin konuşmasından satır başları şu şekilde:
Şimdi öncellikle hayırlı olsun. Hem bir model öne sürüyoruz hem de Sayın Cumhurbaşkanımız dün biliyorsunuz adeta bir manifesto yayınladı. Ve o andan itibaren de Türkiye'de her şey değişti. Aslında bu değişim, bir normalleşme. Son birkaç aydır yaşanan kur ataklarıyla ilgili yaşanan gelişmeler, ve buna ilişkin yapılan yorumlar aslında normal olmayan bir şeyin tartışmasıydı. Şimdi normale döndük. Gerek gerçek kişilerimiz gerek kurumlarımız gerek kamu yönetimi gerek siyasetimiz gerekse de sizler... Her şeyin normal çerçevesi içerisinde devam ettiği bir sürece giriyoruz. Bu Türkiye için çok çok önemli.
Türkiye 2020 yılında krizde fırsatları çok iyi kullanan bir ülke oldu.
Gelişmiş olan ekonomiler 1990'larda yüzde 65, gelişmekte olan yüzde 35'ti. Daha sonra ise gelişmekte olan ülkelerin dünyadaki ticaretin büyük kısmını almaya başladıkları, bazı ülkelerin öne çıktığını görebiliyoruz. 2007-08'de bu yüzde 50'lik bir çakışma noktasına geldi. Sonrasında gelişmekte olan ülkelerin dünyadaki ticaretin büyük kısmını ele almaya başladıklarını görebiliyoruz. Bu yüzyıl egemenlerinin tahtlarının sarsıldığı, sarsılmanın bir dönüşüm ortaya koyduğu bir süreç. Bu dönemde birileri güçlü şekilde geliyor. Örneğin Çin, Türkiye.
Bu ekonomik model Türkiye'nin şartlarına uygun hale gelirse özgün ve özgür olacak. Bu 20 yılda çok önemli işler becerdik. Küresel ekonomiden aldığımız pay yükseldi. İhracattan aldığımız pay da yükseldi. Tarihinde ilk defa 1,1'e geldi. Son bir yılda aslında bir büyüme yok, sıçrama var. Her alanda bir sıçrama var. Türkiye'nin en önemli özelliklerinden bir tanesi, herhangi bir düşüş yaşandığında çok hızlı bir şekilde toparlanabiliyor.
Cari işlemler dengemize baktığımızda, ülke büyürken cari açık üst seviyede. Bir kolerasyon yaptık, 1990'lardan bugüne... Artık bir model geliştirmemiz gerekiyordu. Bütün dünya küçülürken, aldığımız tedbirlerle bir istisna geliştireceğiz dedik. Türkiye'yi küçülecek ülkelerin başında geleceğini söylüyorlardı. Ama salgın döneminde büyüyen ülkeler arasında yer aldık.
Türkiye'de büyük bir canlanma var. İhracatımız çok kuvvetli. Bütçe açığımız ise yüzde 3,5'in altında.
Bireyler, internet üzerinden gece saatlerinde dövizlerini bozdurmaya çalışıyor. İnternet siteleri çöktü. Neden biliyor musunuz? Gerçeklerin olduğu ana geldik. Tedbirleri de ortaya koyduktan sonra koşmaya başladılar.
Türkiye modeli güçlü bir şekilde geliyor. Bu ülkede bölünmüş yollar 6 binden 28 bin km'ye çıkmış. Otoyol uzunluğu iki katına çıkmış. 56 tane havalimanımız var, 4 tane daha geliyor. Türkiye'yi, dünyanın havalimanı merkezi haline getirdik. 2053, 2071 vizyon belgemiz var.
Türkiye sağlık alanında dünyanın en güçlü ülkelerinden biri oldu. Bu salgında dünyaya örnek oldu.
Modelimizin temeli yüksek büyüme ve düşük cari açık.
Türkiye tarihi fırsatı değerlendirecek. Makroekonomik istikrarı sağlayarak, üretimi, ihracatı artıracağız, cari açığı çözeceğiz.
Türkiye'de döviz borcu olanların yüzde 75'i 1000 tane firma. Bireyler, kurumlar borçlu değil. Peki siz bu dövizin köpüklü bir şekilde, makroekonomik göstergelere uymayan bir sonuca nasıl oluyor da katlanıyorsunuz, sonra bir telefonla iktidara ayar çekmeye çalışıyorsunuz? Asgari ücretliye biz yüzde 50'nin üstünde, enflasyonun çok çok üstünde bir artış yaptık. Bir işçinin evine üzgün suratla gitmesine katlanamayız, sayın Cumhurbaşkanımız hiç katlanamaz. Dün tüm ücretlerden damga vergisini kaldırdık, memurları da ekledik. Bu, "Seni ezdirmeyeceğim" demek. Enflasyonun üstesinden geliriz, net söyleyeyim.
Sosyal medya üzerinden bu tür yalan yanlış propaganda yapanların canına okuyacağız.
Diyelim ki döviz hesabınız var, 10 bin dolar. 10 bin dolarınız varsa getir 10 bin dolarını, bugünkü kurdan çevir diyoruz. Bozuyorsunuz dövizinizi, 3 ay sonra 'Ben dövizimi istiyorum' derseniz paranızın karşılığını dolar bazında o günkü fiyatlarla. Nemanız 10 bin dolardan fazlaysa güle güle harcayın, biz size yatırdığınız 10 bin doların garantisini veriyoruz. En kötü senaryoda bile bireyler kârlı çıkıyor.
Gerçek kişilerin tamamı, kısıtlama olmaksızın yararlanabilecek. Dolarizasyonu aldığımız tedbirlerle en düşük seviyeye indireceğiz.
Döviz hesabı olma şartı yok. Bir defaya mahsus bir uygulama da yok. 3 ay kaldınız, sonra sisteme bir daha girmek istediniz, girersiniz. Bir kereye mahsus falan değil. Nerden ne uyduracaklarını şaşırdılar.