Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, Avrupa'da yayın yapan EU Reporter’a verdiği röportajda, Türkiye Ekonomi Modeli’nin Türk ekonomisinin dinamiklerini ve ülkeye özgü faktörleri dikkate alan heterodoks bir yaklaşım sergilediğine dikkati çekti.
Nebati, Türkiye’nin enflasyonu üretimle yendiğini belirterek, “İşsizliği artıracak, ekonomik faaliyetleri yavaşlatacak adımları sıkılaştırmak yerine yatırım, istihdam, üretim ve ihracat odaklı politikalar uyguluyoruz.” ifadesini kullandı.
Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, Türkiye Ekonomi Modeli ile enflasyonla mücadelede insan odaklı bir yaklaşımı hayata geçirdiklerini ve Türkiye'nin enflasyonu üretimle yenmeye çalıştığını vurgulayarak, şunları kaydetti:
Avrupa’da doğal gaz arzına ilişkin belirsizlikler, emtia fiyatlarının yeniden yükselmesi, küresel talepteki yavaşlama ve gelişmiş ülkelerdeki parasal sıkılaştırmaların bu yıl küresel ve Türkiye ekonomisi üzerinde aşağı yönlü riskler olacağını anımsatan Nebati, bunlara rağmen güçlü turizmin de katkısıyla Türk ekonomisinde büyümenin bu yıl yüzde 5 olmasını beklediklerini aktardı.
Nebati, Türkiye’nin 2053 yılına kadar net sıfır emisyon hedefine ulaşmak için gerekli politikaları uyguladığını belirterek, bu konuda sektörlerle iş birliği yaparak, şirketleri kapsamlı teşviklerle desteklediklerini ifade etti.
Bakan Nebati, yeşil dönüşümün dijitalleşmeden ayrılamayacağının altını çizerek “Bu nedenle dijital altyapımızı güçlendiriyor, özel sektörün büyük veri, yapay zeka, nesnelerin interneti gibi yeni teknolojileri iş süreçlerine entegre etmesine destek oluyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.
Nebati, mali disiplinin her zaman Türk ekonomisinin kazanımlarının temel direklerinden biri olduğunu ve mali alanda yapabildiği manevralar sayesinde Türkiye’nin dış şoklardan hızla kurtulmayı başardığını ve diğer ekonomilerden olumlu ayrıştığını belirtti.
Nebati, “Mali disiplin ve etkin borçlanma politikaları sayesinde AB tanımlı genel yönetim borç stokunun GSYH'ye oranı 2021’de yüzde 41,8 iken 2022’nin son çeyreği itibariıyla 7 puan azalarak yüzde 34,8’e geriledi. Bu oran yüzde 60 olan Maastricht Kriterlerinin oldukça altında. Söz konusu oran AB ülkelerinde ortalama yüzde 85,1’dir.” dedi.
Küresel ölçekte Kovid-19 salgınından olumsuz etkilenen turizm sektöründe Türkiye'nin, dünya ortalamasının üzerinde muazzam bir toparlanma performansı sergilediğini vurgulayan Nebati, geçen yıl turizmde 2019’daki rekor 46 milyar dolarlık geliri aşmayı beklediklerini ve 2023 hedefinin ise 60 milyon ziyaretçi ve 56 milyar dolar olduğunu aktardı.
Rusya-Ukrayna Savaşı başta olmak üzere mevcut bölgesel ve küresel dinamiklerin Türkiye-AB ilişkilerine etkilerine ilişkin soruyu yanıtlayan Nebati, savaşın güvenlik, savunma, ekonomi, göç, enerji ve gıda güvenliği gibi konularda zorluklar ortaya çıkardığını ve Türkiye tüm bunlarda AB'ye en fazla katkı sağlayabilecek ülkeler arasında yer aldığını vurguladı.
Nebati, “Türkiye'nin AB üyeliğinin önündeki engellerin kaldırılması artık her zamankinden daha önemli. Sadece Türkiye ve AB için değil, çok daha geniş bir coğrafya için bu tarihi fırsatın kaçırılmaması ve ortak zorluklarla mücadele için iş birliği kurulması hayati önem taşıyor.” mesajını verdi.
Gümrük Birliği'nin 1996'dan beri AB ile Türkiye arasındaki ekonomik ve ticari entegrasyon için mihenk taşı görevi gördüğünü vurgulayan Nebati, Gümrük Birliği'nin modernizasyonun ikili ticaret potansiyelini ve daha fazla ekonomik entegrasyonu teşvik edeceğini belirtti.
Bakan Nebati, “Müzakerelere geç kalmanın maliyeti her iki taraf için de çok pahalı olacağından, AB'yi müzakereleri bir an önce başlatmaya davet ediyoruz.” diyerek sözlerini tamamladı.