Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, özellikle son 5 yılda yapılan yatırımların çok kısa sürede Türkiye'yi savunma sanayisinde devler ligine çıkaracağını belirterek, "İnanıyorum ki Avrupa semalarında da Türkiye'den satın alınan 'Bayraktar'ların ve 'Anka'ların uçtuğunu göreceğiz" dedi.
Savunma sanayisinin ülkeler için bağımsızlığın teminatı olduğunu vurgulayan Varank, bu sektörün aynı zamanda büyük ekonomik etkilerinin bulunduğunu, bilimsel ve teknolojik gelişmelerde lokomotif görevi gördüğünü bildirdi.
Varank, 2019 itibarıyla global savunma sanayisi harcamalarının 2 trilyon doları aştığı bilgisini vererek, "Ülkemizde savunma ve havacılık sanayi cirosu 12 milyar dolar seviyesine yükseldi. 2005'te 340 milyon dolar olan ihracatımız bugün 3 milyar doları buldu. Yerlilik oranlarımız günden güne artıyor, 2023’te yeni yerlilik hedefimiz yüzde 75" diye konuştu.
Varank, Bakanlık olarak savunma sanayisi girişimci ekosistemine ilişkin önemli adımlar attıklarına dikkati çekerek, girişimcilerin finansman ihtiyacına yönelik hayata geçirilen fonları anlattı.
Varank, yüksek ticarileşme potansiyeline sahip ve müşterisi hazır Ar-Ge projelerine eş finansman desteği sağlanan Siparişe Dayalı Ar-Ge Destek Programı'nın ilk çağrısında savunma sanayisinden 14 başvurunun değerlendirme sürecinin devam ettiğini belirterek, proje başına 2,5 milyon liraya kadar destek vereceklerini, KOSGEB aracılığıyla son 2 yılda savunma sanayisi sektöründe faaliyet gösteren 131 işletmeye kaynak kullandırdıklarını aktardı.
Rekabet ortamında maliyetleri düşürmenin ve kaynak verimliliğini sağlayabilmenin önemine işaret eden Varank, işletmelerin iş birliğini tercih olarak değil, zorunluluk olarak görmesi gerektiğini söyledi.
Varank, Bakanlık olarak iş birliği ortamını güçlendiren ihtisas organize sanayi bölgeleri (OSB) ve belirli teknolojilere yönelik endüstri bölgelerine büyük önem verdiklerine dikkati çekerek, bu alandaki Kırıkkale Silah Sanayi İhtisas OSB ile Ankara Uzay ve Havacılık İhtisas OSB'nin kurulmasını örnek gösterdi.
Varank, verdikleri desteklerin yanı sıra kendi altyapılarıyla da savunma sanayisine yönelik çalışmalar gerçekleştirdiklerini vurgulayarak, TÜBİTAK enstitülerinde savunma sanayisine yönelik büyük gelişmeler kaydedildiğini ve gelişmiş altyapılarla sektöre hizmet verdiğini dile getirdi.
Varank, savunma sanayisinin maksimum seviyede yerli ve milli olmak zorunda olduğuna dikkati çekerek, şöyle devam etti:
"Çünkü bu bir beka meselesi. Dış politika ana faktör, o ülkenin askeri gücü daha doğrusu savunma sanayisi yetkinliğidir. Bu coğrafya adeta bir ateş çemberinin ortasında yer alıyor. Köklü ve kadim bir devlet olan ülkemizin geçmişten gelen sorumlulukları sebebiyle güçlü olması tercih değil, zarurettir. Sorumluluklarımız Türkiye'nin güvenliğinin çok ötesinde. Bunun en son örneğini Karabağ'da gördük."
Bugüne kadar Türk savunma sanayisinin çok iyi işler başardığını vurgulayan Varank, şunları kaydetti:
Varank, bu noktaya Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın öncülüğünde geldiklerine işaret ederek, "Kamunun, üniversitelerin ve en önemlisi özel sektörün iş birliği büyük bir sinerji oluşturdu. Bugünkü başarılar güllük gülistanlık bir ortamda, güle oynaya elde edilmedi. En stratejik kurumlarımızın içinde asla bulunmaması gereken gayrimilli yapılarla, kurumsal taassupla, küçük olsun ama yeter ki benim olsun anlayışıyla mücadele ede ede bugünlere geldik" ifadelerini kullandı.
Savunma Sanayii Başkanlığındaki ihalelerle ilgili casusluk ve rüşvet şebekesinin 2 hafta önce başarılı bir şekilde çökertildiğini anımsatan Varank, savunma sanayisi gibi hayati bir alanda rehavete kapılmadan, gayrimilli odaklara karşı her an tetikte olarak çalışmaya devam etmek gerektiğini bildirdi.
Varank, bu alanda daha sağlıklı ve verimli bir yapı kurmanın rekabetçi bir ortamda daha çok özel sektör şirketinin savunma sanayisine girmesiyle mümkün olacağını söyleyerek, "Sadece alt yüklenici değil, özellikle kritik teknolojilerde çok daha fazla platform üreticisi şirket çıkarmalıyız" değerlendirmesinde bulundu.