TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda Hazine ve Maliye Bakanlığı, Gelir İdaresi Başkanlığı, Kamu İhale Kurumu, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu, Türkiye İstatistik Kurumu, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, Sermaye Piyasası Kurulunun 2019 yılı bütçesi ile 2017 yılı kesin hesabı ve bu kurumlar ile Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının Sayıştay raporu, Merkezi Yönetim 2019 yılı Bütçe Kanunu Teklifi, Merkezi Yönetim Kesinhesap Kanunu Tasarısı görüşülüyor.
Artan istihdam ve gelirler, ABD'deki vergi indirimleri ve halen destekleyici olan finansal koşulların ekonomik aktiviteyi olumlu yönde etkilediğine dikkati çeken Albayrak, küresel ticarette artan gümrük vergileri ve küresel faizlerdeki yükselişe bağlı sıkılaşan finansal koşulların gelişmekte olan ülke ekonomileri için negatif unsurlar olduğunu söyledi.
Küresel ekonomide önümüzdeki döneme ilişkin risklerin kısa vadede aşağı yönlü olarak görüldüğünü dile getiren Albayrak, "Fed'in kademeli faiz artışlarına devam etmesi ve bilançosunu küçültmesi özellikle gelişmekte olan ülkeler açısından risk teşkil etmektedir. Çin başta olmak üzere bazı gelişmekte olan ülkelerin yüksek borçluluk oranları önemli bir risk ve kırılganlık unsuru olarak görülmektedir. Artan jeopolitik riskler ve korumacılık eğilimleri küresel ekonomik toparlanmayı olumsuz yönde etkileyebilecek diğer faktörler olarak dikkat çekmektedir." diye konuştu.
Albayrak, ağustosta döviz kurunda makroekonomik temellerle bağdaşmayan spekülatif ataklar yaşandığını hatırlatarak, finansal piyasalarda gözlenen bu dalgalanmaları azaltmak, likidite sıkışıklığını gidermek, finansal istikrarı desteklemek ve piyasaların etkin işleyişini sağlamak amacıyla Türk lirası ve döviz likiditesine yönelik gerekli tedbirlerin alındığını, bu tedbirlerin finansal piyasalar üzerindeki olumlu etkilerinin görülmeye başlandığını vurguladı.
Öncü göstergelerin 2018 yılının ikinci yarısında ekonomide yavaşlamaya ve dengelenme sürecine işaret ettiğini belirten Albayrak, Yeni Ekonomik Program'da (YEP), 2018 yılından başlayarak takip eden üç yıllık dönemde Türkiye ekonomisinin sırasıyla yüzde 3,8, yüzde 2,3, yüzde 3,5 ve yüzde 5,0 oranlarında büyüyeceğinin öngörüldüğünü anımsattı.
Cari işlemler açığının da hazirandan itibaren azalma eğilimine girdiğini anlatan Albayrak, "Eylül ayı itibarıyla yıllıklandırılmış cari işlemler açığı 46,1 milyar dolara gerilemiştir. Enerji ve altın hariç cari işlemler hesabı ise 2,6 milyar dolar fazla vermektedir. Cari işlemler açığının GSYH'ye oranının 2017 yılındaki yüzde 5,6 seviyesinden 2018 yıl sonunda yüzde 4,7’ye gerilemesi beklenmektedir." dedi.
Berat Albayrak, Türk lirasındaki hızlı değer kaybı ve bunun neticesinde fiyatlama davranışlarında belirgin biçimde gözlenen bozulma ve gıda ile enerji fiyatlarının yüksek seyri neticesinde ekim ayı itibarıyla yıllık enflasyonun yüzde 25,2 seviyesine yükseldiğini ifade ederek, "YEP'in enflasyonun kalıcı olarak düşürülmesi ve fiyat istikrarının sağlanması temel hedeflerinden biri olması doğrultusunda enflasyonla mücadele sürecine en önemli desteği sıkı maliye politikası verecektir." değerlendirmesinde bulundu.
Enflasyonla Topyekun Mücadele Programı'nın yanı sıra, enflasyonu düşürmeye ve makroekonomik dengelenmeyi sağlamaya yönelik güçlü politika koordinasyonuyla YEP’te 2018 yıl sonunda enflasyonun yüzde 20,8 olarak gerçekleşmesinin beklendiğini dile getiren Albayrak, enflasyonun program dönemi sonunda ise para ve maliye politikası arasındaki etkili eş güdüm ve alınacak yapısal tedbirlerle birlikte yüzde 6’ya gerilemesinin hedeflendiğini vurguladı.
Hazine ve Maliye Bakanı Albayrak, gelir politikalarını, 2019 yılında gerekli mali alanın temini suretiyle makroekonomik dengelenme sürecinin desteklenmesi ve 2020 - 2021 döneminde ise kamu harcamaları için ihtiyaç duyulan finansmanın sağlanması, sosyo-ekonomik kalkınma ve adaletin daha da güçlendirilmesi, ekonominin uluslararası düzeyde rekabet gücünün artırılması ve yurt içi tasarruflara katkı sağlanması hedefleri doğrultusunda yürüteceklerini ifade etti.
Gelir politikalarına ilişkin temel politika öncelikleri çerçevesinde konut, mobilya, otomotiv gibi sektörlerde geçen dönemde birçok vergisel düzenlemeyi ve teşviki hayata geçirdiklerini anlatan Albayrak, bu hedefler çerçevesinde önümüzdeki dönemde mali disiplinin temel çıpa olmaya devam edeceğini söyledi.
Albayrak, vergi sistemini daha basit, etkin, geniş tabanlı ve daha adil bir yapıya kavuşturmak için vergi mevzuatının sadeleştirilmesine yönelik çok önemli adımlar atılacağını belirterek, etkinliği olmayan istisna, muafiyet ve indirimleri kademeli olarak kaldıracaklarını ve mecbur olmadıkça yeni istisna ve muafiyet getirmeyeceklerini bildirdi.
"Vergisel konularda anlaşılabilirliğin sağlanması, mükelleflerin hak ve ödevleri konusunda bilgilendirilmesi yoluyla vergi bilincini ve gönüllü uyumu daha da artırmak üzere Mükellef Hizmetleri Merkezini yeniden yapılandırıyoruz. İnteraktif Vergi Danışmanı uygulamasını diğer kazanç ve vergi unsurlarını kapsayacak şekilde geliştirmeye devam ediyoruz. KDV iadelerinin hızlı ve doğru yapılabilmesini sağlamak için yoğun bir şekilde çalışıyoruz. Bu kapsamda daha önce yapmış olduğumuz hizmetlere ilave olarak belirli şartları sağlayan mükelleflerimizin, yeminli mali müşavirlerce hazırlanmış KDV iadesi tasdik raporu ile talep ettikleri KDV iade tutarlarının yüzde 50'sinin, yapılacak ilk kontrollere göre 10 iş günü içerisinde teminat alınmaksızın iade edilmesini, kalan tutarın daha sonra yapılacak kontroller çerçevesinde iade edilmesini öngören çok daha hızlı ödemeyi öncelikleyecek yeni bir sistemi oluşturacağız."
Albayrak, vergi beyannamelerinin yüzde 99,8'ini e-beyan sistemi ile aldıklarına dikkati çekerek, ekim itibarıyla elektronik ortamda alınan bildirim ve beyanname sayısının 90 milyona yaklaştığını açıkladı.
e-Tebligat Sistemi ile yaklaşık 30 milyon tebliğ belgesini elektronik ortamda tebliğ ettiklerini ve yaklaşık 300 milyon lira tasarruf sağladıklarını belirten Albayrak, "Yeni bir eylem planı çalışmalarına başlamış bulunmaktayız. Mükelleflerin uyum düzeyinin artırılması, uyumsuz mükelleflerin uyumlu mükellefler aleyhine oluşturacağı haksız rekabetin önlenmesi, kayıtlı ekonominin teşvik edilmesi amacıyla yeni bir vergi veri ve risk analiz merkezi kuruyoruz. Gelir İdaresi Başkanlığı bünyesinde kurulacak bu merkezde farklı veri kaynaklarından elde edilen bilgilerle, faaliyet grupları ve sektörler itibarıyla mükellefler analiz edilecek, yapılacak mukayeseler suretiyle vergilemedeki muhtemel risk alanları çok detaylı bir şekilde tespit edilecektir." diyle konuştu.
Albayrak, defter beyan sistemi kapsamında yaklaşık 2,1 milyon mükellefin gelir ve gider kayıtlarının portal üzerinden elektronik ortamda tutulmasını, beyannamelerin kullanıcı dostu ara yüzler vasıtasıyla sistem üzerinden doldurulmasını hedeflediklerini aktararak, "2014-2018 döneminde yaklaşık 245 bin mükellef nezdinde vergi incelemesi yaptık. Bu incelemeler neticesinde düzenlenmiş raporlarda yaklaşık 36 milyar lira vergi tarhiyatı ve buna bağlı olarak yaklaşık 78 milyar lira ceza kesilmesini önerdik." dedi.