Türkiye ekonomisi üç çeyrek sonra yüzde 0,9 ile yeniden büyüme patikasına girdi.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), yılın üçüncü çeyreğine (temmuz-eylül) ilişkin gayrisafi yurt içi hasıla (GSYH) sonuçlarına göre; Türkiye ekonomisi bu yılın üçüncü çeyreğinde geçen yılın aynı çeyreğine göre yüzde 0,9 arttı. Üretim yöntemine göre cari fiyatlarla GSYH tahmini, bu yılın üçüncü 3 aylık döneminde geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 11,5 artarak 1 trilyon 145 milyar 99 milyon lira olarak gerçekleşti.
SANAYİNİN KATMA DEĞERİ YÜZDE 1,6 ORANINDA ARTTI
GSYH'yi oluşturan faaliyetler incelendiğinde bu yılın üçüncü çeyreğinde, geçen yılın aynı dönemine kıyasla zincirlenmiş hacim endeksi olarak tarım sektörünün katma değeri yüzde 3,8, sanayi sektörünün yüzde 1,6 artarken, inşaat sektörünün yüzde 7,8 azaldı. Ticaret, ulaştırma, konaklama ve yiyecek hizmeti faaliyetlerinin toplamından oluşan hizmetler sektörünün katma değeri de yüzde 0,6 artış gösterdi.
İktisadi faaliyet kollarına göre cari fiyatlarla en yüksek büyüme hızı yüzde 30,5 ile "tarım, ormancılık ve balıkçılık" sektöründe görüldü. Takvim etkisinden arındırılmış GSYH zincirlenmiş hacim endeksi, yılın üçüncü çeyreğinde geçen yılın aynı çeyreğine göre yüzde 0,6 arttı. Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış GSYH, zincirlenmiş hacim endeksinde de bir önceki çeyreğe göre yüzde 0,4 yükseliş görüldü.
İŞ GÜCÜ ÖDEMELERİNDE YÜZDE 19,8 ARTIŞ
Hane halkı ve hane halkına hizmet eden kar amacı olmayan kuruluşların nihai tüketim harcamaları yılın üçüncü çeyreğinde, geçen yılın aynı çeyreğine göre zincirlenmiş hacim endeksine göre yüzde 1,5 yükseldi. Devletin nihai tüketim harcamaları yüzde 7 artış gösterirken, gayrisafi sabit sermaye oluşumu yüzde 12,6 geriledi. Mal ve hizmet ihracatı, yılın üçüncü çeyreğinde geçen yılın aynı çeyreğine göre zincirleme hacim endeksi olarak yüzde 5,1, ithalatı yüzde 7,6 arttı. İş gücü ödemeleri yılın üçüncü çeyreğinde, geçen yılın aynı çeyreğine göre yüzde 19,8, net işletme artığı/karma gelir yüzde 6,2 yükseldi.
Ankara Sanayi Odası Nurettin Özdebir: "Üçüncü çeyrekte pozitif büyüme bekleniyordu. Büyüme ile Türkiye ekonomisi resesyondan çıkmış oldu. Bundan sonraki süreçte önemli olan büyümenin sürdürülebilir olmasıdır. Büyümenin detay- larına bakıldığında, kamu yatırımlarında artış devam ederken, gayri safi sabit ser- maye yüzde 12,6 ile 5 çeyrektir düşmeye devam ediyor.”
Tobb: İlk somut işaret geldi
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, üçüncü çeyrekte elde edilen büyüme rakamına ilişkin, "Ekonomide büyüme sürecinin başladığına dair ilk somut işaret gelmiş oldu" ifadesini kullandı. Hisarcıklıoğlu, yaptığı yazılı açıklamayla 2019 üçüncü çeyrek büyüme rakamlarını değerlendirdi. Son çeyrekte büyümenin yüzde 5 civarında gerçekleşerek yıllık büyümenin yüzde 1'e ulaşmasını tahmin ettiklerini belirten Hisarcıklıoğlu, 2020'de ekonomide daha güçlü bir büyüme süreci göreceklerine inandıklarını kaydetti.
Albayrak: Hedefimiz yüzde 5
Çeyreklik bazda büyümelerin ardından üçüncü çeyrekte ekonominin yıllık bazda da büyümeye geçtiğini belirten Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, dengelenme dönemi başarısı, maliyetlerde sağlanan düşüş, artan güven endeksleri ve değişim sürecinin etkileriyle sanayide gelen yıllık bazda büyümeyi önemli gördüklerini ifade etti. Albayrak, "Dördüncü çeyreğe ilişkin öncü göstergeler, büyüme ivmemizin artmaya devam ettiğini gösteriyor. Yüzde 5'lik büyüme hedefimiz için sanayi katma değerini artırmaya, özellikle yatırımlar tarafındaki toparlanmayı hızlandırmaya, üretim ve istihdam odaklı sektörleri güçlendirmeye odaklanacağız" değerlendirmesinde bulundu.
İto: İkinci yarıda maçı çevirdik
İstanbul Ticaret Odası Başkanı Şekib Avdagiç de, "Gelen pozitif büyüme verisi de teyit ediyor ki Türkiye'nin büyüme maratonu yeniden başlamaktadır. 2020 yeniden büyüme yılı olarak önümüzde duruyor. Türkiye ekonomisinde makul, sürdürülebilir ve kaliteli, kapsayıcı bir büyüme dönemini başaracağız. 2019'un ilk yarısında zemini temizledik. İkinci yarıda maçı çevirdik. Artık yönümüz kesinlikle yukarı doğrudur" dedi.
Varank: Ekonomiye güven yükselişte
İç talepteki canlanmayla GSYH'de 3'üncü çeyrekte yüzde 0,9’luk büyüme yakalandığını belirten Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, "Sanayi üretimi ve siparişler, kapasite kullanımı ve ekonomiye olan güven artıyor. Üretim öncülüğünde daha güçlü büyüme için var gücümüzle çalışıyoruz" ifadelerini kullandı.
Müsiad: Faiz indirimleri toparlanmayı hızlandırır
MÜSİAD Genel Başkanı Abdurrahman Kaan, Türkiye'nin üçüncü çeyrekteki büyüme oranına ilişkin, "Merkez Bankası tarafında da ekonomik toparlanmaya katkı sağlayacak faiz indirimlerinin ve makro ihtiyati politikaların devam etmesi son çeyrek büyümesini yukarı çekebilir ve toparlanmanın beklenenden de hızlı bir sürede gerçeklemesini sağlayabilir" ifadelerini kullandı. Bu yılın temmuz-eylül döneminde piyasa tarafından yüzde 1 oranında beklenen büyüme verisinin beklentilere paralel olarak yüzde 0,9 oranında büyüdüğünü anımsatan Kaan, "Böylece ekonomik toparlanmada dipten çıkış işaretlerini onaylamış oldu" ifadesini kullandı.
Ekonomist Roubini 'devam edecek' dedi
Türkiye Kalite Derneği (KalDer) ve Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) iş birliğiyle gerçekleştirilen 28. Kalite Kongresi kapsamında Türkiye'de bulunan dünyaca ünlü ekonomist Nouriel Roubini, Türkiye ekonomisinin, geçen yılın ikinci yarısında döviz krizi ve finansal baskılar sonucu meydana gelen durgunluk döneminden çıktığını belirterek, “İhracatın daha rekabetçi olmasıyla cari açık düştü. Türkiye'de ekonomik büyüme pozitif seyredecek ve önümüzdeki yıl için büyüme yüzde 3 civarında olacak” dedi. Faiz oranlarının enflasyona kıyasla çok fazla ve hızlı bir şekilde düşürüldüğünü söyleyen Roubini, "Cari işlemler dengesindeki iyileşme yapısal değil. Durgunluk nedeniyle, para politikası çok yakında gevşek hale gelebilir. Enflasyon düşüyor, ancak faiz oranlarının hızlı düşmesi para biriminde şokların yaşanmasına sebep olabilir. Potansiyel büyümeyi artırmak için yapısal reformlar gerçekleşmeli. Bu yapılmazsa şoklar tekrarlanabilir, ekonomi sağlam şekilde iyileşemez" değerlendirmesinde bulundu. Roubini, resmi maliye politikasının, devlet bankalarının ve diğer kredi kurumlarının iç talebi artırmanın bir yolu olarak kullanılmasının riskli olabileceğini sözlerine ekledi.