Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Kanal 7'deki Başkent Kulisi programında, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu ve soruları yanıtladı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında dün gerçekleştirilen Yatırım Danışma Konseyi 10. Toplantısı'na ilişkin soru üzerine Yılmaz, seçimden bugüne ekonomide, istikrarlı ve kararlı bir politika uygulandığını, güncellenen Orta Vadeli Program'ın bunu teyit ettiğini söyledi.
Cevdet Yılmaz, başkanlığını yaptığı Yatırım Ortamını İyileştirme Koordinasyon Kurulu (YOİKK) mekanizması ile kamu ve özel sektörü bir araya getirdiklerini, çok güzel eylem planları yaptıklarını anlattı.
Bu mekanizmanın uluslararası boyutunu da Yatırım Danışma Konseyi'nin oluşturduğuna dikkati çeken Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:
Yılmaz, kalıcı, istihdam sağlayacak, yeni teknolojiler getirecek doğrudan uluslararası sermaye yatırımlarını artırmaları gerektiği değerlendirmesinde bulundu.
Yatırım Danışma Konseyi Toplantısı'nda, yatırımcıların Türkiye'ye doğrudan yatırım yapma arzusunu gördüğünü anlatan Yılmaz, "Suudilerin sahip olduğu bir şirket, enerji ve diğer sektörlerde Türkiye'ye 5 milyar dolarlık yatırım yapmak istediğinden bahsetti. ABD'de bakanlarımız, Sayın Cumhurbaşkanımız yatırımcılarla buluştular. Hangi ortama gidersek gidelim şunu görüyoruz; Dünyadan çok ciddi bir teveccüh var, yatırımcılardan çok ciddi bir bakış var. Türkiye, ne yapabiliriz diye çok ciddi tartışılan bir ülke, ilgi odağı. Bunun sonuçlarını göreceğiz." ifadesini kullandı.
Cevdet Yılmaz, Uluslararası Yatırımcılar Derneği tarafından yapılan anketlerde, Türkiye'ye yatırım yapmak isteyen yatırımcıların sayısında iki kata çıkan oranda artış olduğunu gördüklerini belirtti.
Doğrudan yatırımlarda son üç ayda bir ivmelenme gördüklerini vurgulayan Yılmaz, "Doğrudan yatırımlar son 7 ayda 6 milyar doları aştı. Yıl sonu 10 milyar doların üstünde olacağız. Dünyadan yüzde 1 pay alıyoruz, amacımız yüzde 1,5'a çıkarmak." bilgisini paylaştı.
Ülkede karamsarlık yayma ve hükümetin programına gölge düşürme çabası içinde olan bir kesimin de bulunduğunu ifade eden Yılmaz, şunları kaydetti:
Erken seçim çağrılarına yönelik soruyu ise Yılmaz, "Türkiye'nin böyle bir gündemi yok. AK Parti döneminde cumhurbaşkanımız ile Türkiye siyasi istikrarla tanıştı. Siyasi istikrar olmadan ekonomik istikrar da olmuyor. Yılda bir seçimler, yılda bir yeni hükümetler, 1990'lı yıllarda Türkiye bunları yaşadı ve bedellerini çok ağır ödedik ekonomik olarak. Dolayısıyla ihtiyacımız olan siyasi istikrar ve güven ortamında halkımızın gerçek sorunlarına odaklanmak ve bunlara çözüm üretmek." diye yanıtladı.
Yerli ve yabancı yatırımcıların bir ülkede öncelikle öngörülebilirlik istediğini aktaran Yılmaz, bunun için de siyasi istikrarın en kilit kavram olduğunu dile getirdi.
Yılmaz, Orta Vadeli Program'a yönelik piyasanın beklentisinin oldukça iyileştiğinin görüldüğünü belirterek, ama henüz tam sonuçlarını almadıklarını bildirdi.
Geçen yıl bütçe açığında yılı 5,2 ile kapattıklarını hatırlatan Yılmaz, bu yıl 6,4 öngördüklerini, şu an tahminlerinin 4,9 olduğunu söyledi.
Bu yıl 2,5 trilyon lira depreme ödenek ayırdıkları halde bütçe açığını yüzde 5'in altına çekebildiklerini anlatan Yılmaz, "Gelecek sene de yüzde 3'leri hedefliyoruz. Bütçe açığı büyük oranda toparlandı. Cari açık geçen yılın ortalarında yüzde 6'lar civarındaydı, 60 milyar dolara yakın cari açığımız vardı. Bugün geldiğimiz noktada ihracat artıyor, ithalat azalıyor, turizm gelirleri iyi gidiyor ve cari açığımız yüzde 2'ler civarında. Yıl sonunda yüzde 1,7'ye düşecek." açıklamasında bulundu.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, ekonomide risklerin düşürüldüğüne, şoklara karşı direncin artırıldığına dikkati çekerek, Türkiye'nin şu an çok daha sağlam bünyeyle yoluna devam ettiğini vurguladı.
Bu riskleri azaltırken enflasyonun geçici olarak bir miktar yükseldiğini belirten Yılmaz, şöyle devam etti:
Cevdet Yılmaz, "Halkta karamsarlık oluşturmaya çalışan, spekülatif hadiselerle ülkeye zarar vermeye çalışan bir sistematik çabayı da görüyoruz. Biz bunlara pirim vermeyeceğiz, kararlı şekilde yolumuza devam edeceğiz." diye konuştu.
İsrail'in Gazze ve Lübnan'a yönelik saldırılarının Türkiye'ye ve Türk ekonomisine etkisinin ne olacağı sorusuna Yılmaz, Filistin'de geçen yıldan bugüne büyük bir insani dram yaşandığını, bu soykırımı hiçbir tartışmanın gölgelememesi gerektiğini belirtti.
İsrail ile bütün ticaretin kesildiğine işaret eden Yılmaz, fakat çatışmanın bölgesel boyutunun güçlenmesi durumunda, petrol fiyatları ve ticaretteki durumun hem dünyayı hem Türkiye'yi etkileyebileceğini söyledi.
Yılmaz'a İsrail'in Lübnan'daki çağrı cihazı saldırıları sonrasında Türkiye'de "siber güvenlik" çalışmalarında neler yapıldığı sorusu yöneltildi.
Türkiye'nin geçen yıl savunma sanayisinde 5,5 milyar dolar ihracat yaptığını, Türkiye'nin parayla alamadığı ürünleri şimdi dünyanın dört bir yanına sattığını ifade eden Yılmaz, savunma sanayisindeki gelişmelerin tek başına yeterli olmadığını, siber alanda da çalışmaların yapılması gerektiğini bildiklerini söyledi.
Yılmaz, yapay zeka uygulamalarıyla çok farklı risklerin ortaya çıktığını vurgulayarak, şunları kaydetti:
Cumhurbaşkanlığına bağlı çok güçlü bir birim oluşturmak istiyoruz. Şirketleri akredite edecek, süreçleri, ürünleri, sistemi sürekli bir şekilde kontrol edip açıklarını tespit edip giderecek, uluslararası gelişmeleri takip edecek çok güçlü bir Siber Güvenlik Başkanlığı tasarımız var. Bunu önümüzdeki dönemde Meclisimizin takdirine sunacağız. Cumhurbaşkanlığı kararıyla yapılacak kısımları var, kanuni düzenleme yapılması gereken boyutları var. Tabii bunlar zaman içinde. İsmi değişebilir ama esas olan güçlü bir koordinasyon yapısı ve Türkiye'nin risklerini düşüren, çok daha güçlü bir şekilde bu alanda politikalarını uygulayan yeni kurumsal yapılanma."
Yılmaz, "parasal sıkılaştırma, yüksek faiz, reel sektör şikayetleri ve sanayicilerin döviz kuru beklentisi" konularına ilişkin değerlendirmesinin sorulması üzerine şunları söyledi:
Enflasyonla mücadele eden ülkelerin milli paraları güçlenir. Bu sene milli gelirimiz 1,3 trilyon dolar görünüyor. Kişi başına gelirimiz 15 bin doları aşacak gibi görünüyor. Uluslararası anlamda da bu ülkemizi farklı bir yere taşıyor, milli paramız güçleniyor. Bunun bazı ihracatçıları memnun etmediğini görmemiz lazım. İhracatımız düşmedi. İthalatımız son bir yılda düşüşte. Elbette zorlanan sektörler olabilir. Onu da iyi analiz etmemiz, farklı politika enstrümanlarıyla desteklememiz lazım. Biz kurla değil ama başka kanallarla ihracatçılarımızı destekliyoruz. Kurla ilgili tartışmaya girmemiz doğru değil."
"Konut kredilerinde normalleşmenin ne zaman olacağı" sorusu üzerine Yılmaz, dünyada faizler ve enflasyonda düşüş trendi başladığını belirterek, Türkiye'de de reel değişikliklerle, zeminini sağlam bir şekilde oluşturarak her ikisinin de tek haneli rakamlara düşmesini hedeflediklerini söyledi.