Bakan Albayrak yaptığı açıklamada, petrol fiyatlarının düşük seyretmesinin Türkiye gibi petrol ihtiyacının yüzde 95'ini ithal eden bir ülke için son derece olumlu bir gelişme olduğunu söyledi. “Fiyatlar ne kadar düşerse bizim için o kadar iyi" diyen Albayrak, petrol fiyatlarının geleceğine ilişkin piyasada çeşitli tespitlerin olduğunu ve fiyatların önümüzdeki yıllarda da 60-70 dolar bandında seyretmesinin beklendiğini ifade etti.
Albayrak, 19. yüzyılın kömür, 20. yüzyılın petrol, 21. yüzyılın ise doğalgaz yüzyılı olduğunu ve bu dönemde ekonomilerin petrol piyasasından çok, gaz piyasalarına doğru yöneldiğini anlattı.
Bu durumun gelişmesinde gelecek 5 yılda sadece Avustralya ve Amerika'dan piyasaya giriş yapması beklenen 100 milyar metreküplük doğalgaz kapasitesinin etkili olduğunu dile getiren Albayrak, “Diğer ülkeleri saymadım bile. Bunun beraberinde LNG piyasasının daha etkin ve aktif bir piyasa olacağı yönünde genel algı var. Bu noktada LNG'nin ticari anlamda tüketilebilir emtiaya dönüştürebileceğinden hareketle artık gaz piyasalarının çok daha etkin ve temiz enerji söylemine katkı yapacağı göz önünde bulunduruluyor. Doğalgaz önümüzdeki dönem daha kritik ve stratejik olarak algılanacak. Bu resimden baktığımızda, petrol fiyatlarının bu seviyede kalacak olması, yeni kontratların birçoğunun artık petrole dayalı yapılmayacağı, daha özgünleşeceği bir döneme gireceğimiz algısını getiriyor. Bu algıdan hareketle yeni piyasalardan da bu kapsamda haberimiz olacak." diye konuştu.
Albayrak, Musul petrolleriyle ilgili tartışmalara da değinerek, Musul petrolünün çok önemli bir konu olduğunu ve bunun Türkiye'yi ilgilendiren kısmının sadece kendi bakanlığı tarafından değerlendirilmemesi gerektiğini aktardı.
Bu konunun Türkiye'nin ekonomi ve bölgesel politikaları ile küresel politikaları da ilgilendiren bir yönü olduğunu belirten Albayrak, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Nitekim, Cumhurbaşkanımızın son iki haftadır ülke ve dünya gündemine getirdiği bir söylem var. Bölgenin geleceğinden bahsediyorsanız, Türkiye olarak geçmişten bugüne söyleyecek çok sözümüz var. Buradan hareketle Cumhurbaşkanımız çok önemli bir deyim ve söyleme başvurdu ki, bu tabii Türkiye ve dünya gündeminde de bir ses getirdi. 'Musul'u sadece Musul olarak değerlendirmemeliyiz. Kerkük, Erbil, Kuzey Suriye ve tüm bu bölgeyi değerlendirmeliyiz.' Türkiye olarak biz sonuna kadar tüm bu bölge siyasetinde duruşumuzdan taviz vermeden devam edeceğiz."
Albayrak, bölgede huzur ve barışı olumsuz etkileyecek hareketlere karşı 15 Temmuz'dan sonra Türkiye'nin söyleyeceği çok daha fazla sözü olduğunu vurguladı.
Gelecek birkaç ayın Musul ve çevresinde bölge barışı açısından daha olumlu politikaların izlenmesi yönünde gelişmelere endeksli olabileceğini anlatan Albayrak, şunları kaydetti:
“Çok net söylüyorum (Musul'da) son 5-6 yıldır masada söylenenle sahada gerçekleşenler arasında uçurumlar var ve bu daha fazla sürdürülecek noktada değil. Bu benim şahsi kanaatim. İnşallah tüm bu çerçeveden hareketle tüm bu konuları da bu detaylarla ele almamız gerekecek. Türkiye, bölge için önemli bir ülkedir, Türkiye eylemi ve söylemi bir olan dürüst, samimi bir ülkedir. İnsanları ile özü ile sözü ile bir olan ülkedir. Bundan sonra da böyle devam edecektir. Bu gerçeklikten hareketle inşallah bölgenin çok daha olumlu gelişmelere gebe olmasını bekleyeceğiz. Türkiye buna katkı yapmaya sonuna kadar devam edecektir."