Üretim ve yatırım dengesini alt üst eden faizin düşmesiyle üretici, esnaf, iş insanı bir nebze de olsa rahat nefes aldı. Ancak bu indirimler yeterli görülmüyor. Katılım bankalarının da yüksek faizden etkilendiğini söyleyen Türkiye Katılım Bankaları Birliği (TKBB) Genel Sekreteri Osman Akyüz, faiz indiriminde daha gidilecek yol olduğuna işaret etti. Akyüz ile katılım bankalarından, ekonomideki güncel konulara kadar birçok konuyu konuştuk. İşte sorularımıza verdiği cevaplar:
Sektörden aldığımız payda da bir büyüme gözlemliyoruz. Önümüzdeki süreçte kamunun sahip olduğu katılım bankalarının, sektöre daha ciddi boyutlarda katkı vereceğini düşüyoruz ve bekliyoruz. Hala kamu tarafı bankacılıkta yüzde 30’un üzerinde bir pay alıyor. O paydan katılım bankaları olarak çok ciddi bir pay aldığımız söylenemez. Mevduat bankaları daha büyük bir paya sahip. Tabi zor bir süreç yaşıyoruz. Özellikle geçen yıldan beri iktisadi faaliyet zayıflaması nedeniyle bankacılık sektörü tahsili geciken alacak sorunu yaşıyor. Konkordato var, gecikmeler, takipler, yeniden yapılandırmalar vb. bu da reel sektördeki, ticari sektördeki daralma nedeniyle oluştu. Netice itibariyle bankaların müşteriler tacirler, firmalar, ticaret yapanlar, üretenler, satanlar, ihraç edenler... Dolayısıyla onların faaliyetlerindeki bozulmalar finansal sisteme de yansıyor. Bu süreçte tacir müşterilerimizin faaliyetlerine devam edebilmeleri için mümkün olduğunca onlara yardımcı olmaya çalışıyoruz.
Burada faiz artışları sektörü etkiledi. Katılım bankalarını faiz artışları diğer bankalara göre, daha kötü etkiliyor. Çünkü bankalar faiz artışında hemen devreye girebiliyorlar. Bizim öyle bir imkanımız olmadığı için faiz artışları bizim müşterimizi rahatsız ediyor. Bazen müşteriler sizden çıkıp daha yüksek gelir verene geçebiliyor. O tür şeyler de olabiliyor. Faiz artışları bizi olumsuz etkiliyor. Faizler düşerken, bu düşüş sürecinden olumlu etkileniyoruz.
Kısa vadede bu canlanmayı çok beklememek lazım. Ama uzun vadede bir canlanmaya katkı sağlar. Öncelikle, bu faiz düşüşü finansal sisteme yansıyacak. Bankaların hem finansmana hem de mevduata uyguladıkları faiz oranlarını düşürecek. Piyasada bir canlılık, alışveriş, bir hareketlenme yapabilir. Ama faiz indiriminde daha gidilecek çok yol var. Daha yolun başında. Sene sonuna kadar beklenti zaten eğer enflasyondaki bu inişler devam ederse, faiz indirimleri de gelecek.
Tabi finansman talebini artırır. Finansman arzı artarsa finansman talebine karşılık verilir. Bankalar finansman verebilecek konumu yakalayabilirlerse, mevduat faizleri aşağı düşerse, tabi bu zaman içinde olabilecek bir şey. Ama öncelikle bu faiz indirimi finans sistemin, mevcut borçluluk yapısını hafifletecek. Yeniden yapılandırma, taksitlendirme, yeni işe girme, yeni yatırıma başlama cesaretini piyasaya verecek. Zaman içinde bu faiz düşüşleri hem üretime hem de ihracata katkı sağlayacak diye düşünüyoruz.
Biz daha çok katılım bankaları olarak odaklandığımız mesele ürün ve hizmet çeşitliliğini artırmaya gayret ediyoruz. Bankalarımız hem birbirleri ile hem de sektörün geneli ile yani ticari bankalarla kalkınma ve yatırım bankaları ile rekabet edebilir konumu yakalayabilmeleri için ürün ve hizmet yelpazesini bizim geliştirmemiz, çeşitlendirmemiz lazım. Çünkü yeni bir sektörüz. Daha oluşum sürecimizi tam tamamlayabilmiş değiliz. Bu konuda da hem bankacılık otoritesinin hem hükümetin, yardımını ve desteğini bekliyoruz. Sağolsun onlar da bu desteği yardımı sağlıyorlar. Onun ötesinde yapmaya gayret ettiğimiz, bir yıl üzerinde çalıştığımız belli bir noktaya da geldiğimiz faizsiz bankacılık, faizsiz finans standartlarını oluşturmaya çalışıyoruz.
Bankalarımız sürekli yeni ürünleri anons ediyorlar. Orada müşterek çalıştıklarımız var. Bir de bankaların kendi bünyelerinde bireysel çalıştıkları var. Mesela reel reeskont dediğimiz bir mekanizma var. Merkez Bankası reeskont kredisini sağlıyor. Onun faizsiz esasta verilmesini sağlayacak bir mekanizma geliştirdik. Tahminen eylül ayında katılım bankaları bu sisteme girecek. Sukuk dediğimiz kira sertifikası olarak adlandırdığımız mekanizmayı yaygın şekilde kullanıyoruz.