Mersin Ticaret Borsası Başkanlığı görevini de yürüten Özdemir, Kovid-19 süreci ve Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle raf ömrü uzun gıda ürünlerine ilginin arttığını söyledi.
Özdemir, talebin yoğun olduğu ürünler arasında besleyicilik ve kolay saklama koşulları dolayısıyla bakliyatın öne çıktığını vurgulayarak, makarnalık ve ekmeklik buğdayın da gündemdeki en önemli ham maddeler arasında yer aldığını dile getirdi.
"Eldeki tüm rakamlarla Türkiye'nin buğday sıkıntısının olmaması lazım. Kaldı ki yeni sezon buğday hasadına 3-4 ay kalmış. Temmuza gelindiğinde hasat yapılıyor. Toprak Mahsulleri Ofisinin elindeki stoklar, başta ekmeklik buğday olmak üzere satın alınan buğdayların olduğu gemiler, lisanslı depolardaki ürünler, çiftçinin ve sanayicinin elindeki malları birleştirdiğinizde bizim hasat sezonuna kadar 3 ayı problemsiz geçirmemiz lazım. Durduk yere panik havası estiriyorlar."
"Yeşil ve kırmızı mercimek, nohut, fasulyenin ihracatına kısıtlama getirildi. Devlet belirli süre kendi vatandaşının ihtiyacının görülmesi amacıyla dış satıma giden ürünleri yasakladı, bir tedbir aldı. Zorunlu olan bir kısıtlama. Bu geçici olduğu takdirde güzel bir olay. En azından 'önce can, sonra canan' deniliyor. İthal edilecek bakliyat ürünlerinde de gümrük vergisi sıfırlandı. Orada da devlet tarafından tüketici lehine yüzde 20 civarında bir gelirden vazgeçildi. Bunların yanı sıra bizim de yıllardır söylediğimiz gibi perakende safhasında temel gıda ürünlerinde KDV oranı yüzde 1'e indirildi ve devlet burada da gelirinden vazgeçti. Bunlar tüketici lehine daha avantajlı olması için yapıldı. Tüm bunlara baktığınızda Türkiye'de baklagilin hasat sezonu buğdayda olduğu gibi haziran, temmuzda başlayacak. Buna da 3 ay kaldı. Önümüzdeki 3 ayda korkulacak, tedirgin olacak hiçbir sıkıntı yok. Herkesin stokları yeterli ayrıca ithalat yapma imkanımız var, ihracat da kısıtlandı. Dolayısıyla olan mallar tamamen iç tüketimin talebine ayrıldı. Panik havası olmadığı müddetçe korkulacak hiçbir şey yoktur, bakliyatta da stoklarımız yeterlidir."
Özdemir, Rusya-Ukrayna savaşı sürecinde zincir marketlerle sık sık görüşmeler yaptıklarını belirterek, "Marketlere gittiğinizde raflarda en ufak eksiklik yok. Ben arada sırada tedarik yaptığımız marketleri geziyorum. Bakliyat ürünlerinde Allah'a bir şükür eksik yok, sadece yağda lüzumsuz bir panik havası var. Bakliyatta da raflarda hiçbir eksiklik, depolarda da tedarik açısından hiçbir sıkıntı yok." ifadelerini kullandı.
Türkiye Yem Sanayicileri Birliği Başkanı Ülkü Karakuş, yem üretiminde kullanılan hububat arzında sorun olmadığını belirterek, "Mısır, yulaf, arpa ve çavdarda sezonu yakalıyoruz. Yağlı tohumlarda bir miktar açık olabilir ancak bu da ABD, Arjantin ve Brezilya'dan sağlanacak tedarikle kapatılabilir." dedi.
Hayvansal üretimde işletme giderlerinden yüzde 70'inin yem olduğunu ifade eden Karakuş, buna göre hayvanın maliyetinin belirlendiğini söyledi.
Karakuş, bu yıl tarıma ayrılan 29 milyar liralık desteğin yeterli olmadığını savunarak, bunun en az eğitim ve savunma bütçesi kadar önemli olduğunu dile getirdi.
Çiftçinin ekimini tamamlayabilmesi için maliyetlerinin karşılanmasına katkı sağlanması gerektiğine işaret eden Karakuş, "Önemli olan üreticiyi merkeze koymak." diye konuştu.
"Mısır, yulaf, arpa ve çavdarda sezonu yakalıyoruz. Yağlı tohumlarda bir miktar açık olabilir ancak bu da ABD, Arjantin ve Brezilya’dan sağlanacak tedarikle kapatılabilir. Yeter ki arz-talep dengesini bozacak şekilde pazara talep yönünde fazla baskı yapmayalım.”
Karakuş, Rusya-Ukrayna Savaşı sebebiyle dünyada ortaya çıkan hububat sorununda çözümün ABD'den geçtiğini bildirdi.
Dünyanın en büyük mısır üreticisinin ABD olduğu bilgisini veren Karakuş, "Bunun büyük kısmından yakıt yapıyor. ABD, dünya gıda krizi içindeyken biyoyakıta ayırdığı mısır miktarını azaltarak aşırı fiyat artışlarının önüne geçebilir." ifadelerini kullandı.
Karakuş, Kovid-19 salgınında ikinci yıl biterken bu süreçte hiçbir ürün fiyatının salgın öncesi düzeyinde kalmadığını, mısırdan buğdaya, soya ve ayçiçeği küspesinden buğday kepeğine kadar fiyatların yükseldiğini kaydetti. Arpa, besi yemi ve tavuk yemi fiyatlarında da artışlar gerçekleştiğine dikkati çeken Karakuş, "Et, süt, yumurta, tavuk fiyatları buna bağlı artıyor. Global anlamda sorun büyük. Türkiye’deki yem fiyatları dünyadan daha ucuz, ham madde fiyatlarındaki artış daha az. Sadece sorunu kabullenip üzerinde çözüm yolları aramalıyız." dedi.