İş dünyasından Zeytin Dalı Harekatı'na destek: Devletimizin arkasındayız

Hisarcıklıoğlu, sivil toplum kuruluşlarını ve iş dünyasını temsilen yaptığı konuşmada, Türkiye'nin sınır güvenliğini sağlamak, kendisi ve bölge ülkeleri için tehdit oluşturan terör koridorunu ortadan kaldırmak için adım attığını ifade etti.

Bölgeyi terör örgütlerinden temizleyerek huzur, güven ve barış ortamını yeniden tesis etmek amacıyla Afrin'de başlatılan sınır ötesi harekata ilişkin Türkiye'nin önde gelen iş dünyası örgütleri ve sendikalar olarak kamuoyuna seslenmek istediklerini belirten Hisarcıklıoğlu, şunları kaydetti:

"Bizler ulusal güvenliğimizi korumak amacıyla
devletimizin aldığı bu kararın arkasındayız ve destekliyoruz.
Zira Türkiye, uluslararası kurallardan doğan hakkını kullanmıştır. Zeytin Dalı Harekatı, evrensel hukuk ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi terörle mücadele kararları ile Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’nde yer alan meşru müdafaa hakkı çerçevesinde başlatılmıştır. Suriye’nin toprak bütünlüğüne, egemenliğine ve siyasi birliğine saygı gösterilmektedir. Dolayısıyla bu harekat, meşrudur ve uluslararası hukuka uygundur."

"Teröre karşı ortak duruş sergilemeliyiz"

Hisarcıklıoğlu, masum insanları katleden ve Türkiye'nin güvenliğine de açık tehdit oluşturan terör gruplarına sessiz kalamayacaklarını vurgulayarak, Fırat Kalkanı ile başlayan ve Zeytin Dalı Harekatı ile devam eden operasyonlarıyla Türkiye'nin, terör örgütlerine ve destekçilerine gereken cevabı en güçlü şekilde verdiğini söyledi.

Hisarcıklıoğlu, Türkiye’nin başlattığı her iki harekatın da, Suriyeli göçmenler ve mazlum durumdaki yerel halk tarafından desteklendiğini belirterek, tüm uluslararası camiaya da, teröre karşı ortak duruş sergileme ve evrensel insan haklarını bu bölgede hakim kılma yönünde niyetlerini açık şekilde göstererek, Türkiye'ye destek verme çağrısında bulundu.

Vatandaşları, özellikle sosyal medyada oluşturulabilecek bilgi kirliliği ve provokasyonlara karşı dikkatli olmaları konusunda uyaran Hisarcıklıoğlu, şu ifadeleri kullandı:

"Bu bölgede yaşayanlar bizim komşumuzdur, kardeşimizdir. Aynı medeniyetin, kültürün, inancın mensupları olan bizler arasındaki kardeşlik ve komşuluk hukukunu kimse yok edemez. Aramıza kimse fitne ve fesat sokamaz, bizi birbirimize düşman edemez. Her üç büyük siyasi partimize de 15 Temmuz'da olduğu gibi, ülke menfaati için gösterdikleri ortak ve kararlı duruşları için ayrıca teşekkür ediyoruz. Türkiye sivil toplumu ve iş dünyası olarak dualarımızla ve bütün gönlümüzle devletimizin ve kahraman askerlerimizin yanındayız."