
Türkiye'nin Uzak Doğu ülkelerine karşı verdiği dış ticaret açığı yalnızca cari dengeyi bozmakla kalmıyor, yerli üretim altyapısını da tehdit ediyor. Tamamına yakını Çin, Hindistan, Güney Kore ve Japonya'dan kaynaklanan ticaret açığını kapatmak için yüzde 30 ek gümrük vergisi uygulanması gerekir.
Türkiye ekonomisi son yıllarda giderek derinleşen yapısal bir dış ticaret açığı sorunuyla karşı karşıya. Yaşanan açığın sebebi ise özellikle Çin, Hindistan, Japonya ve Güney Kore gibi Uzak Doğu ülkeleriyle olan ticaret ilişkileri olarak gösteriliyor. 2024 yılı verilerine göre; Türkiye'nin 5,5 milyar dolarlık ihracat yaptığı bu 4 ülkeden gerçekleştirdiği ithalat 65,8 milyar dolara ulaştı. Aradaki 60,3 milyar dolarlık dış ticaret açığı, sadece ekonomik bir dengesizlik değil; aynı zamanda Türkiye'nin üretim altyapısı açısından stratejik bir kırılganlık alanı olarak dikkat çekti.
YERLİ ÜRETİME EN BÜYÜK TEHDİT ÇİN
Türkiye'nin 2024'te 82,1 milyar dolar olan toplam dış ticaret açığının yüzde 73,4’ünü Çin, Hindistan, Güney Kore ve Japonya oluşturdu. Açığımızın yüzde 40'a yakını da Çin ile dengesiz ticaretten kaynaklandı. Veriler incelendiğinde, Türkiye’nin yerli üretim potansiyeline yönelik en büyük tehdidin Çin olduğu gayet net anlaşılıyor. Türkiye Çin'e geçen yıl meyve, hayvansal ve bitkisel yağlar, Antep fıstığı, hububat, un, süt ürünleri, mermer, metal cevherleri, kurşun, krom, bakır, demir, çinko ile bor cevherleri satarak 3,1 milyar dolarlık ihracat geliri sağladı. Ancak Çin'den karşılığında 44,9 milyar dolar gibi devasa tutarda ithalat yapıldı. İthal ettiğimiz ürünler arasında telefon, bilgisayar, kamera, elektronik ve makine ekipmanı, tekstil, züccaciye, plastik ile mobilya başı çekti.
İLK 4 AYDA DA AÇIK VERDİK
Dış ticaret açığı 2025 yılının ilk dört ayında da sürdü. Çin'den yaptığımız ithalat yüzde 12,9 artarken, Güney Kore'den de yüzde 9,6 yükseldi. Böyle giderse 4 Uzak Doğu ülkesinden yapılan ithalat sene sonunda 75 milyar doları bulacak. Dış ticarette verilen açığa çözüm olarak, Asya menşeli ürünlere ortalama yüzde 30 oranında gümrük vergisi uygulanabilir. Devreye alınacak yeni vergi politikası, yalnızca ithalatı azaltmayı değil; aynı zamanda yerli üretimi güçlendirmeyi, istihdamı artırmayı ve cari açığı kalıcı olarak daraltmayı hedefleyen çok katmanlı bir dönüşüm stratejisi olarak değerlendiriliyor.
17 MİLYAR DOLARA KADAR KAMU GELİRİ SAĞLAR
Zira Türkiye ithal ettiği ürünlerin yüzde 90'ını yerli olarak üretebilecek altyapıya sahip. Hesaplamalara bakıldığında Çin, Hindistan, Japonya ve Güney Kore’ye yüzde 30 gümrük vergisi uygulanması halinde yaklaşık 30 milyar dolarlık ithal ürün, Türkiye’de üretilebilir hale gelecek. Vergi önlemi sayesinde cari açık 30 milyar dolar düzeyinde iyileşecek. Geriye kalan 35,8 milyar dolarlık ithalat üzerinden alınacak yüzde 30 vergiyle yıllık yaklaşık 12 milyar dolar kadar kamu geliri elde edilecek.
HER AY 1 FABRİKA KURABİLİRİZ
Sağlanan kamu geliri, yeni bir "Yerli Üretim ve Sanayi Yatırım Modeli"ne dönüşebilecek. Vergi gelirlerinin doğrudan kamu yatırımlarına dönüştürülmesiyle, her ay 1 milyar dolarlık sanayi yatırımı yapılabilecek. Uygulanacak model kapsamında yılda 12 stratejik sanayi tesisi devlet öncülüğünde kurulabilecek. Tesisler başta makine, elektronik, otomotiv yedek parçaları, pil teknolojileri, tekstil ve kimya olmak üzere ithalata bağımlı sektörlerde yerli üretim kapasitesi oluşturacak. Her tesis ortalama binlerce kişiye istihdam sağlayacak ve bölgesel kalkınma ekseninde Anadolu’da sanayi kümelenmelerini teşvik edecek.
Özel sektöre 4 milyar dolarlık teşvik paketi
- Elde edilecek kamu gelirlerinin yıllık 4 milyar dolarlık kısmı da özel sektör desteklerine ayrılabilecek. Hayata geçirilecek destek mekanizması, KOBİ’lerin ithalatçıdan üreticiye dönüşümünü sağlayacak. Ar-Ge destekleri, teknoloji transferi hibeleri, yatırım kredileri ile yerli üreticinin küresel rekabette güçlenmesini mümkün kılacak. İhracata hazırlık ve ürün geliştirme süreçlerini finanse edecek altyapı da oluşacak.
Kur baskısı azalacak enflasyon düşecek
- Bütüncül vergi ve üretim modeli ile Türkiye’nin ithalata bağımlılığı azalacak. Net ihracat artacak; ithal ürünlerin sebep olduğu fiyat baskısının kalkmasıyla yerli üreticiler iç pazarda rekabet gücünü büyütecek. TL üzerindeki döviz baskısı azalacak, kur istikrar kazanacak. Arz bolluğu neticesinde enflasyon da düşecek. Özellikle elektronik, beyaz eşya ve plastik mamuller gibi ölçek ekonomisine geçebilecek sektörlerde dış pazarlara erişim hızlanacak ve ihracat gelirleri yükselerek büyümeye net katkı sunacak.
Türkiye'nin ekonomik bağımsızlığı daha da güçlenip gelişecek
- Yeni modelin getirileri sayesinde Türkiye’nin ekonomik bağımsızlığı güçlenecek, stratejik sektörlerde öz yeterlilik geliştirilecek. Toplumsal refah ve gelir dağılımı dengesi toparlanacak. Asya menşeli ürünlere yönelik yüzde 30 gümrük vergisi, yalnızca ithalatı azaltmayacak, aynı zamanda Türkiye'nin kendi içinde üretim yapan, istihdam oluşturan, döviz kazandıran bir yapıya kavuşmasına imkan tanıyacak.