Sürdürülebilir büyüme ve bu yolla istihdamın arttırılması için girişimcilik büyük önem arz ediyor. Bir girişimcinin işini kurup büyütebilmesi, pek çok unsurdan oluşan bir ekosistemin çalışır hâlde olmasıyla mümkündür. Böyle bir sistemin oluşturulup büyütülebilmesi için öncelikle girişimcilik kültürü oluşturulmalı ve toplumca desteklenmelidir. Toplumun girişimciliğe bakış açısının; başarısızlığa tolerans, risk alma düzeyi ve sabır gibi hususlarla birlikte girişimciliği özendirici yönde olması, yeni girişimlere teşvik açısından önemlidir. Nüfus içerisinde girişimcilik kültürü ne kadar gelişmişse, o ülkenin teknolojik yenilik yapma ve büyüme oranı da o kadar yüksek olmaktadır.
Girişimciler ile küçük iş yerlerinden orta ölçekli işletmelere kadar önemli bir yelpazeyi kapsayan KOBİ’ler, istihdama ve inovasyona yaptıkları önemli katkılar ile dünya genelinde ülke ekonomilerinin belkemiğini oluşturmaktadır.
Türkiye’deki en büyük 2 bin şirket dışındaki işletmelerin neredeyse tamamı KOBİ niteliğindedir. Ülkemizdeki işletmelerin yüzde 99,9’unu oluşturan KOBİ’ler; istihdamın yüzde 73,5’ini, katma değerin yüzde 53,5’ini, maaş ve ücretlerin yüzde 54,1’ini, toplam cironun yüzde 62’sini, ihracatın yüzde 59,2’sini ve toplam yatırımların yarısını gerçekleştirmektedir.
Bu veriler, Türkiye ekonomisinde ve özellikle de imalat sanayisinde KOBİ’lerin temel taşı niteliğinde olduğunu göstermektedir. Bu nedenle ekonomimizin güçlenmesi, sürdürülebilir büyümenin ve toplumsal refahın sağlanması için KOBİ’lerin sağlıklı bir mali yapıya sahip olmaları ve katma değer yaratmaları elzemdir. Bununla birlikte günümüz koşullarındaki yüksek faiz oranları ve KOBİ’lerin yüksek borçluluk oranları (düşük özsermaye) KOBİ’lerin kredi haricinde alternatif finansman mekanizmalarına her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyduklarını göstermektedir.