Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya, "2017 Yılında Para ve Kur Politikası" konulu toplantıdadolar bozdurma kampanyasını desteklediklerini belirterek, "Türk parasının uluslararasında kullanıldığını görüyoruz. Daha önce
bu konuda. Yerel paralarla ticareti desteklerken, risk yönetimi verimliliğinin artırılmasına da bakıyoruz" açıklamasını yaptı.
Çetinkaya, "Yakın dönemde yaşanan döviz kuru hareketlerinin 2017 yılı birinci çeyreğinden itibaren enflasyon üzerinde etkili olacağını değerlendiriyoruz. Ancak bu etkinin büyüklüğü ve zamanlaması, iktisadi faaliyet, kur oynaklığı, beklentiler gibi birçok faktöre bağlı olarak şekillenecektir. Son dönemdeki döviz kuru gelişmeleri ve vergi ayarlamalarına rağmen gıda fiyatlarındaki olumlu görünüm ve iç talepteki ılımlı seyir nedeniyle
" dedi.
Çetinkaya şöyle dedi:
Dövizdeki hareketlerin piyasaya kalıcı etki bırakıp bırakmayacağına bakmamız gerekiyor. Ani hareketlerin fiyat istikrarına etkisi bizim için çok önemli. Küresel piyasalarda kayda değer bir yeniden fiyatlama yaşanıyor. Yeni dengenin nerede olacağı henüz belli değil. 2013'te para politikalarının ilk sinyali verildi. 2015'te Fed'in faiz artırımıyla ilgili de geçmişte de buna benzer durumlar yaşadık. Gelişmeleri dikkatle değerlendirdikten sonra adım atmaya devam edeceğiz.
. Yerel paralarla ticareti desteklerken, risk yönetimi verimliliğinin artırılmasına da bakıyoruz.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya, döviz kurunun iktisadi temellerden belirgin şekilde kopması, finansal istikrara dair risk oluşması gibi durumların kendileri için önemli olduğunu ifade ederek, "Bu durumlarda Merkez Bankası elbette kayıtsız kalmaz. Şu an itibarıyla ne yaşıyoruz, 2017 yılına da olası etkileriyle birlikte düşündüğümüzde küresel piyasalarda, özellikle gelişmekte olan ülkelerde, kayda değer bir yeniden fiyatlama yaşanıyor. Yeni dengenin nerede oluşacağı henüz belli değil." dedi.
Çetinkaya, "Bizim açımızdan bu döviz kurundaki ani hareketlerin fiyat istikrarına kalıcı bir etki bırakıp bırakmadığı öncelikli sorudur. Bunu anlamaya ve cevaplamaya çalışır ve elimizdeki araçlarla gereken tepkiyi bu çerçevede veririz. Bunun dışında elbette döviz kurunun iktisadi temellerden belirgin şekilde kopması, piyasa derinliğinin kaybolduğu olası durumlar ve finansal istikrara dair risk oluşması halleri de bizim açımızdan önemlidir." ifadelerini kullandı.
Bu durumlarda Merkez Bankasının kayıtsız kalmayacağına işaret eden Çetinkaya, "Şu an itibarıyla ne yaşıyoruz, 2017 yılına da olası etkileri ile birlikte düşündüğümüzde küresel piyasalarda, özellikle gelişmekte olan ülkelerde, kayda değer bir yeniden fiyatlama yaşanıyor. Yeni dengenin nerede oluşacağı henüz belli değil. Bu dönemlerde yüksek frekanslı tedbirler beklenmemesi gerekir. Gelişmeleri dikkatle değerlendirip, şokların geçiciliği, kalıcılığı ve ana trendler üzerindeki etkilerini yorumladıktan sonra Merkez Bankası gerekirse tüm araçlarıyla adım atmaya devam eder. Bu anlamda önümüzdeki dönemde de döviz kuru gelişmelerine bakışımız bu çerçevede şekillenecektir." diye konuştu.
"Son yapılan Ekonomi Koordinasyon Kurulu (EKK) toplantılarında Merkez Bankasının atacağı adımlara ilişkin yeni bir karar alındı mı?" şeklindeki soruyu yanıtlayan Çetinkaya, son dönemde EKK toplantılarına Merkez Bankası olarak katkı sağladıklarını, bu çerçevede genel ekonomik ve küresel gelişmeler, fiyat istikrarı ve finansal istikrar olmak üzere kendi gözlem ve değerlendirmelerini aktardıklarını dile getirdi.
Kararlarının bağımsız bir kurul olarak Para Politikası Kurulu tarafından alındığına işaret eden Çetinkaya, "Bu anlamda önümüzdeki günlerdeki tedbirler, EKK'nın görev alanı çerçevesinde, özellikle reel sektöre dönük tedbirlerle şekillenecek. Merkez Bankası adımlarına dair oradan ilave bir bilgi gelmeyecektir." ifadesini kullandı.
Çetinkaya, dış ticarette yerel para birimlerinin kullanımına ilişkin bir soru üzerine, Merkez Bankası olarak yerel paralarla ticaret konusunu önemsediklerini dile getirdi.
Yerel paralarla ticaretin küresel çapta artan bir "trend" olduğunu belirten Çetinkaya, "Biz Türk lirasının da uluslararası ticari işlemlerde kullanımının arttığını görüyoruz. Örneğin 2000'li yılların başında dış ticaret hacmindeki yerel paralarla yapılan ticaret payı yüzde 1'lerin altındaydı, şu an yüzde 6'ların üzerinde bir seviyedeyiz. Yerel paralarla ticareti desteklerken, temel bakışımız kaynakların etkin ve verimli kullanılması, risk yönetiminin ve verimliliğin, özellikle dış ticaret işlemlerinde işlem maliyetlerinin azaltılması ve para birimlerindeki oynaklığa karşı mümkünse hassasiyetin azaltılması." şeklinde konuştu.
Çetinkaya, "Döviz dalgalanmalarından sonra kamu özel ortaklığı projeleri kaynaklı, kamu riskinin arttığı yönünde yorumlar vardı. Burada bir risk unsuru görüyor musunuz?" şeklinde soru üzerine şunları kaydetti:
"Son finansal istikrar raporumuzda da kur riski çerçevesinde, kamu tarafından bazı alım garantilerini de gündeme getirerek, kamu özel iş birliği projelerine değindik. Burada, bu modellerin, tabii farklı model uygulamaları var. Burada aslında kur dalgalanmalarına karşı koruyucu bir mekanizma var. Dikkat edilmesi gerek husus, orta vadeye bakabilmek. Çünkü bu projeler uzun vadeli.
Kur gelişmeleri farklı yönde hareket edebilir ama günün sonunda burada sağlanan avantajın ilave bir yük getirmesini öngörmediğimiz gibi, bazı dalgalı dönemlerde destekleyici olması sebebiyle döviz kuruna ilişkin riskleri sınırlandırıcı bir rol oynadığını düşünüyoruz. Finans İstikrar Raporu çalışmamızda biraz daha detaylar bulunabilir."