Londra merkezli enerji düşünce kuruluşu Ember'in bu yıl dördüncüsü yayımlanan ve küresel elektrik talebinin yüzde 93'ünü temsil eden 78 ülkenin verilerini içeren Küresel Elektrik İncelemesi raporuna göre, küresel elektrik talebi 2022'de bir önceki yıla göre yüzde 2,5 arttı.
Rüzgar ve güneş enerjisi, küresel elektrik talebindeki büyümenin yüzde 80'ini karşıladı.
Geçen yıl rüzgar ve güneş enerjisinin küresel elektrik üretimindeki payı yüzde 12 ile rekor seviyeye ulaştı. Bu oran 2021'de yüzde 10 seviyesindeydi.
Güneş enerjisinin dünya elektrik üretimindeki payı 2022'de yüzde 3,7'den yüzde 4,5'e yükseldi. Güneş enerjisinden elektrik üretimi bu dönemde yüzde 24 arttı ve Güney Afrika'nın tamamına yetecek seviyeye ulaştı. Güneş, üst üste 18. kez en hızlı büyüyen elektrik kaynağı oldu.
Güneşten elektrik üretimindeki büyümenin itici gücü, Çin'in elektrik üretim kapasitesindeki artış oldu. Çin, güneşten elektrik üretimindeki büyümenin yüzde 37'sini, ABD yüzde 17'sini sağladı.
Rüzgar enerjisinin küresel elektrik üretimindeki payı ise yüzde 7,6'ya yükseldi. Bu oran 2021'de yüzde 6,6 olmuştu. Rüzgardan elektrik üretimi geçen yıl 2021'e göre yüzde 17 artarak neredeyse tüm Birleşik Krallık'a yetecek seviyeye ulaştı.
Geçen yıl 60'ın üzerinde ülkenin elektrik üretiminde rüzgar ve güneşin payı yüzde 10'un üzerine çıktı.
Rüzgar, güneş, nükleer, hidroelektrik ve biyoenerji dahil olmak üzere tüm temiz enerji kaynaklarının küresel elektrik üretimindeki payı ise yine rekor kırarak 2022'de yaklaşık yüzde 39 oldu.
Hidroelektrik küresel elektrik üretiminin yüzde 15'ini, nükleer yüzde 9,2'sini ve biyoenerji yüzde 2,4'ünü karşıladı. Nükleer, geçen yıl elektrik üretiminde 2021'e göre yüzde 4,7 ile en büyük düşüşün görüldüğü kaynak oldu.
Temiz enerji kaynaklarından elektrik üretimindeki rekor büyümeye rağmen 2022'de fosil yakıtların dünya elektrik üretimindeki payı yüzde 61 olarak hesaplandı.
Kömürün elektrik üretimindeki payı geçen yıl 2021'e göre yüzde 1,1 artışla yüzde 36 olurken, gazın payı yüzde 0,2 düşüşle yüzde 22'ye indi. Kömür, geçen yıl da dünyada en büyük elektrik kaynağı olmaya devam etti.
Bu durum, elektrik sektörü kaynaklı emisyonların yüzde 1,3 artarak en yüksek seviyeye ulaşmasına yol açtı. Geçen yıl rüzgar ve güneşten sağlanan üretimin fosil yakıtlarla karşılanması durumunda elektrik sektörü kaynaklı emisyonların yüzde 20 daha yüksek olacağı hesaplandı.
Çin, geçen yıl güneş ve rüzgarda en büyük üretimi yapan ülke olarak öne çıktı. Çin'in elektrik üretiminde güneşin payı yüzde 4,7 iken, rüzgarın payı yüzde 9,3 olarak gerçekleşti.
Şili, yüzde 17 ile elektrik üretiminde güneş enerjisinin payı en yüksek ülke olurken, bunu yüzde 15 ile Hollanda izledi.
Elektrik üretiminde rüzgarın payı en yüksek ülke ise yüzde 55 ile Danimarka oldu.
Avrupa Birliği'nin elektrik üretiminde güneş ve rüzgar enerjisinin payı geçen yıl yüzde 22'ye ulaşırken, Türkiye'de bu oran yüzde 15,5 ile küresel ortalamanın üzerinde gerçekleşti.
Raporda, geçen yıl rüzgar ve güneşten elektrik üretimindeki artışın hızlanarak devam edeceği beklentisiyle 2022'nin elektrik kaynaklı emisyonların "zirve" yaptığı ve fosil kaynaklardan üretimin arttığı son yıl olabileceği öngörülüyor.
Fosil yakıtlardan elektrik üretiminde bu yıl beklenen yüzde 0,3 düşüşün gelecek yıllarda artacağı ve temiz enerjiden elektrik üretiminin bu yıl elektrik talebindeki büyümenin tamamını karşılayacağı hesaplanıyor.
Uluslararası Enerji Ajansının (IEA) modellemesine göre, küresel elektrik sektörünün 2040 itibarıyla net sıfır emisyona ulaşan ilk sektör olması, 2050'de tüm sektörlerde net sıfır emisyona ulaşılması için kritik önem arz ediyor. Bu da 2022'de küresel elektrik üretiminde yüzde 12 payı olan rüzgar ve güneşin 2030'da küresel elektriğin yüzde 41'ini üretmesi anlamına geliyor.
Ember verilerine göre elektrik, küresel karbondioksit emisyonlarının yüzde 40'ından sorumlu. Kömür bu emisyonların yüzde 75'ini, gaz ise yüzde 25'ini oluşturuyor.
Ember Elektrik Analisti ve raporun yazarı Małgorzata Wiatros-Motyka, iklim için belirleyici olan 10 yıllık dönemin fosil çağının sonunun başlangıcı olduğunu belirterek, "Temiz enerji çağına giriyoruz. Rüzgar ve güneş enerjisinin hızlı bir yükselişle zirveye ulaşması için ortam hazır. Temiz elektrik, ulaşımdan sanayiye küresel ekonomiyi yeniden şekillendirecek. Fosil emisyonlarının azaldığı yeni bir dönem, kömürden üretimin aşamalı olarak azaltılacağı ve gazdan üretimdeki büyümenin sona ereceği anlamına geliyor. Değişim hızla yaklaşıyor. Ancak her şey hükümetlerin, işletmelerin ve vatandaşların 2040'a kadar dünyayı temiz enerji yoluna sokmak için şimdi atacakları adımlara bağlı." değerlendirmesinde bulundu.
Uluslararası Güneş Birliği Direktörü Ajay Mathur ise küresel güneş enerjisi kapasitesinin son 10 yıldaki artışla 942 gigavata, rüzgar kapasitesinin ise 853 gigavata ulaştığını ifade etti.
"Son on yılda, güneş ve rüzgar enerjisi maliyetleri sırasıyla yüzde 82 ve yüzde 34 düştü ancak kömür yakıtlı enerji maliyetleri aynı kalırken, nükleer yakıtlı enerji maliyetleri yüzde 61 arttı. Küresel yenilenebilir enerji payı artarken, 2030 yılına kadar net sıfıra ulaşmak için yenilenebilir enerji üretiminin toplam üretimin en az yüzde 60'ını yenilenebilir kaynaklardan karşılaması gerekiyor. İlerlemenin yolu yenilenebilir enerjiyi hızlandırmaktan ve yenilenebilir enerji teknolojisini küresel bir kamu malı haline getirmekten geçiyor."