Türk Eximbank Genel Müdürü Ali Güney, ihracatçılara sundukları destekte bu yıl 41 milyar dolara ulaşacaklarını öngördüklerini ifade ederek, bu yıl destekledikleri ihracatçı sayısının 16 bin 800'e ve KOBİ oranının da yüzde 84'e yükseldiğini bildirdi.
Güney, "Bankacılık Söyleşileri" kapsamında AA'ya yaptığı açıklamada, 2023'ün, küresel ekonomide enflasyonist baskıların hissedilmeye devam ettiği bir yıl olduğunu belirterek, gelişmiş ülkelerin daraltıcı para politikaları nedeniyle finansal koşulların sıkılaştığı ve ekonomik aktivitenin yavaşlayarak da olsa sürdüğü bir yıl geçirdiklerini söyledi.
Artan jeopolitik riskler ve derinleşen krizler, emtia fiyatlarındaki hareketlilik ve iklim krizinin yansımalarının küresel ekonomi üzerinde diğer önemli baskı unsurları olarak öne çıktığını vurgulayan Güney, söz konusu unsurlara rağmen küresel arz koşullarında ve tedarik zincirlerinde iyileşmenin devam ettiğini gördüklerini, arz yönlü enflasyon baskıları azalmaya devam ederken sıkı para politikalarının talep üzerindeki etkilerinin de daha belirgin olarak hissedilmeye başlandığını kaydetti.
Bu yıl gelişmiş ülke merkez bankalarının temkinli bir duruş sergilediğini gördüklerini ancak piyasalarda 2024'te gelişmiş ülke merkez bankalarının faiz indirimlerine başlayacağına yönelik beklentilerin öne çıktığını belirten Güney, "Bu noktada, devam eden jeopolitik gerilimlerin ve Çin'in gayrimenkul krizinin belirsizlik unsurları olarak önemini koruduğunu vurgulamakta fayda görüyorum. Bunları göz önünde bulundurarak 2024'te de küresel ekonomide enflasyonist baskı ortamının ve zayıf büyüme endişelerinin gündemde kalacağını düşünmekteyim." dedi.
Güney, Türkiye ekonomisinin, 2023'ün ilk yarısında depremin ve genel seçimlerin yanı sıra küresel ekonomik aktivitedeki yavaşlamanın etkisi altında yön bulduğunu, söz konusu etkenlere rağmen Türkiye'de ekonomik aktivitenin iç talebin desteğiyle güçlü seyrini sürdürdüğünü, bu yılın ilk yarısında enflasyon oranının baz etkisi nedeniyle düşmeye başladığını ifade etti.
Ali Güney, haziran ayı itibarıyla parasal sıkılaşma ve destekleyici yönde uygulamaya alınan seçici kredi ve miktarsal sıkılaştırma adımlarının ön plana çıktığını vurgulayarak, ekonomi yönetimi tarafından makroihtiyati politikalarda atılan sadeleşme adımları sonrasında ticari kredilerde büyüme gözlenirken, ihracat ve yatırım kredilerinin payının artmasıyla ticari kredi kompozisyonunun iyileşmeye başladığını söyledi.
"Ekonomi yönetiminin kredi akışının sağlıklı bir şekilde gelişmesini desteklemeye yönelik adımlar atması sektör tarafında olumlu karşılanmıştır. Ayrıca ihracat artışı yoluyla büyüme ve cari işlemler dengesinde kalıcı iyileşme sağlamayı amaçlayan OVP (2024-2026) ve hazırlanmakta olan 12. Kalkınma Planı'nın (2024-2028) genel çerçevesiyle uyumlu şekilde reeskont kredilerinde finansman maliyeti düşürülmüş, KOBİ ve günlük kullanım limitleri yükseltilmiştir. Seçimden sonra uygulamaya alınan makroekonomik politikalar dezenflasyon sürecini başlatmış, ihracatı ve üretimi önceliklendirecek seçici kredi uygulamaları ile cari açıkta yaşanan daralma sonucunda oluşan pozitif ortamla birlikte seçimden önce 750 seviyesine çıkmış olan Türkiye CDS primi 300 puanın altına kadar gerilemiştir.
2024 yılında gelişmiş ülkelerde enflasyonist baskıların azalmaya devam edeceğini ve enflasyonun kalıcı bir şekilde düşüş patikasına girmesiyle birlikte politika faizlerinde indirimlerin başlamasını beklemekteyiz. Bunun yanı sıra sıkı duruş devam ettiği sürece önemli ihracat ortağımız olan gelişmiş ülkelerde ekonomik aktivitenin yavaş seyredeceğini ve bu durumun talep yönüyle ihracatımızı olumsuz etkileme potansiyelinin olduğunu da öngörmekteyiz. Önümüzdeki dönemde de ülkemizin ihracat artışı yoluyla büyüme stratejisindeki kritik rolümüzün ve misyonumuzun bir gereği olarak ihracatçılarımızın konjonktürel olumsuzluklardan en az etkilenmeleri yolunda en önemli destekçileri olmaya devam edeceğiz."
Türk Eximbank Genel Müdürü Güney, yeni ekonomi yönetiminin, haziran ayında başlattığı güçlü parasal sıkılaştırma politikası ile enflasyonla kararlı bir şekilde mücadele ettiğinin görüldüğünü ifade ederek, enflasyon hedefleri kapsamında atılan adımların etkisinin bireysel kredi büyümesindeki yavaşlamayla etkisini gösterdiğini kaydetti.
"Politika faizindeki kademeli artış ve sadeleştirme adımları sayesinde piyasa mekanizmasının daha etkili olması sağlanmıştır. Böylece ticari kredi akışında normalleşme süreci başlamıştır. Mevduat ve kredi faizleri arasındaki negatif makas tekrardan pozitife dönmüştür. Ayrıca yüksek katma değerli ve ihracat odaklı büyüme politikası kapsamında yapılan düzenlemeler ile ihracat ve yatırım kredilerinin ön plana çıktığı görülmektedir. Mevduat tarafında da faiz oranlarının artmasıyla birlikte finansal sistemde TL mevduatın payı artarken, kur korumalı ve döviz cinsi mevduatın payı gerilemektedir. Söz konusu adımlar, finansal istikrara ek olarak parasal aktarımı da güçlendirmektedir.
Bu gelişmeler ışığında, kademeli faiz artışının enflasyon beklentilerinin kontrol altına alınmasıyla beraber 2024 yılının ilk çeyreğinde sona ermesi ve parasal sıkılaştırmanın birikimli etkileriyle beraber dezenflasyon sürecinin 2024'ün ikinci yarısından itibaren başlaması beklenmektedir. Dezenflasyon sürecinin başlamasından sonra enflasyon beklentilerindeki düşüşle birlikte TCMB'nin, politika faizinde yıl sonuna doğru indirime gidebileceği öngörülmektedir."
Ali Güney, bankacılık sektörünün sermaye yeterliliği bakımından güçlü görünümünü sürdürdüğünü vurgulayarak, sektörün sermaye yeterlilik rasyosunun ekim ayında yüzde 18,4 olduğunu, bu oranın Basel kriterleri çerçevesinde belirlenen yasal asgari oran olan yüzde 8'in ve Türkiye'de hedef oran olarak belirlenen yüzde 12'nin oldukça üzerinde bulunduğunu bildirdi.
Sadeleşme süreci kapsamında, bankaların TL mevduatı artırıcı yöndeki zorunlu karşılık ve menkul kıymet tesisi yükümlülüklerinin gevşetilmesiyle birlikte KKM dışı TL mevduat oranının da artış gösterdiğini kaydeden Güney, sadeleştirme adımlarının, bankacılık sektörünün kredi iştahını artırmada da etkili olduğunu, finansmana erişim probleminin, önümüzdeki dönemde özellikle ihracatı artıracak seçici alanlarda ortadan kalkacağını söyledi.
Güney, "Bu kapsamda, yüksek katma değerli ihracat odaklı büyüme politikası izlenmesi önceliklendirilmiştir. TCMB de seçici kredi kullandırımını ve ihracatçıların finansmana erişimini desteklemek amacıyla reeskont kredilerinde günlük limiti 1,5 milyar liradan 3 milyar liraya çıkarmıştır." dedi.
"Böylece Türkiye ihracatının yüzde 94'ünün yapıldığı şehirlerde fiziki olarak faaliyetlerimizi sürdürmekteyiz. 2022 yılında ihracatçılarımıza 19,6 milyar dolar nakdi kredi sağladık ve 25,3 milyar dolar tutarındaki vadeli alacağı sigorta kapsamına alarak ihracatçılarımıza güvenle satış yaptıkları bir ortam oluşturduk. 2023 yılı ilk 11 ayında ise toplam 38 milyar dolar destek sağladık ve 2023 sonunda 41 milyar dolar destek hacmine ulaşacağımızı öngörüyoruz. 2022 yılında yüzde 81'i KOBİ olmak üzere toplam 15 bin 440 ihracatçıya destek sağlarken, 2023 yılında desteklediğimiz ihracatçı sayısı 16 bin 800'e ve KOBİ oranı yüzde 84'e yükseldi.
İhracatçılarımızın finansmana erişimini kolaylaştırmak ve teminat sorunlarının çözümüne katkı sağlamak amacıyla Ticaret Bakanlığı koordinasyonunda Türkiye İhracatçılar Meclisi ve Türk Eximbank ortaklığıyla kurulan İhracatı Geliştirme AŞ kefaleti ile Bankamız tarafından bugüne kadar 35,4 milyar lira kredi kullandırdık. Ayrıca, 2022 yılında yurt dışı sermaye piyasaları ve finansal kuruluşlardan 2,2 milyar dolar tutarında fon temin eden Bankamız, 2023'ün kasım sonu itibarıyla 4,2 milyar dolar ilave kaynak sağlayarak ihracatçılarımızın kullandırımına sundu. Diğer taraftan, sınırda karbon vergisi uygulamasına ihracatçıları hazırlamak amacıyla sürdürülebilirliği stratejimizin merkezine aldık ve son 3 yılda sürdürülebilirlik bağlantılı olarak yurt dışı finansal kuruluşlar ve sendikasyon kredileri ile yaklaşık 3,7 milyar dolar fon sağladık. AB Yeşil Mutabakat uyumu kapsamında 2026 yılında uygulanmaya başlayacak olan sınırda karbon vergisi uygulamasına ihracatçıları hazırlamak ve bu alanda kullandırılmak üzere ürün ve kaynak çeşitlendirme çalışmalarını hızlı bir şekilde sürdürüyoruz. Türkiye'nin resmi ihracat destek kuruluşu olarak, ülkemizin ihracat hedefleri ve ihracatçılarımızın ihtiyaçları doğrultusunda faaliyetlerimizi sürdürmeye devam edeceğiz."
Ali Güney, 2024'te ihracatçıların yeşil dönüşümlerine ilişkin yapacakları yatırımları desteklemeye yönelik yeni finansman programlarını hayata geçireceklerini ifade ederek, "Böylece Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması'nın hayata geçmesiyle ülkemiz ihracatçılarının bu düzenlemeden olumsuz etkilenmemesi için, bilakis daha çevreci bir üretim yapısıyla pazar paylarını arttırmaları için yanlarında olacağız. Bu doğrultuda yurt dışından ülkemize önemli miktarda kaynağın gelmesini sağlayarak ihracatçılarımızın dönüşümlerine en uygun maliyetli finansmanı sağlamak üzere yaptığımız çalışmaların son noktasına geldik." dedi.
2024'ün, yazılım sektörü başta olmak üzere hizmet ihracatçılarına, bunun yanı sıra yüksek teknolojili ve yüksek katma değerli ihracatçılara sağladıkları destekleri arttırdıkları bir yıl olacağını belirten Güney, yeni uygulamalarıyla bu ihracatçıların sağlayacağı ihracat artışını hem teminat hem finansman maliyeti ve hizmet kalitesi anlamında destekleyeceklerini söyledi.
Türk Eximbank Stratejik Dönüşüm Programı kapsamında kredi ve sigorta süreçlerinde önemli iyileştirmeler yaparak ihracatçıların müşteri memnuniyetini arttırıcı aksiyonlar aldıklarını aktaran Güney, "2024'ün, bu iyileştirmelerin ihracatçılarımız tarafından daha belirgin hissedildiği bir yıl olacağına inanıyorum. Bu iyileştirmelerin önemli bir bileşeni olarak 2024'te, yenilenen dijital şubemiz ile daha kullanıcı dostu bir tasarım ve çok daha zengin işlem setleriyle ihracatçılarımızın karşısına çıkacağız. Böylece özellikle şubelerimize uzak bölgelerde faaliyet gösteren KOBİ ölçekli ihracatçılarımıza yönelik kapsayıcılığımızın artacağına inanıyorum." diye konuştu.
"Bu, uzun yıllardır ihracatçılarımızın ve dolayısıyla bizlerin gündeminde olan bir konuydu. Bu sebeple Türk Eximbank Stratejik Dönüşüm Programı kapsamında da en öncelikli olarak ele aldığımız konulardan birisi teminat yapısını çeşitlendirerek ihracatçılarımızın finansmana erişimini kolaylaştırmaktı. Tabii bunun için risk ölçüm ve izleme yetkinlikleri başta olmak üzere kredi süreçlerimizin en iyi sektör uygulamalarıyla hizalanmasını temin etmek gerekiyordu. Bu alanda uzun zaman süren detaylı çalışmalarımız sonucunda tesis ettiğimiz izleme ve yapay zeka destekli erken uyarı sistemleri aracılığıyla firmaların kredi riskinin etkin yönetiminde ciddi mesafe katettik ve kısa zaman önce teminat politikalarımıza yönelik yaptığımız önemli değişiklikleri hayata aldık. Böylece menkul kıymet rehni, Kredi Garanti Fonu ve İhracatı Geliştirme AŞ gibi kefalet kurumlarının kefaleti, ipotek ile gerçek ve tüzel kişi kefaletleri gibi bankacılık sektöründe genel kabul görmüş alternatif türleri teminat kabul etmeye başladık."