Türk Telekom CEO’su Paul Doany, şirketin ana ortağı Otaş’ın bankalarla yaptığ anlaşmanın detaylarını anlattı. Alacakları karşılığında hisse devralan bankaların sadece kreditör olarak şirket yönetimine katılacağını belirten Doany, “Beş yıllık bir plan yaptık. Bankalar şirketi kontrol etmeyecek. Çünkü bu onların da çıkarına olmaz” dedi. Doany, sabit alt yapı paylaşım sistemiyle kazanan tarafın Türkiye olacağını da kaydetti.
2005 yılında Türk Telekom’un özelleştirilen hisselerinin yüzde 55’ini alan Otaş, ana ortak olarak 2013 yılında 29 bankadan toplam 4.7 milyar dolarlık kredi almıştı. Kredinin en büyük payı 1.5 milyar dolarla Akbank’a ait. 1 milyar doları Garanti Bankası’na, 500 milyon doları İş Bankası’na kalan 1.7 milyar doları ise diğer bankalara ait. 2016’dan itibaren kredi geri ödemelerinde sıkıntı yaşayan Otaş, kreditör bankalarla hisse devri yaparak anlaşma yoluna gitti.
Londra’daki 5G Dünya Zirvesi’nde buluştuğumuz Türk Telekom CEO’su Paul Doany, Otaş’ın bankalarla vardığı anlaşmanın detaylarını anlattı. İş planlarında herhangi bir değişiklik olmayacağını belirten Doany, “Biz beş yıllık bir plan yaptık. Pek çok operatör üç yıllık çalışır iş planını ama biz Türkiye’ye ve Türk Telekom’un yapabileceklerine inanıyoruz ve beş yıllık çalıştık. Zaten bankalar da bu planı görerek hesaplarını yaptılar” diye konuştu.
Doany, şirketin kontrolünün kimde olacağı sorusuna cevap verirken net konuştu: “Bankalar şirketi kontrol etmeyecek, bunu çok net bir şekilde söyleyebilirim. Çünkü bankalar bu tarz şirketleri kontrol edemez. Bu onların çıkarına da olmaz. Bankalar mevcuttaki durumu kredi ve sermayeye dönüştürecek bunun tabii kurdan korunması gerekiyor ama tabii hissedarlardan ziyade kredi veren olarak kalacaklardır. Aslında bu standart bir yeniden yapılandırma. Yani normalde üç veya beş yıla kadar sürebiliyor. Sonra bir uzatma daha olabiliyor.”
Bankaların bu konuda kendi aralarında bir anlaşma yaptığını ifade eden Doany, “Normalde de karşılıklı bir üst sınır oluyor. Esnek bir yapıları var. Şirketin üzerine herhangi bir baskı da yapılmayacak. Bizim işimiz yapabileceğimizin en iyisini yapmak onlar da satabildikleri zaman satacaklar tekrardan” bilgisini paylaştı.
Yönetim ekibi olarak hisse satın aldıklarını ifade eden Paul Doany, şunları kaydetti: “Ben de doğru zamanı bekledim aslında bunu yapmak için bankların görüşmeleri devam ediyordu. Bu bankaların hisseleri devralacağı belli olsun ve duyulsun ondan sonra alalım diye tercih ettim ben. Duyurulduktan sonra aldık ki para kazanmak için yapıyormuşuz gibi olmak istemedik yönetim olarak biz ne olacağını biliyoruz ayrıcalıklı bilgi var çünkü bizde. Aslında bu yönetimin şirkete inandığını gösteriyor. Özellikle seçimden önce gerçekten bankalar devralma işlemini tamamlamadan bütün bu belirsizliklere rağmen biz bunu yönetebileceğimize inanıyoruz.”
Türk Telekom CEO’su Paul Doany, Türkiye’de uygulanacak yeni sabit altyapı paylaşım sistemi ve Türk Telekom’un odaklandığı ana stratejilerden de bahsetti. Yeni sistemde herkesin kazançlı çıkacağını dile getiren Doany: “Yatırım maliyetlerinin azalmasıyla fiber hizmet kapsamı daha da yaygınlaşacak, hizmet kalitesi iyileşecek, fiberin eriştiği hane sayısında da önemli ölçüde artış gerçekleşecek. Sabit altyapıda imtiyaz anlaşmalarıyla asıl mülkiyet kamuya ait olduğundan, günün sonunda yapılan tüm yatırımlar devlete ve ülke faydasına olacak. Kısacası bu işin asıl kazananı vatandaş ve Türkiye olacak” diye konuştu.
Geliştirdikleri yeni paylaşım modelinin tüm dünyaya örnek olacağını ifade eden Doany, “Bugünlerde Avrupa, benzer bir ortak yatırım modeli üzerinde tartışıyor; sabit fiber altyapının operatörler arası kiralama yoluyla paylaşımını teşvik edecek yasalar çıkarmaya hazırlanıyor. Sonuçta aklın yolu bir: Ortak yatırım modelinin operatörlerin yeni yatırımlar yapıp mevcut altyapıyı geliştirmelerini teşvik edici verimli bir model olduğunu herkes görecek” dedi. Doany, Türk Telekom’un sabit erişim altyapısının paylaşımı konusunda da sektör ve ülke menfaati doğrultusunda hareket ettiğinin altını çizdi.
Doany, Türk Telekom’un diğer operatörler tarafından önceden teklif edilen farklı çözüm önerilerini neden kabul etmediğini de şu şekilde açıkladı: “Türkiye’de sabit hat altyapısı kullanım hakkı, Bakanlığın verdiği imtiyaz sözleşmesi ile 2026 yılına kadar Türk Telekom’a ait. Dolayısıyla Türk Telekom, kurmuş olduğu 262 bin kilometrelik fiber altyapının sahibi değil, üstlenici ve işletmecisi konumunda. İşte aslında günün sonunda kamuya ait olan bir altyapıya sahip olduğu için Türk Telekom’un, diğer operatörlerin daha önce sabit altyapılarını hisse payı karşılığında sundukları Ortak Altyapı Şirketi planına dâhil olması düşünülemezdi. Bu nedenle daha farklı, daha özel ve Türkiye’nin kendi yapısına ve ihtiyacına uygun ‘Türk Usulü’ bir çözüm arayışına gittik ve neticede sunduğumuz mevcut altyapı kiralama protokolü üzerinde mutabık kalındı. Bu sayede sabit altyapıda günün sonunda Türkiye kazandı.”
Başbakan Binali Yıldırım’ın da katıldığı bir törenle imzalanan protokoldeki genel ilkeleri anlatan Türk Telekom CEO’su Paul Doany, şu hususları vurguladı: “Bu bir ticari anlaşmadır. Düzenleyici kurum BTK da maddeler ekledi. Herhangi bir fiyatlandırma olmadı. Vodafone ile bir pilot çalışma yaptık. Özet fiyatlandırma çıktı. Protokole göre biz herkese bir teklifte bulunuyoruz. Kim almak isterse. Onlar evet almak istiyorum derse bizim yükümlülüğümüz bunu kısa vadede gerçekleştirmek. Onların vaktini harcamayacağız.”
Doany; Türk Telekom olarak mobil altyapının paylaşımı konusunda da yalnızca kulelere odaklanan pasif paylaşım modeli yerine baz istasyonunun operatörler tarafından komple paylaşıldığı aktif paylaşım modelini geliştirdiklerini de vurguladı. Doany, “Bu kapsamda ilk olarak Zonguldak’ta yaptığımız pilot uygulamalar neticesinde son derece etkileyici sonuçlar aldık. Şu anda toplam 5 binin üzerinde paylaşımlı sahamız bulunuyor. Hedefimiz bu modeli tüm Türkiye’yi kapsayacak şekilde yaygınlaştırarak mobildeki mükerrer yatırımların önüne geçmek. Yakın zamanda gerekli adımların atılmasıyla Türkiye olarak bu konuda da dünyaya öncü ve örnek olacağımıza inanıyorum.”
Arama motoru ile ilgili TAMBU üzerinden bir şeyler yapmaya odaklandıklarının bilgisini de paylaşan Paul Doany, şu bilgileri paylaştı: “Tambu’ya girdiğiniz zaman önünüze bir ekran çıkıyor. Tambu’nun çok yakında yeni özelliği de gelecek. Bir arama yapmak istediğinizde Tam- bu’dan size sonuçları göstereceğiz ve Tambu’nun içinde kalacaksınız. Biz, Google’nin aksine Türk klavyeye yatı- rım yapıyoruz. Bu bir uygulama değil web araması. Çok düşük maliyetle çok güzel şeyler görüyor olacağız. İlk yeni özellik iki ay sonra gelecek. Lansmanla göreceğiz.”
“Uzun vadeli borçlanmanız gerekiyorsa 5 yıllık 10 yıllık herkes yapancı kurdan borçlanıyor. Maliyeti düşük. Lira cinsinden tahvil ihracatı yapan şirketlerden biri olacağız. Merkez Bankası’yla görüşüyoruz. Aslında ilk altı ayda yapmaya çalışıyorduk bunu bir taraftan da yönetim kurulumuzla ile ilgili konular hallolsun onu bekledik. İlk seferde çok büyük miktarlara çıkmamalıyız. Miktarına şirket karar verecek.”