Rusya-Ukrayna krizinin ardından doğal gaz arzında darboğaz yaşayan Avrupa ülkeleri farklı ülkelerden gaz tedariki arayışına girerken, Türkiye, doğal gaz merkezi olma hedefi doğrultusunda sahip olduğu boru hattı altyapısıyla bu arayışa cevap vermek için harekete geçti.
Türkiye, yılın ilk doğal gaz ihracatı anlaşmasını ocak ayında Bulgaristan ile yaptı. Türkiye'den Bulgaristan'a 13 yıl süreyle yıllık 1,5 milyar metreküp doğal gaz ihracatını kapsayan anlaşma imzalandı.
Bulgaristan'ın ardından Macaristan ile görüşmeleri neticelendiren Türkiye, ağustos ayında bu ülkeyle doğal gaz ihracatı konusunda anlaştı.
Anlaşmayla Türkiye ilk kez sınırı olmayan bir ülkeye boru hatlarıyla gaz ihraç etmek için adım attı. Macar basınına göre, Türkiye, bu ülkeye 275 milyon metreküp gaz ihracatını öngörüyor.
Yılın üçüncü gaz ihracat anlaşmasını Romanya ile yapan Türkiye, günlük 4 milyon metreküpe kadar doğal gazı Romanya'ya ihraç edecek. Sevkiyatın 1 Ekim'de başlaması, 31 Mart 2025'te sona ermesi planlandı. Yılın dördüncü doğal gaz ihracat anlaşmasını ise Moldova ile imzalayan Türkiye, bu ülkeye günlük 2 milyon metreküp doğal gaz ihraç edecek. Moldova'ya gaz sevkiyatının da 1 Ekim'de başlaması kararlaştırıldı.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, dün katıldığı Birleşik Arap Emirlikleri'nin (BAE) başkentinde düzenlenen Abu Dabi Uluslararası Petrol Fuarı ve Konferansı'nda Türkiye'nin Avrupa'ya doğal gaz sevkiyatını "Bugün itibarıyla Batı Balkan Boru Hattıyla Macaristan, Bulgaristan, Romanya ve Moldova'ya gaz gönderiyoruz. Doğal gazda giderek daha fazla merkez haline geliyoruz." sözleriyle duyurdu.
Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM) Enerji Başdanışmanı Cenk Pala, yaptığı değerlendirmede, "Türkiye, son 26-27 yıldır konuştuğumuz, Azerbaycan özelinde petrol ve doğal gazda Türkiye'yi doğu-batı arasında bir koridora, oradan da bir ticaret merkezine çevirme hedefini gerçekleştiriyor. İmzalananlar aslında bunun ön perdesi. Bu güzel bir çalışma. BOTAŞ iyi şeyler yapıyor. Ticaretin önünü açıyor. Güney Gaz Koridoru dediğimiz bu projenin hayata geçmesini sağlıyor." dedi.
Rusya-Ukrayna Savaşı'ndan sonra Kuzey Akım-1 ve 2'nin devreden çıkması ve Avrupa Birliği'nin genel olarak Rus gazından uzaklaşmaya çalışması nedeniyle kıtanın gaz tedarikinde büyük bir boşluk oluştuğunu söyleyen Pala, bu boşluğun Avrupa tarafından Türkiye dışında Mısır, Libya ve Cezayir gibi ülkelerle doldurulmaya çalışmasının en az 5 yıl gerektireceğini ve söz konusu ülkelerin kendi tüketimlerinin çokluğu nedeniyle Avrupa'nın ihtiyacını karşılamada yetersiz kalacağını söyledi.
Pala, Avrupa gaz ihtiyacını sıvılaştırılmış doğal gazla (LNG) kapatmaya çalışsa da LNG piyasasında anlaşmaların çoğunun imzalandığını ve sevkiyatların büyük ölçüde Asya piyasasına yöneldiğini belirterek, Türkiye'nin Avrupa'nın ihtiyacına en hızlı cevap verecek ülke olduğunu dile getirdi.
Türkiye'nin TANAP ve BOTAŞ ile sahip olduğu altyapıyla 10-15 milyar metreküplük gazı Avrupa'ya hızlıca sevk edebileceğini ya da Avrupa ülkelerinin Türkiye'nin yıllık 25 milyar metreküplük kapasiteye sahip LNG altyapısından yararlanabileceğini ifade etti.
"İsteyen gider Katar'dan LNG alır, getirir BOTAŞ terminallerinden birine indirir. BOTAŞ, onu, bu boru hattı bağlantılarıyla Avrupa'ya verir." diyen Pala, Türkiye'nin yaptığı mevcut anlaşmaların dışında daha fazla gaz sevkiyatı yapılabilmesi için de Batı Boru Hattı'nda kapasite artışı yapılması gerektiğini söyledi.
Erste Investment Petrol ve Gaz Analisti Tamas Pletser, Türkiye'nin son dönemde yaptığı anlaşmalara ilişkin, "Türkiye'nin Avrupa'nın gaz tedariki için önemli bir merkez olabileceğini düşünüyorum. Türkiye, sadece Rus ham petrol ve gazına değil, Azerbaycan, Kuzey Irak, İsrail piyasası, farklı LNG kaynakları hatta uzun vadede Kıbrıs gazına bile ulaşabilir." değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye'nin doğal gaz merkezi olma planının yeni olmadığına işaret eden Pletser, hali hazırda Rusya-Ukrayna Savaşı'ndan dolayı Moskova yönetiminin doğrudan gaz tedarik edecek bir boru hattının bulunmadığını söyledi.
Pletser, "Bu plan yeniden revize edilebilir. Bunun Türkiye açısından son derece olumlu olduğunu düşünüyorum." dedi.