Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Dünya Enerji Stratejisi Kongresi ve Fuarı'nın açılışındaki konuşmasında, Türkiye'nin son dönemde yaptığı çalışmalara ilişkin bilgi verdi.
Dönmez, başlanan çalışmaların, Türkiye'nin enerjideki stratejik aklının bir ürünü olarak değerlendirilmesi gerektiğine işaret ederek, şunları kaydetti:
"Neler olacağını çok önceden tahmin ederek envanterimize kattığımız Barbaros Hayreddin Paşa, Oruç Reis gibi sismik araştırma gemilerimiz, Fatih ve Yavuz sondaj gemilerimiz Türkiye’nin Milli Enerji ve Maden Politikasının en somut örnekleri, Türkiye'nin kararlı duruşunun en net göstergesidir. Bu milli devlerimizi yok saymaya çalışanlar da var. Ve maalesef, Yavuz ve Fatih sondaj gemilerimiz Doğu Akdeniz'de çalıştıkça ve sonuca yaklaştıkça 'başarısızlık' için ellerini ovuşturanları görüyoruz. Tüm Türkiye bu konuda ittifak etmişken hala bu konuyu istismar etmek, yapılanları görmezden gelmek, bir art niyetin sonucudur.
Ayrıca bizden zannettiğimiz ama bizim sevindiğimize üzülen, üzüldüğümüze de sevinenleri hayretle izliyoruz. Türkiye, Doğu Akdeniz’deki haklı davasından asla geri dönmeyecek. Çünkü tarihi misyonumuz ve enerji stratejimizin temeli, milliliğe ve yerliliğe dayanıyor. Herkes bilsin ki Doğu Akdeniz tüm Türkiye’nin ortak meselesidir. Millet olarak dün buradaydık, bugün de buradayız ve yarın da burada olmaya devam edeceğiz."
Dönmez, Türkiye'nin, KKTC'nin her daim yanında olunacağını, orada yaşayanların hak ve menfaatlerin korunmasını görev addettiklerini bildirdi.
Dönmez, mezun olduğu okula geldiği için duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
Yıldız Teknik Üniversitesinin gelenek, bilgi, birikim, tecrübe anlamına geldiğini aktaran Dönmez, mezun olduğu okuldan gurur duyduğunu söyledi.
Bakan Dönmez, Türkiye'deki üniversitelerde yıllar içinde yaşanan değişimlere işaret ederek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Üniversitelerimiz gelişerek değişimlerine devam ettiler. Bugün üniversitelerimizi tüm iş dünyasının mutfağı ve başarılarımızın arkasındaki 'akıl' olarak görüyorum. Bunun da ötesinde ikinci teknoloji devriminin de etkisiyle üniversiteler sadece mutfak olmaktan çıkarak tüm sektörler için bir 'oyun alanı' ve 'agora'ya dönüştü. Üniversite sadece fikirlerin ortaya atılıp pişirildiği yerin ötesinde, projelerin uygulanıp sonuç alındığı bir kimlik kazandı.
Teknokentlerle, özel şirketler ve kamu kurumlarıyla yapılan iş birlikleri sayesinde elde edilen bu yeni kimlik, üniversitelerimizin ve hocalarımızın anahtar rolünü daha da güçlendirdi. Teknolojiyle iç içe olan ve teknolojik gelişmelerin tam göbeğinde bulunan enerji sektörümüz de üniversitelerle kurulan ortaklıklarla her geçen gün daha da büyüyor, gelişiyor. Milli Enerji ve Maden Politikamızı yani Türkiye'nin enerji vizyonunu belirlerken ve uygularken bu gerçeği temel alıyoruz. Türkiye'nin enerjisi üniversitelerle çok daha yüksek olacak diyerek birlikteliğimizi sürdürüyoruz."
Dönmez, Türkiye'nin enerji ajandasını düzenlemek ve stratejik bir vizyonla yeniden yorumlamak için kolları sıvadıklarını ve süreci devam ettirdiklerini aktardı.
Türkiye'nin enerji hikayesini ilmek ilmek dokuduklarına işaret eden Dönmez, "Daha çok yerli, daha çok yenilenebilir." anlayışıyla, yerl, ve yenilenebilir kaynakların sisteme daha fazla entegre edilmesi için büyük gayret sarf ettiklerini etmeye de devam edeceklerini söyledi.
Fatih Dönmez, konuşmasında yerli ve yenilenebilir enerjide gelinen noktaya ilişkin bilgi verdi.
2018'de yerli ve yenilenebilir enerjiden elektrik üretiminin yüzde 50 bandında kapatıldığını anımsatan Dönmez, şunları söyledi:
"2019'un ilk 7 ayında ise bu oran yüzde 66 seviyelerine yükseldi ve yaklaşık 1,4 milyar dolarlık enerji ürünü ithalatının önüne geçtik. Ülkemizin elektrik ithalatını yaklaşık yüzde 24, ithal kaynakların elektrik üretimindeki payını ise yüzde 15,4 azalttık. Bu açığı ise yenilenebilir enerji kaynaklarının üretimdeki payını yaklaşık yüzde 45, yerli kaynakların payını ise yüzde 30 oranında artırarak kapatmış olduk.
Yine 2019'un ilk 7 ayındaki elektrik ihracatımızı da yaklaşık yüzde 22 artırdık. 2023 hedeflerimiz doğrultusunda elektrik üretimimizdeki yerli ve yenilenebilir kaynakların payını daha da yükseltmekte kararlıyız. Yerli kaynakların elektrik üretimindeki payını artırmak gibi bir stratejimiz var, maalesef doğalgaz ve petrolde ülkemiz zengin değil, bu yüzden böyle bir strateji izliyoruz ama hidrokarbon aramacılığında ülkemizde daha önce yapılamamışları başarırsak, o zaman doğalgazı da istediğimiz seviyede çıkartırız ve o zaman doğalgazın kullanım oranlarında tekrar bir değişiklik söz konusu olabilir."
Bakan Dönmez, enerjide arz güvenliği ve vatandaşa kesintisiz arz anlayışıyla, teknolojinin son imkanlarını Türkiye'ye kazandırdıklarını belirterek, dünyada tuz yapılarında yapımı devam eden doğalgaz depolama projelerinin en büyüğü olan, "Tuz Gölü Yer Altı Doğalgaz Depolama Tesisi Genişletme Projesi"nin temelinin yakın zamanda atıldığını anımsattı.
Dönmez, "Bugün 3,5 milyar metreküp olan doğal gaz depolama kapasitemizi LNG ve FSRU tesislerimizin de katkısıyla 2023 yılında 11 milyar metreküp seviyelerine çıkaracağız. Böylece, 2023'teki ihtiyacımızın yüzde 20'sini depolarımızdan karşılıyor hale gelmiş olacağız. Yavaş yavaş yazın sonuna geldiğimiz ve kışa doğru ağır adımlarla ilerlediğimiz şu günlerde bir kez daha dile getirmek isterim ki Türkiye'de enerji arzı sorununu tamamen ortadan kaldırdık. Bırakın böyle bir sorunu, bu konu hakkındaki 'Vanalar kapanacak mı?' tartışmaları da tarihin tozlu sayfalarına gömüldü." değerlendirmesinde bulundu.
Altyapı çalışmalarının iyileştirilmesi ve kaynak ülke ve güzergah çeşitliliğinin sağlanması adına yapılan çalışmalar hakkında bilgi veren Dönmez, TANAP'ın ikinci fazının yıl sonuna kadar tamamlanacağını, TürkAkım'ının iki hattının da bu yıl sonunda işletmeye geçmiş olacağını dile getirdi.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Balkanlar başta olmak üzere Avrupa ülkelerinin TürkAkım'a entegre olmak için çalışmalarını başlattığını Türkiye'nin ve bölgenin menfaatlerini önceleyen her türlü ortaklığa ve iş birliğine hazır olduklarını aktardı.
Dönmez, bu konudaki tavır ve duruşlarının net olduğunu belirterek, " Enerji, iş birliğinin adresi, barışın köprüsü, refahın anahtarı olsun istiyoruz. Bu kaynakları hep birlikte insanlığın gelişimine, insanlığın hizmetine sunalım. Tabi ki önce birbirimizin hakkına, hukukuna saygı duymak şartıyla. Aksi sadece çatışmalara, anlaşmazlıklara, gerilimlere neden olur ki bizler bu anlamda hiçbir zaman tansiyonu besleyen ya da körükleyen bir taraf olmadık." ifadelerini kullandı.
Dönmez, 2023 yılında Türkiye nükleerden enerji üreten ülkeler sınıfına gireceğini söyledi. Nükleerin gelecek için önemine işaret eden Dönmez, nükleerin, teknoloji, sağlık, telekomünikasyon, uzay teknolojileri başta olmak üzere yüksek teknoloji gerektiren alanlara sağlayacağı etkiyle adeta doping etkisi yaratacağını dile getirdi.
Dönmez, "YEKA olarak isimlendirdiğimiz Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanları ile rüzgar ve güneş teknolojilerinde ihtiyaç duyduğumuz ekipmanları yüzde 85'lere kadar yerli üretimle karşılayacağız. Son yaptığımız YEKA ihalesiyle 1 milyar dolarlık bir yatırımı ülkemize kazandırdık. Yerli ve yabancı pek çok şirket Türkiye'nin enerjisine, ekonomisinin dinamizmine ve gücüne inandılarını teyit etti. Oluşturulmak istenen olumsuz algının suni olduğunu ve gerçeklerle bağdaşmadığını biliyor. Gerek önceki YEKA yarışmalarımızda gerekse de son yarışmamızda bunu bir kere daha gördük." ifadelerini kullandı.
Bakan Dönmez, temel amaç ve gayelerinin Türk milletine kesintisiz enerji sunarak 2023'e sağlam adımlarla gitmek olduğunu söyledi.
Gençlere seslenen Dönmez, "Enerji teknolojilerini dünyaya meydan okuyacağınız bir alan olarak görün ve tasarlayın. Gelin siz de bu sürecin birer parçası olun. Gelin geleceğin Türkiye'sinin, dünyada söz sahibi olacağı teknolojileri hep birlikte tasarlayalım. Bu birikimin Türk gençlerinde olduğuna inanıyorum." diye konuştu.
Enerji ve tabii kaynakların her alanında doğaya uyumlu çalışmaya özen gösterdiklerine dikkati çeken Dönmez, konuşmasını şöyle tamamladı:
"Örneğin, 'Bir Enerji Bir Nefes2 projemizle çalışmaların tamamlandığı maden sahlarımızda 5 milyon fidan dikerek nefesimizi daha derin almamıza önemli bir katkı sağlayacağız. Akdeniz'deki milli devlerimiz Yavuz ve Fatih'in 'çevre dostu' özellikleri tüm dünyanın dikkatini çekiyor. Tuz Gölü Yer Altı Doğalgaz Depolama Tesisi projemizde 100 bin metrekare alanda ağaçlandırma yaparken 40 bin dönüm arazide de tarımsal sulamaya destek oluyoruz.
Yine tesisimizin olduğu bölgede bulunan flamingo sayısının artışını dahi yakından takip edecek kadar titiz bir çalışma yürütüyoruz. Bakanlığımızda ise kişisel olarak takip ettiğim ve Cumhurbaşkanımızın Saygıdeğer Eşi Emine Erdoğan Hanımefendi tarafından sürdürülen 'sıfır atık' projesine büyük destek sağlıyoruz. Proje başladığından beri yaklaşık 2 bin 500 ağaca eş değer kağıt geri dönüşümü yaptık. Böylece yaklaşık 5 bin kişiye yetecek oksijen üretimini sağladık. Barınaklardaki dostlarımıza 70 ton yemek ve organik atığı da bu kapsamda ulaştırdık."