Türkiye’nin enerjiyi ucuz, kaliteli ve sürdürülebilir olarak elde eden bir ülke olması, ticaret ve kalkınmada ön sıralarda yer almasını sağlayacak en büyük faktör olarak ön plana çıkıyor. Enerji talebinin yıllık yüzde 7- 8 civarında olduğu Türkiye’de enerji yatırımları stratejik olarak önemli bir yer tutuyor.
Türkiye enerji politikalarında, kaynak ülke ve güzergâh çeşitliliklerinin sağlanması, enerji verimliliğinin artırılması, yerli kaynakların tamamının kullanılması ve 2023 yılında elektrik üretiminde yenilenebilir enerji kaynaklarının payının en az yüzde 30’a çıkarılmasını hedefliyor.
Nükleer enerji, uluslararası transit boru hatları, rüzgâr enerji yatırımlarının yanında dünyanın en büyük güneş enerji yatırımının Konya-Karapınar bölgesine kurulacak olması yeni döneme işaret ediyor.
Elektrik tüketim talebinin karşılanmasının yanı sıra, Türkiye’nin 2023 yılına kadar, 500 milyar dolar ihracat gerçekleştirmesi, kişi başına 25 bin dolar milli gelire sahip olması ve 2 trilyon dolar milli gelir ile dünyanın ilk 10 ekonomisi arasında yer alabilmesi için enerji politikalarına odaklanması bir zorunluluk olarak karşımıza çıkıyor.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı verilerine göre, Ağustos 2017 itibariyle, 31 ülkede toplam kurulu gücü 392.521 MW olan 446 nükleer reaktör işletmede, 16 ülkede 59 adet nükleer reaktörde inşa halinde bulunuyor. Bu reaktörler dünyadaki elektrik arzının yüzde 11’ine denk gelirken, ülke bazına bakılırsa Fransa elektrik talebinin yaklaşık yüzde 73’ünü, Ukrayna yüzde 52’sini, Belçika yüzde 51’ini, İsveç yüzde 40’ını, Güney Kore yüzde 30’unu, Avrupa Birliği yüzde 30 ve ABD yüzde 20’sini nükleer enerjiden karşılamaktadır.
İnşa halindeki nükleer reaktörlerin 19’u Çin’de, 7’si Rusya’da, 6’sı ise Hindistan’da, 2’si ABD’de, 4’ü Birleşik Arap Emirlikleri’nde, 3’ü Güney Kore’de ve 1’i Fransa’da bulunuyor. Fukuşima nükleer kazasından sonra bazı ülkeler nükleer enerji programlarını gözden geçireceklerini duyuruldu ancak nükleer santrallere yapılan yatırım küresel ölçekte devam etmekte.
Türkiye ve Rusya arasında 2010'da imzalanan anlaşma kapsamında nükleer enerji alanında uzman kadro yetiştirmek amacıyla Rusya Ulusal Nükleer Araştırma Üniversitesi’ne (MEPhI) gönderilen öğrenciler, 6,5 yıllık nükleer enerji mühendisliği eğitiminin ardından 28 Şubat 2018'de mezun olacak.
Türkiye’nin, enerji yollarının kesiştiği merkez ülke olma özelliği her geçen gün yeni projelerle arttırıyor. Bu projelerden en dikkat çekeni ise Trans Anadolu Doğalgaz Boru Hattı (TANAP) projesi. 2018 yılında Türkiye’ye gaz sevkiyatına başlanacak projede 2020 yılında Avrupa’nın bir diğer gaz vanası da Türkiye’nin kontrolüne geçecek.
Türk Akım, Rusya ile Türkiye’nin stratejik olarak yakınlaştığı bir dönemde ilişkilerin somutlaştığı bir proje olarak karşımıza çıkarken, Avrupa’ya geçen ikinci hat için son dönemde Yunanistan yerine Bulgaristan’ın ön planda olması projenin daha tamamlanmadan dış politikada büyük bir oyuncu olduğunu ortaya koyuyor.
Türkiye’nin en büyük güneş enerjisi santrali Konya-Karapınar bölgesine kuruluyor. Geçtiğimiz günlerde ihaleyi kazanan Kalyon-Hanwha Ortak Girişim Grubu, Başbakan Binali Yıldırım ve Enerji bakanı Berat Albayrak’ın katılımıyla Ankara’da Güneş Modülü Fabrikası ve Ar-Ge Merkezinin temeli atıldı.
Karapınar Yenilenebilir enerji kaynak alanı (YEKA) projesi 1000 mwh’lik kapasitesi ile 20 milyon m2’lik bir alanda yapılacak, alanında dünyanın en büyük yatırım projesi olacak.
Toplamda 1,8 milyar dolarlık yatırım yapılacak Fabrika ve Ar-Ge merkeziyle yılda en az 1,7 milyar kmh elektrik üretimi hedefleniyor. Güneş enerji santrali ile 600 bin evin elektrik ihtiyacı karşılanacak. Tam otomasyonlu fabrika ile ilk yıl yüzde 60 ikinci yıl yüzde 70 yerlilik oranıyla üretim yapılacak.
Toplam bin kişiye yakın mühendis ve teknisyenin çalışacağı fabrikayla birlikte, yüzde 80’i Türk mühendislerden oluşacak en az 100 araştırmacı mühendisin çalışacağı bir de Ar-Ge tesisinin faaliyete geçeceği belirtildi. Fabrika ve Ar-Ge merkezi ile çevresinde oluşacak olan kimya, alüminyum, plastik gibi birçok endüstriden tedarikçilere de istihdam sağlayacak.
Doğal, yenilenebilir, temiz ve sonsuz bir güç olan rüzgar enerjisine olan ilgi giderek artıyor. Küresel enerji yatırımlarının yenilenebilir enerji kaynaklarına yöneldiği günümüzde, Türkiye'de Rüzgar YEKA ihalesiyle ciddi bir atılım yaşanırken, başta Avrupa olmak üzere tüm dünyada fosil yakıt kullanımı azaltılarak rüzgar enerjisine ağırlık veriliyor.
Türkiye’de 2017 itibariyle rüzgarın elektrik üretimi içindeki payı yüzde 8'e çıktı. Türkiye'nin 10 bin MW deniz üstünde, 38 bin MW karada olmak üzere toplam 48 bin MW’lık tekno ekonomik rüzgar potansiyeli olduğu açıklandı.