Türkiye sahip olduğu stratejik konum; milyar dolarlık alt-üstyapı projeleri ve her alanda yapılan büyük yatırımlarla hem yerli hem de yabancı yatırımcının ilgi odağı olmayı sürdürüyor. Durum böyle olunca bu alanda yürütülen çalışmalar büyük önem taşıyor. Zeytin Dalı Operasyonu’nun hem Türkiye hem de bölgenin siyasal ve ekonomik güvenliği için yapıldığı mesajı yabancı yatırımcı tarafından her geçen gün daha da net şekilde algılanıyor. “Zeytin Dalı gibi kapsamlı bir operasyonu yapabilmek bölgesel ve küresel anlamda ciddi bir saygınlık ve etkinliğe sahip olmayı gerektirir. Bu da bir yandan yatırımcılara güven veren bir durum” diyen Başbakanlık Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı Başkanı Arda Ermut ile yeni dönem hedeflerini konuştuk.
Uzun vadeli doğrudan yatırımcılar açısından bakıldığında, Türkiye’deki yatırımcılar bölgedeki jeopolitik risklerden daha az endişe duyuyorlar. Evet, Türkiye’ye yatırım yapan şirketler bölgesel çatışmaları bir risk olarak görüyor. Ancak bunun yönetilebilir bir risk olduğunu düşünüyorlar. Çünkü bölgesel zorluklar Türkiye için yeni bir olgu değil. Zira Türkiye jeopolitik riskleri yönetmek için ekonomik anlamda gerekli becerileri ve yetenekleri geliştirdi. Ülkemiz, bu tür riskleri yönetmek için zamanında tüm tedbirleri başarıyla uyguladığından, sürekli hareketli olan bir bölgede istikrarlı ve güvenli bir liman haline geldi.
Zaten Zeytin Dalı gibi kapsamlı bir operasyonu yapabilmek hem bölgesel hem küresel anlamda ciddi bir saygınlık ve etkinliğe sahip olmayı gerektirir. Bu da bir yandan yatırımcılara güven veren bir durum.
15 Temmuz hain darbe girişimi sonrası ve daha önce Afrin operasyonunun benzeri olan Fırat Kalkanı Operasyonu’ndan sonra da ekonomimiz herhangi bir olumsuzluğa mahal vermedi. Aksine, Türkiye tüm bu krizleri fırsat haline getirdi. Uluslararası yatırımcılarımız, Türkiye’nin bölgede güvenli bir liman olduğunu her seferinde görmüş oldular. Dolayısıyla, biz bugüne kadar yatırımcılardan Zeytin Dalı Operasyonu veya herhangi başka bir sebepten dolayı Türkiye ile ilgili bir olumsuzluğa şahit olmadık.
Avrupa’nın en genç nüfusuna sahibiz. Bu aynı zamanda, ülkemizi nitelikli ve rekabet avantajı olan insan kaynağı anlamında da ön plana çıkarıyor. Birçok uluslararası şirketin Türkiye’ye yatırım yapmasının temel nedenlerinden birisi de bu. Türkiye, aynı zamanda, 77 milyonu aşan mobil operatör abonesi ve 20 milyonu aşan internet kullanıcısı ile teknoloji iş girişimleri için de fırsatlar sunuyor. Biz de, Yatırım Destek Ajansı olarak, girişimciliğin ülkemizin açısından çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Girişimleri, yatırımcıları ve büyük şirketleri kısacası tüm ekosistemi anında gözlemliyoruz.
2017 yılında yurtiçinde gerçekleşen net Uluslararası Doğrudan Yatırımların (UDY) toplamı 10,8 milyar dolar oldu. 2002 yılından bu yana bakıldığında ise ülkemize gelen UDY’nin hacmi artarken kalitesinin de arttığını görüyoruz.
Doğrudan yatırımları sürdürülebilir kalkınmanın temel unsurlarından biri olarak görüyoruz. Bununla birlikte, ülkemizde daha fazla istihdam sağlayacak, ihracatımızı artırıp ithal bağımlılığını azaltacak, teknoloji transferine olanak sağlayacak ve Ar-Ge’ye yönelik yatırımlara ve sektörlere daha çok yoğunlaşmak istiyoruz. Uzun vadeli sermaye girişi sağlayan doğrudan yabancı yatırımların, aynı zamanda, yerli firmalarımızın küresel değer zincirine entegrasyonu ve rekabet gücünün artması anlamında da katkı sağlamasını bekliyoruz. Bu yıl da, dünya genelinde daha fazla birebir görüşme, yatırımcı toplantısı ve seminer düzenleyip konferanslara katılım sağlamayı hedefliyoruz.