Türkiye'nin ikinci sondaj gemisi Yavuz, bugün Kocaeli'nin Dilovası ilçesinden Doğu Akdeniz'e uğurlandı. Fatih sondaj gemisiyle Doğu Akdeniz'deki sondaj faaliyetlerine devam eden Türkiye, Yavuz'la bölgedeki gücüne güç katacak. Kıbrıs merkezli enerji mücadelesinin yaşandığı bölgede Türkiye, hak ve menfaatlerin korunması adına çalışmalarına devam ediyor.
Üç bölümden oluşacak Doğu Akdeniz 2019 ajandasının ilk bölümünde, yenisafak.com'a değerlendirmelerde bulunan Akdeniz Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Devletler Hukuku Ana Bilim Dalı Başkanı Dr. Öğretim Üyesi Emete Gözügüzelli, Yavuz sondaj gemisi ile verilmek istenen mesajı, Doğu Akdeniz'de bulunan küresel enerji şirketlerini, Kıta Sahanlığı ve Münhasır Ekonomik Bölge kavramlarını açıkladı.
Bugün Kocaeli'nin Dilovası ilçesinden Doğu Akdeniz'e uğurlanan Türkiye'nin ikinci sondaj gemisi Yavuz, 12 bin metre derinlikte çok yüksek basında altında sondaj gerçekleştirecek. 6. jenerasyon sondaj gemisi olarak değerlendirilen Yavuz, çift kuleli bir gemi olma özelliğini taşıyor.
Yavuz sondaj gemisine ilişkin, "Yavuz doğu Akdeniz’de dengeleri değiştirecek" diyen Gözügüzelli, "KKTC’nin ayrı otorite olarak Türkiye ile icra edeceği bu hamle tamamı ile Kıbrıs Türk haklarının ve egemenliğinin fiili tescilidir" dedi.
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin sondaj gemisine sahip olmadığını vurgulayan Gözügüzelli, "Hep uluslar arası şirketlerle arayış içindedir. Bu uluslar arası şirketler askeri nitelikli gerginlik hallerinde platformlarını toplayıp gidebilir. Çünkü bu alanın parçası değiller. Bu yetki alanlarının sahipleri bellidir. Türkiye ve KKTC de bundan koparılamaz. Bu nedenle Yavuz kararlılığın adı olacak. Oldu bittiye müsaade edilmediğinin teminatı olacak" açıklamasında bulundu.
Bölgede sıcak bir çatışma riskine ilişkin söylemlerin arttığını ifade eden Gözügüzelli, "Yavuz’un güneye indiği an ve sondajı başlattığı an sanırım gündem buna dair olacak. Bir kere GKRY’nin tüm parselleri tek yanlıdır, Kıbrıs Türklerinin rızası olmadan yapılmıştır bu nedenle hukuk dışıdır, ayrıca sözde parseller üzerinde KKTC sahaları ile örtüşen ve Türk kıta sahanlığı ile örtüşen alanlar ihtilaflıdır.
Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki sondaj faaliyetlerinin artmasıyla başta Yunanistan ve GKRY olmak üzere bölgede bulunan küresel enerji şirketlerinin arkasındaki güçlerinde tehdit söylemlerinin tonu artmaya başladı.
Şuan GKRY’nin sözde sahalarında proaktif sondaj faaliyetinin olmadığını vurgulayan Gözügüzelli, "İlgili faaliyetlerin Ekim Kasım gibi başlatılması planlanıyor. Bu şirketlerin arkalarındaki güç küresel güçlerdir. AB’dir, ABD’dir" açıklamasında bulundu.
"Tabi ABD’de kaç grup var" diyen Gözügüzelli,"Amerikalıların hepsi de TR karşıtı değil. Şu anki iktidarın tutumu oldukça saldırgan ve provokatör hatta uluslar arası hukuku göz ardı eden bir tutumda. AB içinde Almanya’ya karşı kuzey akım projesinden rahatsızlık var. AB’nin birlik olarak TR ile sorun yaşayacak olması diğer Avrupa devletleri ile ilişkileri bir nebze etkiler ama ikili ilişkiler devam eder" dedi.
Doğu Akdeniz'de yaşanan Kıta sahanlığı ve Münhasır Ekonomik Bölge sorununa ilişkin değerlendirmelerde bulunan Gözügüzelli, "Kavramsal karmaşaların farkındayım. Bu nedenle önce şu tespiti yapmak gerekiyor. Bir ülkenin tam ve münhasır egemen olduğu alanlar iç sular, karasuları, boğazlardır. Kimi egemenlik bahşedilen alanlar ise bitişik bölge, kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölgedir" dedi.
"Dolaysıyla bizim Akdeniz’de sorunumuz nedir? " diyen Gözügüzelli, "Türkiye açısından kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölge sınırlarıdır. Buna deniz sınırı sınırlandırması bağlamında her iki sınırın da dahil olduğu belirlemenin yapılması diyebiliriz. Ancak KKTC açısından ilgili hakların yanında GKRY ile karasuları yan deniz sınırı belirleme sorunu vardır. Hatta İngiltere ve GKRY arasında da bu sorun devam etmektedir." açıklamasında bulundu.