İşletmelerde mal ve hizmet üretimi için gereken işgücü, makine, malzeme gibi kaynakların verimli bir şekilde kullanılmasını sağlamak için geliştirilen ERP yazılımlarında Türkiye’nin büyük açığı bulunuyor. Şirketler, fiili süreçlerini EPR yazılımlarıyla fiili süreçlerini kayıt altına alırken ciddi masraflar yapıyor. Bu iş için büyük paralar ayıran belli büyüklüğün üzerindeki şirketler, uluslararası manada isim yapmış SAP, AX gibi ERP yazılımlarını tercih ediyor.
Sözkonusu yazılım; hizmeti alan şirketlerin tercihlerine göre ya ‘bulut’ kurulumunu ya da ‘kendi sunucuları’nda kurulumunda gerçekleşiyor. Bulut versiyonunda program ve veri tabanı genellikle yurtdışında bulunduruluyor. Bazı Şirketler ise verilerinin yurtdışında olmasını risk olarak gördükleri için kendi sunucularındaki kurulumu tercih ediyor. Şirketlerin kendi kurulumlarını tercih etmesi aslında bir yasal zorunluluk olarak da karşımıza çıkıyor. Çünkü Kişisel Verilerin Korunması Kanunu verilerin yurtdışında bulundurulması ‘sakıncalı’ kabul ediliyor.
Bu yasal zorunluluğa rağmen; Microsoft’un müşterilerini kendi kontrolündeki Bulut (Azure) ortamına geçmeye zorlaması dikkat çekiyor. Son yıllarda bu politikada ısrar eden Microsoft, kendi sunucularında (Onprem) kullanmak isteyen müşterilerine gerekli desteği vermeyerek mağdur ettiği belirtiliyor. Bu zorlama politikası nedeniyle Türkiye’de birçok projede gecikmeler olduğu ve büyük ekonomik kayıplar yaşandığı ifade ediliyor.
Öte yandan, kendi marka adı ile kurulmuş yerel şirketler, hukuki bir sonuçla karşılaştığında da Microsoft’un kenara çekilerek müşteriyi yurtdışındaki merkez ile muhatap olmaya zorlaması dikkat çekiyor. Halbuki Microsoft’un yerel şirketi satış, fuar, zirve gibi birçok konuda Microsof’tun kendisi gibi hareket etmesi ve tüm yazışmalarda markayı temsil etmesine rağmen bunu yapması çelişki olarak duruyor. Microsoft Türkiye Ofisi’nin ürünü sattıktan sonra müşteri ile hiçbir şekilde ilgilenmemesi tepki çekiyor.
Şirketler, belli büyüklüğe ulaştıktan sonra kullandıkları ERP ürünlerini kolaylıkla değiştirmeleri mümkün olmuyor. Global oyuncu ERP yazılımcıları da bunu fiyat politikaların tek taraflı belirlemede çok iyi kullanıyor. Başlangıçta % 14 olan Bakım Güncelleme oranını 2014 yılında %16’a çıkaran ERP yazılımcıları, kullanıcı seviyeleri ile oynayarak lisans fiyatlarını arttırdı. Benzer şekilde; ERP yazılımcıları; “Eş Zamanlı” kullanıcı lisansı uygulamasını terkedip ‘İsme Dayalı’ lisansa geçti. Microsoft, ERP lisanslarını çok yüksek rakamlara satarken, Ürünün Garanti Belgesinde kendisini sadece 5 dolar ile sorumlu tutuyor. Müşteriler bunu “hem pervasız hem komik” bir durum olarak nitelendiriyor.
Türkiye’nin savunma sanayi, sağlık, otomotiv, tohum gibi stratejik sektörlerde sağladığı desteğin bir benzerini ERP yazılımında da sağlanması bekleniyor. Bütün bu yerli şirketlerin süreçlerini kayıt altına alacak ERP’nin de bir stratejik ürün kabul edilmesini isteyen iş dünyası temsilcileri; Rusya’nın 1C ERP ürününde olduğu gibi devlet destek verilerek yerli bir ERP üretme zamanı geldiğine dikkat çekiliyor. Yerel piyasada küçük büyük birçok ERP yazılım şirketlerinden bir konsorsiyum oluşturularak yerli ve güçlü bir ERP’nin biran önce yazılması talep ediliyor.
Lisans çalışmalarında keyfi yaklaşım işletim sistemi, sunucular ve veritabanlarında da devam ediyor. Türkiye ofisi bulunan uluslararası şirketler’in bir dediği öbürünü tutmuyor. Aynı sorun karşısında birbirinden çok farklı maliyetler çıkaran şirketler, kendilerinin bile bilemeyeceği kadar karmaşık bir lisans modeli ile müşteriden daha fazla fatura çıkarma yarışı dikkat çekiyor. Çünkü ERP yazılım şirketlerinin lisans modelleri sürekli değişiyor. Eskiden işlemci başına olan lisanslama birden çekirdek lisanslamaya çevrildi. Bu durum şirketlerin daha fazla lisans parası ödemesi anlamına geliyor. Kurumsal bir anlaşma yapmayan müşterinin sürekli hukuki denetimlerle sizi tehdit edilmesi ise bir başka eleştiri olarak dikkat çekiyor. Kurumsal anlaşma yapan işletmelerin itiraz noktaları ise şunlar: “‘Artık işimizle ilgileniriz bu lisans sistemini takip etmekten kurtulduk’ diyorsanız yanılırsınız. Bu durumda sürekli tarama ya da denetim ile tehdit ederek bakım bedellerini yükseltiyorlar. Microsoft daha geçen ay lisans ücretlerini %30 artırdı. Üstelik dolar olarak. Yani elinizdeki ürünün bakım parası bir anda arttı. Peki kurumsal anlaşmadan çıkmak isterseniz ne oluyor? Bu durumda da “Denetim yapmadan çıkarmayız” tehdidi başlıyor.”