5. Türkiye İnovasyon Haftası'nın ikinci gününde İstanbul'da konuşan Albayrak, inovasyonun, küresel ekonomik rekabetin arttığı böyle bir dönemde, kurumların, ülkelerin, devletlerin arasındaki ekonomik, siyasi ve kültürel farkı kapatma noktasında çok önemli bir enstrüman olduğunu söyledi.
İnovasyonun ne kadar güçlü kullanılırsa o kadar katma değer sağlayarak, ülkeleri küresel ligde başka bir yere taşıyacağını ifade eden Albayrak, Türkiye'nin de enerji özelinde yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarını teknolojik gelişmelerle birleştirip bu kaynakları katma değerli bir şekilde ekonomiye kazandırmak için bir süreci başlattığını anlattı.
Albayrak, Türkiye'nin son 14 yıllık ekonomi başarısının enerjideki büyümeyle desteklendiğini ve enerjide gayrisafi yurtiçi hasılayla birlikte, kurulu gücün 30 bin megavattan 80 bin megavatlara yükseldiğini aktardı.
Türkiye'nin bu büyümesini enerjide büyük oranda ithalata dayalı olarak gerçekleştirdiğini vurgulayan Albayrak, şöyle devam etti:
"Son 10 yılda enerji ithalatına harcanan para yaklaşık 400 milyar dolar, yani yılda 40 milyar dolar biz enerji ihtiyacımızı karşılamak için yurt dışına para veriyoruz. Bunun için ne yapmamız lazım? Bunun için son 1 yılda stratejik adımlar attık. Yerli ve yenilenebilir kaynakların teknolojik fikirlerle desteklendiği bir eko sisteme doğru yürüyoruz. Burada biz ne olacağız? Üretici mi olacağız, geliştiren mi olacağız? Güneş enerjisinde dünyanın dört bir tarafındaki yatırımları ele alarak yeni bir ihale konsepti oluşturduk. 'Kur riskini, bankacılık açısından oluşabilecek riskleri elimine edelim, ihtiyaç olan vadeyi de ortaya koyalım, ancak iki şartımız var.' dedik. Bunlardan birisi üretimin yerlilik oranının yüzde 65'ten başlaması, ikincisi de yüzde 80 yerli mühendis olması. Bu sadece iç pazar için değil, bölgedeki diğer pazarlar için de önemli. Burada, parçaların Türkiye'ye getirilip burada monte edilmesi aldatmacasına kapılmadan, tamamının Türkiye'de üretildiği bir konsept baz olacak. 2017'de rüzgar için de aynı konsepti devam ettireceğiz. Aynı zamanda, nükleer enerji dünyada bir üst lige çıkmanın kriterlerinden birisi. Bu yatırımları Türkiye'ye lokalizasyon stratejisi içinde farklı parçalarının da farklı teknolojilerin de ülkemizde üretilebileceği bir konseptle yoğun bir mesai ortaya koyuyoruz."
Albayrak, Türkiye'nin yeni bir süreçten geçtiğini, 21. yüzyılın son teknolojiler anlamında bir çok yenilik sunduğunu ve katma değerli fikirleri geliştirmek için gerekli altyapının oluşturulması gereken bir dönemden geçildiğini aktardı.
İnovasyon çerçevesinde artık diğer ülkelerle, kurumlarla aradaki farkı kapatmak için şansın daha yüksek olduğunu dile getiren Albayrak, "Burada iki şeye ihtiyaç var. Birincisi özgüven. Bu özgüven sizi farklı bir iklime sürüklememeli, bu yüzyılda belki toplumların en çok tehdit olarak karşılaşabileceği noktalardan bir tanesi bu. İkincisi de çok çalışmak. Hiçbir büyük başarı çok çalışmadan olmuyor. Hangi konuyla uğraşırsanız uğraşın, konu Türkiye ile ilgiliyse eğer hele de bu rekabet ikliminde her zamankinden çok daha fazla çalışmalıyız. Bu küresel mücadelenin içinde ayakta kalabilmek için öncelikle çok güçlü olmamız lazım ki, bunun için de çok çalışmamız lazım. Aradaki farkı kapatacak hikaye de her alanda inovasyonu hayata geçirmeyi gerektiriyor." değerlendirmesinde bulundu.
Albayrak, bu yüzyılda dünya ekonomik refahının her geçen gün doğuya doğru kaydığını ve yaklaşık 10 sene sonra dünyanın en güçlü iki ekonomisi olacağı tahmin edilen Çin ve Hindistan ekonomisinin G 7 ülkelerinin ekonomisini geçeceğini vurguladı.
Bu yüzyılda petrol merkezli politikaların da yerini gaz merkezli politikalara bıraktığını vurgulayan Albayrak, bu yeni dönemde tehditlerle birlikte fırsatların da ortaya çıktığını ve bu neslin son yüzyılın en kritik nesli olduğunu belirtti.
Albayrak, şimdiki neslin Türkiye'yi muasır medeniyetler seviyesine çıkarabilme noktasında kritik olduğuna ve bu ruhu taşıdığına işaret ederek, şunları söyledi:
"Kim ne derse desin, sizi küçük görmeye, özgüveninizi zedelemeye, sizi demoralize etmeye çalışırsa çalışsın, sakın kulak asmayın. Önce millet sonra kendiniz sonra da Rabbinizi bildiğiniz sürece kimse size bir şey yapamaz. Dünyaya her anlamda nizam ve intizam vermiş bir kültürün devamıysak eğer bundan sonraki süreci de bu kültürün üzerine oturtacağız. Bunu oturtursak eğer bunu kimse yıkamaz, bunun en güzel örneği de 15 Temmuz. Türkiye'de altını kaldırdığınız birçok halının altından neler çıkıyor bir bilseniz. Ülkemizin menfaatini her şeyin üstünde tutup sonu ihanete giden sürece düşmeden, her türlü kutsalın üzerinde ülkemizi, vatanımızı en üst çerçeveye koyarak, bu topraklara minnet ve bağlılık duyarak sadece alın teri değil, akıl terini de katarak, bu süreci götürmemiz lazım. Biz bugüne kadar önümüze konulan senaryoları artık uygulamıyoruz uygulamayacağız. Bu ülkenin menfaatleri neyi gerektiriyorsa öyle güçlü bir çelik iradeye sahip olacağız ki, bunu satın alabilecek hiçbir para birimi üretilememiş olacak."
Albayrak, konuşmasının ardından inovasyon konulu çalışmaların sergilendiği standları gezerek, projeler hakkında bilgi aldı ve öğrencilerle sık sık özçekim yaptı.