Türkiye'de ocak-haziran döneminde elektrik üretiminde rüzgar ve güneş enerjisinin payı artarken, hidroelektrik santrallerinin payı kuraklık nedeniyle son 7 yılın en düşük seviyesine geriledi.
Londra merkezli düşünce kuruluşu Ember'in bu yılın ilk yarısını içeren Avrupa Elektrik Görünümü raporuna göre, Türkiye'de bu dönemde rüzgar ve güneşin toplam elektrik üretimindeki payı yüzde 12,9'a yükseldi. Türkiye, rüzgar ve güneşten elektrik üretiminde Avrupa ülkeleri arasında 17'inci sırada yer aldı.
Türkiye'nin rüzgar ve güneşten elektrik üretiminin toplam üretim içindeki payı geçen yılın aynı döneminde yüzde 12,2 seviyesindeydi.
Türkiye'nin toplam elektrik üretiminde hidroelektriğin payı ise aynı dönemde yüzde 21 olarak hesaplandı. Bu oran geçen yılın aynı döneminde yüzde 33,6 olarak kayıtlara geçmişti.
Diğer yenilenebilir enerji kaynakları da dikkate alındığında, Türkiye, ocak-haziran döneminde toplam elektrik üretiminin yüzde 39'unu temiz enerji kaynaklarından, yüzde 61'ini fosil yakıtlardan (doğal gaz, linyit ve ithal kömür) sağladı.
Türkiye, bu dönemde yenilenebilir enerjiden elektrik üretiminde Avrupa ülkeleri arasında 18'inci sırada yer aldı. Türkiye geçen yıl 10'uncu sıradaydı.
Bu yılın ilk yarısında hidroelektriğin toplam üretimdeki payının yüzde 21'e düşmesiyle, hidroelektrik santrallerinden sağlanan elektrik 2014'ten bu zamana kadarki en düşük seviyeye geriledi.
Hidroelektrik santrallerinin toplam elektrik üretimindeki payı son 10 yılın ocak-haziran döneminde ortalama yüzde 27,2 olarak gerçekleşmişti.
Raporda, 2019 ve 2020'nin aynı dönemlerinde fosil yakıtların elektrik üretimindeki payının yüzde 50'nin altına kadar gerilediği anımsatılarak, Türkiye'nin fosil yakıtsız bir gelecek için karşısındaki engellerden birinin kuraklık olduğuna işaret edildi.
Ember Enerji Analisti Ufuk Alparslan, rapora ilişkin değerlendirmesinde, Türkiye'nin son yıllarda rüzgar ve güneşten elektrik üretiminde birçok ülkeden daha iyi bir performans sergilediğini belirterek şunları ifade etti:
Rapora göre, Avrupa Birliği (AB) ülkelerinde elektrik talebi artarken, elektrik üretiminin üçte ikisi nükleer ve yenilenebilir enerjiden sağlandı. Böylece, AB ülkelerinde elektrik sektöründeki karbon emisyonları salgın öncesi döneme göre yüzde 12 azaldı.
Öte yandan, son 5 yılda temiz enerjinin elektrik üretimindeki payı yıllık ortalama yüzde 1,2 artmasına rağmen AB'nin 2030 hedeflerine ulaşabilmesi için bu oranın en az iki katına çıkması gerekiyor.
Almanya, İspanya, Fransa ve İtalya başta olmak üzere Avrupa ülkelerinde mevcut fosil yakıtlı santrallerden elektrik üretiminin maliyeti, yeni rüzgar ve güneş santrallerinin üretim maliyetlerinin iki katına yükseldi.
Bu artışta AB'de bu yılın ilk yarısında doğal gaz fiyatlarının artması ve ithal taş kömürü fiyatlarının yüzde 70 yükselmesi etkili oldu.
Raporda ayrıca, sınırda karbon vergisi uygulamasının AB ülkelerine elektrik ihracatı yapan Batı Balkan ülkeleri için bir tehdit oluşturduğu ve Boşnak elektrik sektörünü zor duruma sokabileceği belirtildi.