
Evsizlerle Çalışan Ulusal Kuruluşlar Avrupa Federasyonu (FEANTSA) Direktör Yardımcısı Ruth Owen, Avrupa’da her gece en az 1 milyon 270 binden fazla kişinin sokakta uyuduğunu belirterek Avrupa Birliği (AB) nüfusunun yüzde 5’inin bir dönem evsizliği deneyimlediğini söyledi.

Avrupa'da evsizlerle çalışan kuruluşların çatı örgütü FEANTSA’nın Direktör Yardımcısı Owen, 10 Ekim Dünya Evsizler Günü vesilesiyle değerlendirmelerde bulundu.
Owen, Avrupa genelinde evsizliğin giderek derinleştiğini ve özellikle büyük şehirlerde, krizin boyutlarının alarm verdiğini söyledi.
Son verilere göre Avrupa’da her gece en az 1 milyon 270 binden fazla kişinin sokakta ya da evsizler için konaklama yerlerinde kaldığını kaydeden Owen, bunun yalnızca görünür evsizliğe odaklı, "muhafazakar" bir tahmin olduğunu dile getirdi.

NÜFUSUN YÜZDE 5'İ EVSİZ
Owen, Avrupa düzeyinde elde ettikleri yeni istatistiklerin evsizliğin kapsamını genişlettiğini ifade ederek "Artık sadece sokakta uyuyanları veya barınaklarda kalanları değil, aynı zamanda gidecek başka yeri olmadığı için ailesi veya arkadaşlarıyla kalan kişileri de bu tanıma dahil ediyoruz. Bu da AB nüfusunun neredeyse yüzde 5’inin yaşamı boyunca bir tür evsizlik yaşadığı anlamına geliyor." diye konuştu.
Bu oranların evsizliğin sanıldığından çok daha yaygın bir toplumsal sorun olduğunu gösterdiğini vurgulayan Owen, Avrupa'nın birçok kentinde durumun kötüleştiğini, Brüksel’in ise en çarpıcı örneklerden biri olduğunu anlattı.

KONUT MALİYETLERİ ARTTI
Owen, "Brüksel’deki evsiz nüfusun ilk sayımı sanırım 2008’de yapılmıştı, o dönem yaklaşık 1700 kişi vardı. Şimdi ise 10 bine yaklaştı." dedi.
Artışın birkaç nedeni olduğuna dikkati çeken Owen, "Bunlardan biri şehirdeki konut maliyetlerinin hızla artması. Diğeri ise göç politikasındaki değişiklikler. Belçika federal hükümetinin artık çok sayıda sığınmacıya kabul koşulları sağlamaması, onları doğrudan evsizliğe itiyor." değerlendirmesini yaptı.

ALMANYA'DA 530 BİN EVSİZ VAR
Owen, Almanya'nın yaklaşık 530 bin kişiyle Avrupa’daki en yüksek evsiz nüfusa sahip ülke konumunda olduğunu bildirdi.
Bunun nedeninin Almanya’nın hem çok iyi bir sayım sistemi kurmuş olması hem de evsizlik tanımını oldukça geniş tutması olduğuna değinen Owen, şunları aktardı.
"İlginçtir ki, Kıbrıs (Güney Kıbrıs Rum Yönetimi) evsiz nüfusu olmadığını iddia eden tek AB üyesi. Ancak AB'nin anketinde insanlara, 'Hiç halka açık bir yerde uyumak zorunda kaldınız mı?' ya da 'Gidecek başka yeriniz olmadığı için ailenizin veya arkadaşlarınızın yanında kaldınız mı?' gibi sorular yöneltiliyor. Kıbrıs’ta nüfusun yüzde 11’i bu durumları deneyimlediğini söylüyor. Dolayısıyla durumun farklı olduğu ortaya çıktı."

DÜŞÜK GELİRLİLER İÇİN UYGUN KONUTLAR İNŞA EDİLMESİ GEREKİYOR
Owen, çözüm önerilerinin başında konut piyasasını düzenlemek ve sosyal konutları artırmanın geldiğini vurguladı.
Düşük gelirli kesimlerin barınma krizinden en fazla etkilendiğine işaret eden Owen, "Çok düşük gelirli insanlar için konutu daha uygun fiyatlı hale getirmemiz gerekiyor. Bunun için konut piyasasının düzenlenmesi, sosyal konutların inşa edilmesi ve hanelere gelir desteği sağlanması gerek." ifadelerini kullandı.
Owen, Avrupa’da evsizliğe çözüm arayışlarında öne çıkan modellerden biri olan "Önce Konut" (Housing First) yaklaşımını şöyle anlattı:
"Bu model evsizlikle mücadelede bir devrim niteliğinde. Temel fikir çok basit: Evsizseniz başka sorunlarınız da olabilir ama en acil ihtiyacınız bir evdir. Dolayısıyla herkes gibi kira sözleşmeniz olan bir eve mümkün olan en kısa sürede erişebilmeniz gerekir. Geri kalan tüm sosyal destekler, evde kaldığınız süre boyunca sağlanır."

FİNLANDİYA MODELİ
Owen, Finlandiya’nın bu modeli 20 yıldır kapsamlı biçimde uyguladığını belirterek "1980’lerde 20 bin civarında olan evsiz sayısı bugün yaklaşık 3 bine düşürüldü. Bu gerçek bir başarı hikayesiydi." dedi.
Ancak son dönemdeki sosyal yardım kesintilerinin bu başarıyı tehdit ettiğini ifade eden Owen, "Finlandiya evsizliğe karşı mücadelede bir referans noktasıydı. Fakat şu anda politikadaki değişiklikler nedeniyle evsizlik oranlarının yeniden arttığını görüyoruz. Bu da raporumuzdaki en üzücü bulgulardan biri." diye konuştu.