
Hindistan'ın Pakistan'ın 9 bölgesini hedef alarak başlattığı "Sindoor Operasyonu", Güney Asya’da tansiyonu yeniden zirveye taşıdı. Pakistan'dan gelen sert yanıt ise iki ülke arasında savaş ihtimalini gündeme getirdi. 78 yıldır çözülemeyen Keşmir sorunu, yeniden bölgesel çatışmanın merkezine oturdu. Peki, Hindistan ve Pakistan’ı bu noktaya getiren tarihi kriz nasıl başladı? İşte geçmişten bugüne Keşmir meselesinin tüm detayları...

Hindistan ile Pakistan arasındaki gerilim yeniden tırmandı. Hindistan, Pakistan'ın 9 bölgesine füze saldırıları düzenleyerek "Sindoor Operasyonu"nu başlattığını duyurdu.

Hindistan'ın bu açıklaması sonrası, Pakistan'dan gelen "Karşılık verilecek" yanıtı, iki ülke arasında savaş ihtimalini güçlendirdi. Bölge yeniden ateş çemberine dönüşürken, gerilimin kaynağı olarak Keşmir Sorunu öne çıkıyor.

Keşmir sorunu: 78 yıldır çözülemeyen bir kriz
Hindistan ve Pakistan arasındaki en uzun süreli ve çözülmesi en zor sorunlardan biri olan Keşmir, bölgenin stratejik önemi ve etnik yapısı nedeniyle iki ülkenin ilişkilerini yıllardır belirliyor. Keşmir bölgesi, Hindistan, Pakistan, Çin, Afganistan ve Tacikistan ile sınır komşusu olup, bu bölgenin kontrolü dünya siyasetinde büyük bir rol oynuyor.

Olaylar 1947'de başladı
Hindistan ve Pakistan, 1947 yılında İngiliz sömürgesinden bağımsızlıklarını kazandı. Bu süreçte, nüfus yapısına göre Hindistan'da Hindular, Pakistan'da ise Müslümanlar çoğunluktaydı. Ancak, Keşmir halkı, yüzde 90'ı Müslüman olmasına rağmen, dönemin hükümdarı Maharaja Hari Singh'in Hindistan ile birleşme kararını kabul etmedi. Bu durum, iki ülke arasında büyük gerilimlere yol açtı.

Keşmir halkının Pakistan’a katılma talebine karşılık Maharaja, Hindistan ile birleşmeye karar verdi. Bu karar, bölgede büyük protestolara yol açtı. Protestoların artması üzerine Maharaja, Hindistan'dan yardım istedi ve Hindistan askerleri, bölgeye gönderildi. Bu gelişmeler, Hindistan ile Pakistan arasında ilk savaşın 22 Ekim 1947'de patlak vermesine sebep oldu.

Birleşmiş Milletler'in rolü ve ateşkes
Savaşın sonunda, Birleşmiş Milletler’in arabuluculuğuyla 1 Ocak 1949'da bir ateşkes anlaşması imzalandı. Ancak, Keşmir'in geleceği konusunda Birleşmiş Milletler, bölgede halkın hangi ülkeye katılmak istediğiyle ilgili bir plebisit yapılmasını önerdi. Hindistan, bu referanduma karşı çıkarak, bölgedeki askerlerini geri çekmedi ve Keşmir'in büyük bir kısmını "Cammu Keşmir" adıyla kendi topraklarına kattı.

1972’de, Hindistan ve Pakistan arasında Şimla Anlaşması imzalanarak Keşmir’deki sınır belirlenmeye çalışıldı. Bu anlaşma ile "Sınır Kontrol Hattı" (LoC) oluşturuldu ve Keşmir, Hindistan ve Pakistan arasında bölündü.

1980'lerdeki gerginlikler ve 1999 Kargil Savaşı
1980’lerin sonlarına doğru, Hindistan kontrolündeki Keşmir’de kitlesel halk ayaklanmaları başladı. Hindistan, bu olayların Pakistan tarafından desteklendiğini savundu ve bölgeye daha fazla güvenlik gücü konuşlandırdı. 1999'da, Kargil bölgesindeki sınır ihlalleri nedeniyle Hindistan ile Pakistan arasında 7 hafta süren Kargil Savaşı yaşandı. Bu savaş sırasında nükleer bir çatışma riski bile ortaya çıktı.

2019'da gerilimin tırmanması ve Cammu Keşmir’in statü değişikliği
2019 yılında Hindistan, Cammu Keşmir’in özel statüsünü ortadan kaldırarak bu bölgenin özel yönetim hakkını iptal etti. Hindistan'ın bu adımı, Pakistan ve dünya genelinde büyük tepkilere yol açtı. Aynı yıl, Hindistan, Keşmir'deki polis teşkilatına bağlı bir milis gücüne bombalı bir saldırı düzenlendi ve bu olay iki ülke arasındaki gerilimi yeniden artırdı.

Keşmir dayanışma günü ve sonraki gelişmeler
Pakistan, Keşmir halkının mücadelesine dikkat çekmek için her yıl 5 Şubat'ı "Keşmir Dayanışma Günü" olarak ilan ediyor. Bu gün, Keşmir halkının kendi kaderini tayin etme hakkı ve yaşadıkları zorlukların dünya kamuoyuna aktarılması amacıyla kutlanıyor. Keşmir'deki çatışmalar, yıllar içinde on binlerce sivilin hayatını kaybetmesine yol açtı.

Keşmir'deki gerilim günümüzde de devam ediyor. Cammu Keşmir'de yapılan 2024 seçimlerinde, bölgenin özel statüsünü geri getirme sözü veren siyasi partiler kazandı.

Ancak Hindistan'ın mevcut yönetimi, bölgenin eski statüsünü geri getirmeyeceğini savunuyor.

Bu uzun süreli sorun, Hindistan ile Pakistan arasında barışı sağlamak adına hala çözülmemiş bir kriz olarak kalmaya devam ediyor.