Antalya'nın Manavgat ilçesinde, 28 Temmuz'da başlayan orman yangınlarına müdahale için ülkenin dört bir yanından gelen orman işçileri, 220 saatte söndürülen yangın boyunca canlarını hiçe sayarak, alevlerle mücadele etti. Günlerce uykusuz ve yorgun kalan, ağır hortumları sırtlayıp, alevlerin arasına giren işçiler, taşın toprağın, arazözlerin üzerinde uyuyabildi, sabahın ilk ışıklarında arazözün üzerinde kahvaltılarını yaptı. Orman işçileri, duş almak, kıyafetlerini yıkamak için arazözdeki suyu kullandı.
Yangına destek için Diyarbakır'dan Yalova'ya ülkenin dört bir yanından Orman Genel Müdürlüğü'ne bağlı çalışan orman işçileri, ailelerini, yaşamlarını geride bırakıp söndürme çalışmalarına katılmak için arazözleriyle bölgeye geldi.
220 saat alevlerle savaşan orman işçileri; 3,5, 5, 9 ve 12 ton su kapasiteli ve uçurumların kenarından dahi korkusuzca geçtikleri arazözlerini de evleri olarak kullandı. Günün büyük bölümünde çalışan işçiler, gece saatlerinde boşluk olursa arazözün üzerinde veya buldukları taşın üzerinde az da olsa uyuyup dinlenmeye çalıştı. Yangına müdahale ile geçen gecenin ardından sabahın ilk ışıklarıyla yanlarındaki kumanyalarla arazözün üzerinde kahvaltılarını yapan kahramanlar, duş almak veya kıyafetlerini yıkamak için arazözün içerisindeki suyu kullandı.
Karabük'ten müdahale için gelen Cihan Toşur'un yangında yaralanan kolunu sarıp görevine dönmesi, işçilere büyük motivasyon kaynağı oldu. Yangına müdahale sırasında yanan arazözün içinde kalarak hayatını kaybeden Erdal Tovka ve Yaşar Cinbaş için ise büyük üzüntü yaşandı. Ancak yaşadıkları üzüntü, orman işçilerini mücadelelerinden vazgeçirmedi.
Zaman zaman kendilerini merak eden aileleriyle yangının devam ettiği dağların zirvesinde cep telefonları çektiği takdirde görüşebilen işçiler, o anlarda yakınlarını teselli etti. Yangınlarda büyük kahramanlık ve fedakarlık göstererek mücadele eden işçilerin en büyük sorunu ise 'geçici orman işçisi' sıfatıyla çalışıyor olmaları.
Yangına müdahale için Isparta'dan gelen Servet Ünal, “Ben 3 gündür buradayım. Diğer arkadaşlarım daha önce buraya gelmişlerdi. Yoruldukları için onları dinlendirmek için biz geldik. Yoğun bir şekilde mücadele verdik. Uyku durumumuz 3 günde en fazla 1,5 saat oldu. Sabaha kadar ateşe müdahalede bulunduk. 1 ağacı kurtarmak bizim için büyük bir mutluluk. Ateşin büyümesini engelleyince gurur duyuyoruz" dedi.
Gölhisar'dan görev için Manavgat'a gelen İbrahim Avcı da “8 gündür burada yangınla mücadele ettik. Günlerimiz genelde uykusuz, yorgun geçti. 1 ağaç, 1 can kurtarmak için elimizden geleni yaptık. 10 dakika, yarım saat, bazen 1 saat uyuyabildik, o kadar. Ailemizden uzaktayız. Onlar da televizyonlardan takip edebildikleri kadarıyla biliyor. Ailelerimizde endişe ve korku hakim. Bazı yerlerde telefon çekmiyor, haber alamayınca telaşlanıyorlar. Fırsat buldukça mücadele ne kadar el verirse onları da aramaya çalıştık" diye konuştu.
Kızıldağ'daki yangın sırasında arazözün üzerinde oturan orman işçisi Hüseyin Özyalçın, uzun süredir görüşemediği ailesini arayarak, hasret giderdi.
Orman işçisi Hakan Çetin de “10 gündür uyuduğumuz 2-3 saat uyku ama görevimiz bu tabi ki. Gece sürekli tetikte oluyoruz, rahat yatma gibi bir durumumuz yok. Yatabilirsek arazözün üzerinde veya taşın kenarında yatıyoruz. Özel bir yatma yerimiz yok, dağın başındayız zaten" dedi.