Türk seyircisinin önceden ailecek izlediği dizilerin yerini artık günümüzde tek başına internet başında izlenen diziler aldı. Eski günlere duyulan özlemlerin yanı sıra eski dizilere duyulan özlemlerde de haklı bir serzeniş var. Haftanın belli bir günü iple çekilen bir dizi ailecek çay demlenip çekirdek eşliğinde izlenir. Seyredilen diziler tamamen aile dizisi olup, kendi yaşadığımız kültürün izlerini taşıyordu. Şimdiki diziler gibi olmayan bir hayata ya da aşırı lüks tüketime özendirme yoktu. 90 kuşağının severek takip ettiği ve döneminin en çok izlenen dizilerini şimdilerde ise hatırlayan yok. İşte bir zamanlar ailecek ekran başından ayrılmadan izlediğimiz o diziler:
Bizimkiler, 1989-2002 yılları arasında 13 yıl kesintisiz olarak yayınlanmış, Türk televizyonculuk tarihinin şu anda devam eden Arka Sokaklar dizisiyle beraber en uzun süren dizisi. 7 Ocak 1989 yılında ilk bölümü yayınlanan dizinin son bölümü ise 27 Ekim 2002 yılında yayınlandı.
Umur Bugay'ın senaryosunu yazdığı, Yalçın Yelence'nin yönetmenliğini üstlendiği ve sayısız usta oyuncunun rol aldığı dizi, günümüzde bile hafızalardaki yerini koruyor. Toplam 465 bölüm yayınlan ve birçok ilke imza atan sevilen dizi Bizimkiler'de rol alan birçok usta oyuncu yakın dönemde hayata veda etti.
Bir apartmanda oturan, yöneticisinden kapıcısına kadar 7 farklı ailenin gündelik yaşamını, birbirleriyle ilişkilerini ve eksen ailenin, iş ve akrabalık ilişkilerini konu alıyordu. Bizimkiler, Muhasebeci Ergun, Kapıcı Cafer, Apartman Yöneticisi Sabri Bey, Tahtakafa Raşit, Tak Tak Sedat ve daha birçok unutulmaz karakterle 90'lı yıllarda hepimizin unutmadığı bir dizi.
Apartmanın beceriksiz ama titiz, herkesi ve her şeyi denetim altında tutmaya çalışan yöneticisi Sabri bey; kapıcılığı küçük avantalarla besleyerek kazanç kapısı haline getirmiş, bunun yanında dışarıda çevirdiği işlerle de köşe dönmeye çalışan, kapıcı Cafer’le her gün sürtüşmekteydi. Bütün dizi boyunca süren bu çekişmenin yanında apartmanda yaşayan ailelerin ilişkileri ve yaşamları da dizi boyuncu ekrana geldi.
Dizinin çekimlerinin yapıldığı Kadıköy'deki apartman halen Bizimkiler'in sadık takipçileri tarafından ziyaret ediliyor. Bizimkiler 465 bölüm, toplam 5 bin 60 dakika yayımlandı. Teknik ekip 2.325 günü sette geçirdi. Çekimlerde 5 bin kasede 2 bin 500 saatlik kayıt yapıldı.
Kaygısızlar, senaryosunu Tükenmezkalem Film Grubu'nun yazdığı, sırasıyla Kanal D, Star TV, Kanal 6, tekrar Kanal D ve son olarak tekrar Star TV'de yayınlanmış komedi türündeki Türk televizyon dizisi. 1994 yılında yayınlanmaya başlayan efsane dizi 4 sezon yayınlandı ve 124 bölüm sürdü.
Dizinin ana karakteri Memnun Kaygısız, Ordulu ve çapkın biri. Sabriye onun ilk karısı. Birkaç yıl sonra çeşmenin başında Terbiye'yi görür ve o an ona aşık olur. Yine birkaç yıl geçmeden tarlada Kafiye'yi görür. Bu üç eşinden tam 36 çocuğu olur. Evi geçindirmek konusunda ne yapacağını bilmeyen Memnun'un aklına, asker arkadaşı ve tertibi İsmail'in yanına, yani İstanbul'a gitmek gelir. Artık İsmail'in başı Memnun, üç karısı ve 36 çocuğu ile derttedir. Tabii hanımı Zeynep ve ev sahipleri Hacı Gaffur Bey'in de.
Memnun'un tembelliği, eşleri Sabriye, Terbiye ve Kafiye'nin çekişmeleri, Eleman ve Hostes'in büyük aşkları, Yılmaz Usta'nın kahkaha attıran sahneleri ve İsmail ile Zeynep'in şaşkınlığıyla bir döneme damgasını vurdu.
Süper Baba 1993-1997 yılları arasında atv'de yayınlanmış yerli dizi. Türk televizyonlarında en beğenilen ve uzun soluklu dizilerinden olan Süper Baba, 90’larda çocuk olmak deyince ilk akla gelenlerden.
Bu sımsıcak dizinin çekildiği Çengelköy, 20 yıl öncesinin tarih kokan İstanbul’unu hatırlatıyor bizlere. Yönetmenleri arasında Osman Sınav, Kartal Tibet gibi önemli isimlerin bulunduğu dizide, başrolleri de çok sevdiğimiz Şevket Altuğ, Sümer Tilmaç, Sevinç Erbulak, Bennu Yıldırımlar gibi isimler paylaşıyordu.
Cuma akşamları ailecek bir araya gelip bu diziyi izlenirdi. Süper baba Fiko, hepimizin aklındaki baba figürüne cuk otururdu. Nihat karakterini de Sümer Tilmaç’ın usta oyunculuğuyla sevmiştik.
Ailenin tüm yükünü taşıyan, aynı zamanda Çengelköy’ün yardımsever adamı Fiko… Hatırlarsanız aşkları hiç bitmezdi onun. İlk aşkı çok yakın arkadaşının kızkardeşi olan İpek olmasına rağmen, zengin bir kadın olan Şule ile evlenmiş ve hayal ettiğinden farklı olarak Şule, çocuklarının annesi olmuştu.
Ancak Fikret, İpek’i asla unutamamış ve bu yüzden karısından boşanmıştır. Zaten İpek’le hikayeleri de kolay kolay bitmez. Yeniden bir araya gelirler; sonra yeniden uzaklaşırlar. İpek’in zamansız gidişi yüzünden Fiko intihar bile eder… Bu duygulu karakterden dolayı Şevket Altuğ’u yıllar sonra bile yüzümüzde tebessümle hatırlıyoruz.
Nihat’ın kahvesi olarak bildiğimiz Tarihi Çınaraltı Çay Bahçesi, Çengelköy’ün hala en popüler mekanlarından biri. Muhteşem manzaraya bakarken denizi koklayabilir ve köşedeki börekçiden aldığınız dünyanın en güzel böreğiyle birlikte çayınızı yudumlayabilirsiniz.
İkinci Bahar, 1998 - 2001 yılları arasında yayınlanmış bir tv dizisidir. Başrollerinde Türkân Şoray ve Şener Şen gibi ünlü oyuncuların yer aldığı dizi, Samatya'da çekilmişti.
Gaziantepli kebap üstadı Ali Haydar (Şener Şen) ile Hanım (Türkân Şoray) adlı işe ihtiyacı olan iki çocuklu dul bir kadının hayat mücadelesinde, her türlü zorluk içinde işte ve aşkta ‘‘İkinci Bahar’’ı yaşamaya başlamalarının hikayesi.
İstanbul’un en eski semtlerinden birinde, Samatya'da bir kebapçı dükkanı. Antep Sofrası ve sahibi Ali Haydar... Eşi ölmüş, kızlarıyla birlikte yaşar. Bilgedir, bu dünyayı okumadan devşirmiş, nazik, sevecen, mert ve dürüst bir insan.
Bir gün, dükkanında çalışmaya başlayan Hanım ile tanışır. Haksızlıklara karşı gelen, gururlu, inatçı, aklına koyduğunu yapan bir kadın. Duygusal ama kızdığında dişi bir kaplana dönüşen... Ve kebapçı dükkanında başlayan bir sevda öyküsü... Etrafındaki tüm karakterlerle birlikte, bize küçük insanların dünyasına destansı bir yolculuk yaptırır.
Yedi Numara, 2000-2003 yılları arasında TRT'de yayınlanmış komedi türünde televizyon dizisi. Fora Film tarafından yapılan dizi, üniversite eğitimi almak için çeşitli yörelerden gelmiş 4 şehirli kız ve 2 taşralı erkek öğrencinin ve bunların peşine takılan 1 taşralı işsizin, sosyal ve kültürel yönden farklılıklarına değinilmiş, bununla birlikte birbiriyle olan ilişkilerinde yaşadıkları güçlükler anlatılmıştı.
Birbirlerine çılgınlar gibi aşık, ama çocukları olmayan bakkal Vahit ve eşi Zeliha, yıllar önce köyden İstanbul'a kaçar. Vahit, babasını ikna ederek kelepir bir ahşap evi satın alır. Vahit ve Zeliha, bu evi yıllarca öğrenci gençlere kiralayarak hem geçimlerine katkı sağlarlar, hem de öğrencilere bir ana gibi sahip çıkan Zeliha'nın çocuk özlemini dindirmeye çalışır.
Günlerden bir gün, 7 numaralı ahşap evin üst katını çevre mühendisliği öğrencisi dört kız tutar. Birbirlerini yurtta tanımışlar ve hemen kaynaşmışlardır. Hepsi Anadolu'nun büyük kentlerinden, üniversite okumak amacıyla İstanbul'a gelmişlerdir.
Bir gün, Bakkal Vahit'in memleketteki ağabeylerinden ikisinin oğullarının da İstanbul'da üniversite kazanacağı tutar. Başka ağabeyinin oğlu da, babasını üniversiteyi kazandım diye kandırarak ticarette büyük atılımlar yapmak amacıyla Akarı yok kokarı yok, temiz iş. felsefesi ile amca oğullarının arasına karışır. Katıksız taşralı olan ve daha önce İstanbul'a dair hiçbir fikirleri olmayan bu üç delikanlı da, 7 numaranın alt katına yerleşirler.
Dört şehirli genç kız ile üç köylü oğlan aynı çatıyı nasıl paylaşacaklardır? Birbirlerine hiç benzemeyen hayat tarzları nasıl uzlaşacaktır? Aralarındaki kaçınılmaz çatışmaya çözümler ararken, nasıl bir demokrasi sınavı vereceklerdir? Olaylar, duygusal bir komedi diliyle anlatılır.
Türkiye’de yapılan komedi dizileri arasında başı çekenlerden birisi olan 7 Numara'nın en büyük özelliklerinden biri ise yöresel dilin mizah içerisinde ustaca kullanılması.
5 Ekim 1992 yılında yayınlanmaya başlayıp 18 Haziran 2002 yılına kadar farklı kanallarda yayınlanan Mahallenin Muhtarları, Oğuz Yalçın, Filiz Kaynak, Avni Kütükoğlu ve Nursan Esenboğa'nın yönettiği, Kandemir Konduk'un senaryosunu yazdığı aile dizisi.
1992-1997 yılları arasında Temel, muhtar beyin kızı Fadime'nin peşinden koşuyordu. Fadime, Temel'in kafasına kimi zaman terlik, kim zaman da süpürge fırlatarak onu bertaraf ediyordu. Zor kadındı. Temel ise bütün bunlara rağmen sevdasından vazgeçmedi. Uzun uğraşlar sonucunda Temel ve Fadime nişanlandılar. Evlenecekleri gün evde ütü yapan Fadime hayallere daldı. Ütü yüzünden yangın çıktı ve Fadime diziye veda etti.
1997-2002 yılları arasında ise Şirin'in yeğenleri üniversiteyi kazanmış ve bu yüzden de Şirin, yeğenleriyle birlikte İstanbul'a taşınmıştı. Behiye'nin oğlu Can'ın kiracısı olmuşlardı. Bir süre sonra Temel, Şirin'den hoşlanmaya başladı ve aşkına karşılık da buldu. Şirin'in ablası Melek ise Temel'i istemedi. Temel en çok Melek'i ikna etmeye çalışırken zorlandı.
2002 yılındaki bölümlerde evlendiler. Son bölümde ise ikiz çocuklarının olacağını öğrenip sevindiler. Bir de Temel'in maymunu Çaydanlık vardı. Dizinin maskotu maymun çok seviliyordu.
Çiçek Taksi, 1995 ile 2003 arasında yayınlanmış Türk televizyon dizisi. 27 Eylül 1995'te atv'de yayına başlayan dizi, daha sonra 2001'de TRT 1'e geçmiş ve burada 8 Eylül 2003 tarihinde sona ermişti.
İstanbul da bir taksi durağı... Durağın sahibi eski usta şoförlerden Ramazan. Kulağı kesik, ağır, oturaklı ve babacan... Ve Artist Celal’den Şeker Kazım’a, Kenan’dan Ömer’e, Erdal’dan Ekrem’e ve durağın çaycısı Abuzer’e uzanan büyük bir taksici ailesi...
Her birinin aileleri, bitmez tükenmez sorunları, çelişkileri, müşterileri ile başlarından geçen bir sürü olayları var. Kimi zaman hüzünlü, kimi zaman neşeli, ama çoğunlukla komik öyküleri var.
Yeditepe İstanbul ilk olarak 24 Mayıs 2001 - 24 Haziran 2002 tarihleri arasında TRT 1 kanalında yayınlanan bir Türk dizisi.
Zuhal Olcay'ın canlandırdığı Olcay, iş adamı kocası iflas edip intihar edince orta halli bir mahalleye taşınmak zorunda kalır. Eski tarz sıcak ilişkilerini kaybetmemiş bir mahalledir. Emre Kınay'ın canlandırdığı işsiz Yusuf karakterinin yazmayı denediği Mahallenin Romanı ile paralel olarak mahalledeki zengin çeşitlilikteki karakterlerin başından geçen olaylar anlatılır.
Atilla Atalay'ın hayali bir karakteri olan ve 1997 yılında ekranlara taşınan zamanının çok çok ötesindeki 'Sıdıka' şüphesiz ki Türk televizyonlarının gelmiş geçmiş en iyi yapımlarından bir tanesiydi. Sıdıka Saka ve İstanbul'un bir kenar mahallesinde yaşayan Sinoplu Saka ailesinin maceralarını anlatır.
Sinoplu bir ailenin, İstanbul'un bir köşesinde sürdürdüğü hayatın anlatıldığı dizide kimler yoktu ki. Hasibe Eren, Fusün Demirel, Ali Erkazan, Hakan Tanfer...
Sıdıka okula gönderilmemiş olsa da kendisini eğitebilmiş, kitap okuyan, espritüel bir ev kızıdır. Aklı az olan bir abisi, baskıcı ve alkolik bir babası, Sıdıka'nın sorunlu olduğunu düşünen ve bir an önce onu evlendirmek niyetinde olan bir annesi vardır. Sıdıka'nın günleri evde kapalı kalarak geçmektedir ve dış dünya ile tek bağlantısı pencereden dışarıyı izlemektir.
Kendisine biçilen ev kızı rolünü asla kabul etmeyen ve gelenekselliğin kitabını yazan annesi Safiye Saka'yla her daim takışan Sıdıka, yetiştirilme tarzına rağmen kültürü ve karakteriyle hepimizin baş tacı olmuştu.
Ekmek Teknesi,16 Kasım 2002 yılında ATV'de yayımlanmaya başlayan ve bir ailenin başından geçenleri konu alan dizi. 2004 yılında Show TV'ye geçmiş ve 13 Haziran 2005 tarihinde ekranlara veda etti.
Dizinin başrollerinde Savaş Dinçel Nusret Baba, Sermin Hürmeriç Ayhan anne, Ahmet Yenilmez Celal, Cem Kılıç Korkut, senarist ve Heredot Cevdet rolünde ise Hasan Kaçan vardı.
Orta direk Türk aile yapısını örneklemede başarılı bir örnek olarak Türk halkı tarafından benimsenmişti. Özellikle, Türk dilinin kullanımındaki özen ve unutulmaya yüz tutmuş deyim ve atasözlerinin bol bol kullanılması ile dikkat çekmişti. Dizi Kuzguncuk, İstanbul'da çekildi. Dizi çekim mekânlarının birçoğu, bu mahalledeki İcadiye caddesi üzerindeydi.
Fırıncı Nusret Efendi'nin beş kızı vardı. Eşi ve beş kızıyla mutlu, mesut bir hayat sürmekteydi. Nusret Efendi yıllardır eşi Ayhan Hanım'la beraber mahallenin anası babası olmuşlardı. Mahallede herkes Nusret Efendi’nin söylediklerine itimat eder ve ona büyük saygı duyardı.
Mahallenin eşrafı birbirinden naif, birbirinden enteresan insanlardan oluşuyordu. Her birinin ayrı komik öyküsü, hayatları olsa da hepsinin en önemli özelliği birlikte yaşıyor olmalarıydı. İstanbul'un eski bir mahallesinin, gerçek olmayan ama gerçek olma arzu edilecek kadar güzel olan masalı Ekmek Teknesi.