
Yapay zeka, kaybettiklerimizi unutmak yerine onlarla konuşmaya devam etmemizi sağlıyor. Dijital avatarlar, ölen yakınlarımızın sesini ve tarzını taklit ederek bize mesaj atabiliyor. Ancak uzmanlar bu dijital avatarların yas sürecini iyileştirmediği, erteleyebileceği hatta bozabileceği yönünde uyarılarda bulunuyor.

Yaşamın sonu anlamına gelen ölüm, yapay zeka ile artık dijital dünyada teknolojik başlangıcın kapısı haline geldi. Son yıllarda geliştirilen yapay zeka tabanlı uygulamalar, bu soruyu yeniden gündeme taşıyor. Artık hayatını kaybeden bir yakınınızla sohbet etmek, mesajlaşmak ya da onun sesini duymak mümkün.

Dünyada “griefbot” (yas botu) ya da “dijital avatar” olarak anılan bu teknolojiler, sosyal medya paylaşımları, ses kayıtları ve yazışmalardan yola çıkarak bir kişinin dijital bir kopyasını oluşturabiliyor. ABD merkezli HereAfter AI, bu alanda öne çıkan girişimlerden biri. Kullanıcılar, sevdikleri hayattayken onlardan sesli anılar ve yanıtlar kaydediyor. Kayıtlar, daha sonra yapay zekâ tarafından yapılandırılarak dijital bir sohbet asistanına dönüştürülüyor.

Benzer bir uygulama olan Replika ise kullanıcıların hayatta olan ya da vefat etmiş kişilere benzer yapay zekâ karakterler oluşturmasına izin veriyor. Kullanıcılar bu botlarla saatlerce yazışıyor, dertleşiyor, hatta kimi zaman duygusal bağ geliştiriyor.

Ancak bu gelişmeler sadece teknolojik değil, aynı zamanda etik ve psikolojik tartışmaları da beraberinde getiriyor. Cambridge Üniversitesi’nden araştırmacılar, bu botların yas sürecinde kişilere zarar verebileceğini belirtiyor. Uzmanlara göre, insanlar kayıplarıyla “konuşabildikçe”, onları gerçekten kaybettiklerini kabullenmeleri zorlaşıyor.

Diğer yandan bu teknolojiler sadece bireysel değil, ticari kullanım açısından da tartışma yaratıyor. Bazı şirketler, hayatını kaybetmiş sanatçıların ya da influencer’ların dijital versiyonlarını reklam ve içerik projelerinde kullanma yoluna gidiyor. Bu durum, “kişisel haklar ölümle sona erer mi?” sorusunu da gündeme taşıyor.

Etik uzmanı Dr. Lucy Osler, dijital avatarların “anı yaşatma aracı” olarak görülebileceğini ancak kişinin iradesi dışında bir yapay zeka modeliyle taklit edilmesinin ciddi sonuçlar doğurabileceğini şu sözlerle belirtiyor: “Ölen biri adına alınan her dijital karar, yaşayanların vicdanını ve toplumun etik sınırlarını test ediyor.”

Görünüşe göre “ölüm” artık dijital dünyada kesin bir ayrım çizgisi değil. Kimi insanlar için teselli, kimi içinse rahatsız edici bir yankı olan bu teknolojiler, yas kültürümüzü ve insan olmanın sınırlarını yeniden tanımlıyor.