AK Parti Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısı sona erdi. Toplantının ardından AK Parti sözcüsü Ömer Çelik kameraların karşısına geçti. Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias'ın Türkiye ziyaretindeki tavırlarına tepki gösteren Çelik, "Son derece bağnaz ve saygısız bir şekilde Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni ve milletimizi itham etmesi, diplomasi tarihine yakışıksızlık örneği olarak girecektir." şeklinde konuştu.
"Terör örgütüne karşı Diyarbakır'da başlayan vicdan nöbeti, Şırnak, Van, Hakkari, Muş'ta katılımları devam ediyor. Annelerin evlatlarına bir an evvel kavuşmasını ümit ediyor, bize gönderdikleri bütün selam ve mesajları alıyoruz. Yakinen takip ediyoruz. Her türlü bize ilettikleri mesajı hassasiyetle değerlendirdiğimize kuşkuları olmasın.
Emekli amiraller tarafından yayınlanan ve siyasette kötü girişimleri hatırlatan kanaatlerimizi sizinle paylaşmıştık. Yargı faaliyetini sürdürüyor, o konuya girecek değiliz. Bu süreç içerisinde AK Partiyi, ima eden sayın Kılıçdaroğlu ve bazı CHP'lilerden gelen asla kabul edemeyeceğimiz iddialar oldu. Bu metnin gece yarısı yayınlanmasında, değiştirilmesinde iktidarın sorumlu olduğu şeklinde açıklamalar yayınlandı.
Sanki bu işin içinde bazı arkadaşlarımız varmış da, kumpas kuruluyor gibi baştan aşağı yanlış açıklamalar oldu. Bu bildirinin gece yarısı yayınlanması konusunda dış müdahale söz konusu olmuşsa, o zaman niçin bu bildiriye imza atan bazı emekli amiraller bunun fikir hürriyetine girdiğini açıklama gayretine girdiler? Bir tanesi de saygısızca bizi kast ederek, 'gece yarısı bildiriyi uykulu bir şekilde okumuşlar, sabah okuyunca göreceklerdir' demiştir.
Hemen bildiri yayınlanır yayınlanmaz, birtakım emekli generaller amirallerin bu bildirisine destek verdiklerini açıkladılar. İçerikte bir yanlış varsa 'şu anda yayınlananlar benim imzaladığım bildiride yoktu' demedi. Dolayısıyla bir bilgi varsa sayın Kılıçdaroğlu'nda, bunun içeriğine kim müdahale etmiş, yayınlanma zamanlamasını kim değiştirmiş, bu sorulması gereken sorudur.
Eğer bildiri değiştiyse yayımlayanlara soracaklardır. İktidarın bizim partimizin bu şekilde suçlanması, bu eylemdeki gayrimeşruluğu örtmek için maalesef vesayetçi zihniyetin yeni bir ürünü olarak bu şekilde suçlamalara girişilmektedir. Değiştirildikten sonra diğer amiraller, 'ben bunun arkasındayım' diye tweeti niye atmıştır, sayın Kılıçdaroğlu'nun yapacağı izahdır.
Yunanistan Dışişleri Bakanı'nın ülkemize ziyareti oldu. Tabii ki ülkemize ziyaretlerinden memnuniyet duyarız. Geleneksel misafirperverliğimiz ve diplomatik deneyimimiz çerçevesinde ağırlamaktan büyük memnuniyet duyarız. Burada gördük ki Yunanistan Dışişleri Bakanı Türkiye'ye Ankara'ya konuşmak için gelmemiş, Atina'ya konuşmak için gelmiş. Son derece bağnaz bir şekilde diplomasi tarihine bir yakışıksızlık örneği olarak girecektir. Sayın Dışişleri Bakanımız gereken cevabı verdikten sonra son sözü yine Yunan Bakana geldi fakat yine aynı şekilde devam etti. Müzakereleri sabote etmek için konuşmuş olmakla kayıtlara geçmiş oldu. Bu nezaket ve diplomasi dışı tavrı bütün dünya görmüş oldu.
Beni en çok şaşırtan şey şu oldu. Yunan Dışişleri Bakanının sözlerinde ister küçük, ister büyük devlet olsun, kendi egemenliklerini korumaya muktedir olduğunu söylerler. İster küçük ada devleti, ister süper güç olsun. Bunun dışındaki ifade devlet olma kabiliyet ve kapasitesinden geriye gitmek anlamına gelir. Yunan Dışişleri Bakanı'nın kendi ülkesinin egemenliğinden bahsederken AB'den bahsettiğini gördük. AB'yi kalkan yapan açıklamayı ilk defa bir Dışişleri Bakanından görmüş oldum. Netice olarak bu sorunların neden çözülmediği anlaşıldı.
Karşı karşıya kaldığımız bağnazlık ve saygısızlığa rağmen müzakere sürecini akıllı bir dil ve devlet anlayışıyla, karşılıklı saygıya uygun şekilde sürdürmeye hazır olduğumuzu söylüyoruz. Bir Dışişleri Bakanı buraya gelecek kendi ülkesinin iç siyasetindeki siyasi kariyerine Ege ve Doğu Akdeniz'deki meseleleri istismar konusu haline getirecek. Buradan bir şey çıkmaz.
Cumhurbaşkanımız sık sık yabancı devlet başkanlarına, Avrupalı liderlere, komisyon başkanlarına, konsey başkanlarına Yunanistan'ın mülteciler konusundaki insanlık dışı tutumu tekrar tekrar hatırlatıyor. Her seferinde 'Sayın Erdoğan Yunan tarafı bize başka bilgi veriyor' deniliyor. Bütün dünya televizyonlarının naklen verdiği, BM'nin rapor üzerine rapor yayınladığı halde. Sayın Cumhurbaşkanı derhal talimat vererek belgeleri gönderiyor. İçişleri Bakanımız twitter hesabından görüntü yayınladı. Yunanistan sahil güvenlik unsuru 41 kişinin olduğu mülteci botuna yaklaşıyor. AB üyesi bir devletin unsuru mültecilerin üzerine benzin döküyor. Bunun videosunu İçişleri Bakanımız yayınladı. Bu zalimane davranışını durduran kim? Milletimizin asil evlatları, sahil güvenlik güçlerimiz. 3 yılda 80 binden fazla mülteciyi botlarını şişleyerek, sivil elbise giyip öldürmeye kalkarak, üzerlerindeki eşyalarını alarak, çıplak şekilde kara sularımıza ittiler.
Yunanistan sahil güvenlik unsurları resmen benzin dökerek, yakmaya çalışarak bir katliama imza atmaya çalışmışlardır. Sırp kasaplarının yaptığı gibi, Ruanda'da olduğu gibi. Kahramanlarımız orada olmasa bu insanların hepsine Akdeniz'i mezar yapacaklar. Defalarca söyledim, siz demokrasinizi önce Akdeniz'in sularından kurtarın, o değerleri Akdeniz'in sularına gömdünüz siz. Önce onu kurtarın ondan sonra konuşun.
Benzin döküp yakmaya çalışan katile acil tepki ve cevap bekliyoruz. Sürekli olarak bizde böyle bilgi yok diyorsunuz. Bu 41 göçmen Allah'a şükür Türkiye'nin sahil güvenlik unsurları tarafından kurtarılmıştır. Yunanistan kara suları aynı zamanda AB karasularıdır. Bu AB karasuları içinde gerçekleşiyor. II. Dünya Savaşı'ndan beri Avrupa'da görülmemiş bu görüntüler. Buna ne söylüyorlar?
Türkiye bir müzakere devleti olarak dünyadaki pek çok çatışmaya arabuluculuk yaptı. Çok önemli konferanslardan bir tanesi 24 Nisan - 4 Mayıs arasında İstanbul'da gerçekleşecek. Bu konferans Afganistan'da barış süreci ile ilgili. Türkiye, Katar, BM'nin eş düzenleyiciliğinde Afganistan ve Taliban arasında bu görüşmeler gerçekleşecek. Afganistan'da barışın tesis edilmesi bizim milli güvenliğimiz açısından da çok önemlidir. Afganistan'da istikrarsızlık gerek terör, gerek göç, gerek uyuşturucu ticareti açısından Türkiye için tehdit oluşturmaktadır. Öteden beri diplomatik ilişkilerimiz olduğu kardeş ülkeye dönük olarak Türkiye'nin ev sahipliği yapması önemli olacaktır.
Sayın Cumhurbaşkanımızın, genel başkanımızın yoğun şekilde uğraştığı Ukrayna ile Rusya arasındaki ihtilaftır. Rusya'nın Ukrayna'nın doğusuna yaptığı tahkimat gerilimi iyice yükseltti. Ukrayna'da 20 asker hayatını kaybetti. Buradaki gerilim, ABD Karadeniz'e savaş gemisi gönderecek mi, Montrö'ye göre bildirim yapıldı mı?, gemiler geri çekildi vs. bu gerilim giderek yükseliyor. Bu gerilimin Rusya, Ukrayna, AGİT arasında diplomasi yoluyla çözülmesini istiyoruz.
Biz Ukrayna'daki Kırım bölgesinin Rusya tarafından işgalini tanımıyoruz. Bununla ilgili tavrımızı açıkça ortaya koyuyoruz. Rusya ve Ukrayna ile önemli ilişkilerimiz var. Temmuz 2020'deki kapsamlı ateşkes anlaşmasına dönülmesini tavsiye ediyoruz sonuç olarak. Karadeniz'deki bu yoğunluk kimsenin faydasına olmayacaktır. Biz Karadeniz'de hiçbir çatışma istemiyoruz.
Her Ramazan'da maalesef İsrail Gazze'ye saldırıyor. Yasadışı yerleşim birimlerini kurmaya devam ediyor. Filistin'deki seçimleri engellemek için Gazze'de roller oynuyor. Doğu Kudüs'te seçimlerin engellenmesi için bir takım provokasyonlara imza atıyor. Filistinli siyasetçileri tutukluyor. Maalesef dünyadan yeterince bir ses çıkmıyor. Kınamanın ötesine geçilip net bir şekilde tutum alınması gereken bir noktadayız. Kuşkusuz Filistin'in yanındayız.
CHP Sözcüsü arkadaşımız basın toplantısı yapmış. 23 Nisan'ı anarken bile maalesef yanlış argümanlar kullanmış. Atatürk'ün Meclis'in yetkilerini kaldırmak istemediğini ama Cumhurbaşkanlığı sisteminde Meclis'in yetkilerinin kalktığını iddia etmiş. Dünyadaki bütün meclisler bir savaşın sonunda kurulmuştur. Bizim meclisimiz ise kurtuluş savaşına komuta etmiştir. Dünyada böyle bir meclis yoktur. Atatürk üzerinden cümle kuran, kendilerine bu saygıyı bahşetmeye çalışan CHP'li arkadaşımızın söylediği doğru değil. Onlar meclisin her kapatıldığı darbeye destek verdiler. Meclis iradesinin postallarla ezildiği her girişime destek verdiler. Farklı bir tutum ortaya koysalardı biz siyasi partiler rekabeti açısından elverişlilik, elverişsizlik olarak görmezdik, belki güçlü bir şekilde CHP demokrasiye güçlü bir katı sunmuş olurdu şu emekli amirallerin bildirisine karşı çıksaydı.
Siz 60 darbesinde 70'de onun ötesinde her girişime destek verdiniz. Biz de TBMM'yi kurtuluş savaşına komuta etmiş, gazi olmuş, 15 Temmuz gecesi bir kez daha gazi olmuş yüce meclisi her zaman saygı ve titizlikle koruyacağımızı bir kez daha belirtmek isterim. Şimdi genel başkanlarının ima ettiği kumpası İçişleri Bakanımızın yaptığına sözü getirmiş. Aynen iade ediyoruz. Bizim tarihimizde kumpas yok. Diyorlar ki, 'bu bildirinin gece yarısı yayınlanmasının arkasında iktidar var ya da bildirinin içeriği değiştirmiş bunun arkasında iktidar var'...
Eğer siz bu ifadeler değiştirildi diyorsanız CHP'liler olarak, bunu imzalayan emekli amiraller bu kadar güçlü şekilde sahip çıkıyorsa o zaman kumpas için uzağa gitmeyeceksiniz. Bunu o emekli amiral ve generallere söyleyeceksiniz. Bildiri yayınlanmış, emekli amiral çıkın 'bunun altına imza atıyorum' diyor. Ona karşı buna karşı çıkanları kumpasla suçlayacaksınız. Demokratik tutumun arkasına başkalarını suçlayan yığınak yapmayacaksınız.
Biz bunu 27 Nisan muhtıra gecesinde de gördük. Tavır alan aldı, ismini demokratik yere yazdırdı, alamayan başka yere yazdırdı. Sözcü arkadaşımız Milli Savunma Bakanımızın sarıklı amiral meselesine olumlu baktığını söylüyor. TSK'da soruşturma süreci devam ediyor. TSK kendi soruşturmasını tamamlamasın mı? O görüntüyü hiçbir şekilde kabul etmiyoruz, meşru da kabul etmiyoruz arkadaşlar. O görüntünün yanlışlığına vurgu yapmakla kalsalardı yine yanlış bir şey yapmayacaklardı. Bu ikisini birbiriyle kavga ettirerek varmaya çalıştığınız yeri biliyoruz. Biz bu argümanları 1960'larda gördük, 'darbeye karşıyız, iktidarın da çok suçu var' diyerek darbeyi meşrulaştırmaya kalkışan bir argüman.
TSK'nın disiplini bizim için son derece önemlidir. Emekli amirallerin bildirisi konusundaki tavırlarını örtmek için 128 milyarı öne çıkarıyorlar. Kendi partilerin milletvekili onlara en güzel cevabı verdi."