Türkiye Libya’da oyun bozdukça Hafter cephesi daha da saldırganlaşıyor. Cephede yaşadığı mağlubiyetler sonrası 27 Nisan’da yeni bir darbe açıklaması daha yaparak ‘ülkede yönetime el koyduğunu’ iddia eden Hafter, geçen süre boyunca Ulusal Mutabakat Hükümeti’ne (UMH) bağlı meşrû Libya ordusu karşısında daha da geriledi. Sahadaki başarısızlık Hafter’e talimat ileten devletlerde büyük paniğe yol açtı. Başını Fransa’nın çektiği bir grup ülke, Libya ve Doğu Akdeniz’e ilişkin Türkiye’yi hedef alan tuhaf bir bildiriye imza attı. Önceki gün video konferans yöntemiyle biraraya gelen Fransa, Mısır, Yunanistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi dışişleri bakanları görüşme sonrası yayınladıkları ortak bildiride Akdeniz’de gerilimin artmasından Ankara’yı sorumlu tuttu. Türkiye ile Libya arasında imzalanan Dolmabahçe Mutabakatı’nın uluslararası hukuka aykırı olduğunu ve üçüncü tarafları bağlamayacağını iddia eden bu 5 ülke, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Libya’daki varlığının da hem bu ülkenin komşularına hem de Afrika ve Avrupa’nın istikrarına tehdit oluşturduğunu savundu. Paris, Kahire, Atina, Abu Dabi ve Lefkoşa yönetimlerinin Libya’daki darbeci Hafter’in katliamlarına hiç değinmemesi ise kimseyi şaşırtmadı. Bu ülkeler ayrıca, Ankara’nın Kıbrıs çevresinde yürüttüğü doğalgaz arama faaliyetlerini de yasadışı ilan etti.
Her satırında Türkiye’nin hedef alındığı 9 maddelik deklarasyon, bir etkisi ve hükmü bulunmasa da Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki artan gücü karşısında çaresizliğin ifadesi olarak dikkat çekiyor. Dışişleri Bakanlığı 5 ülkenin tuhaf eylemini, ‘hesapları Türkiye tarafından bozulduğunda hezeyana kapılan bir grup ülkenin iki yüzlülüğünün ibretlik bir örneği’ sözleriyle niteledi. Dışişleri Sözcüsü Hami Aksoy, bildiriye şöyle tepki gösterdi: “Yunanistan ve GKRY’nin Doğu Akdeniz konusunda ülkemizle ve KKTC ile diyaloğa girmek yerine, konuyla ilgisiz bölge dışı aktörlerden medet ummaları, ancak mandacı ve sömürgeci bir mantığın eseri olabilir. Türkiye’nin uluslararası hukuk temelinde meşrû menfaatlerini korumak amacıyla attığı adımların haksız ve hukuksuz gerekçelerle çarpıtılması asla kabul edilemez. Aynı durum keza Mısır için de geçerlidir. Bu ülke yöneticileri kendi halkının menfaatlerini ve haklarını korumak yerine, bunlardan çoktan feragat etmeyi tercih etmiş gözükmektedir. Doğu Akdeniz’le hiçbir alakası olmayan Birleşik Arap Emirlikleri’ni ise diğer ülkelerle bir araya getiren, Türkiye düşmanlığından başka bir şey değildir. Bu ülkenin hem bize hem Libya’ya karşı sabıkası bellidir. Barış Pınarı Harekâtımızla Suriye’de bir terör devletçiği kurma emellerine ağır bir darbe vurduğumuz Fransa’nın ise, bu ruh hali içinde Türkiye’ye karşı oluşturulan şer ittifakının hamiliğine soyunduğu anlaşılıyor.”