
İsrail basınından Maariv gazetesi, Türkiye’nin yerli üretimi Altay ana muharebe tankını “endüstriyel egemenliğin sembolü” olarak tanımladı. Haberde, Altay projesinin Türkiye’yi savunma sanayisinde küresel güçler ligine taşıyabilecek bir adım olduğu vurgulandı.

"Türkiye süper güçler arasına giriyor"
- Altay’ın seri üretime geçmesi dış basında geniş yankı buldu. İsrail gazetesi Maariv, Altay’ı “endüstriyel egemenliğin simgesi” olarak tanımlayıp projenin yirmi yılda dışa bağımlılıktan özerkliğe dönüşen savunma sanayisini somutlaştırdığını yazdı. Haberde Altay’ın, TSK’daki eski M48 ve M60 gibi platformların yerini almak üzere geliştirildiği vurgulandı. Ayrıca Türkiye'nin bu alandaki adımıyla süper güç ülke konumuna geçebileceği belirtildi.
Öte yandan Yunanistan'da Türkiye'nin savunmada attığı adımlara karşı önlem alınması gerektiğini yazmıştı.

Hedef: Ayda 8, 3-4 yılda 250 tank

Ambargolarla mücadele ve projenin ilerletilmesi
Kosova merkezli Telegrafi, Altay projesinin geçmişte ambargolar ve tedarik kısıtları nedeniyle sekteye uğradığını, ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın inisiyatifiyle projenin ileri taşındığını belirtti.

Haberde Altay’ın birçok alt sisteminin yerlileştirildiği ve modern muharebe gereksinimlerine uygun teknolojilerle donatıldığı vurgulandı.
Polonya merkezli Defence Industry EU ve yerli kaynaklar, Altay’daki kritik elektronik ve savunma sistemlerinin büyük kısmının ASELSAN tarafından sağlandığını yazdı. Haberlere göre ASELSAN tarafından entegrasyonları yapılan başlıca sistemler şunlar:
Altay Milli Tank Projesi (MITÜP) kapsamında geliştirilen platform, yıllar süren Ar-Ge, saha testleri ve iş birliği süreçleri sonucu nihai üretim aşamasına geldi. Haberlerde, Nisan 2023’te Kore motorlu iki “Yeni Altay” prototipinin TSK’ya teslim edildiği ve başarılı saha testlerinin ardından operasyonel teslimat sürecinin başladığı hatırlatıldı.
Dünya basınında gündem oldu
Yabancı haber kuruluşları genel olarak Altay’ı Türkiye’nin savunma sanayisinde kaydettiği ilerlemenin sembolü olarak değerlendiriyor; bazı yayınlar bunu siyasi ve ekonomik anlamda da önemli bir adım olarak yorumladı.
Haberlerde, yerelleştirme oranının artmasının hem tedarik güvenliğini güçlendireceği hem de dış baskılara karşı stratejik özerklik sağlayacağı öne çıkarıldı.









