Ana vatanı Çin olan ve Türkiye’de ilk olarak Yalova ile Bursa bölgesinde ortaya çıkan gal arısı, kestane ağaçlarının tomurcuklarına yerleşerek, çiçek açmasını engelliyor. Zamanla bu zararlı arılar, ağaçların kurumasına da neden oluyor. Son dönemde Düzce’de de görülmeye başlanan gal arısı, özellikle kestane üretimi yapan köylülerle birlikte kestane balı üreten arıcıların da korkulu rüyası haline geldi.
Türkiye Tarım Hayvancılık ve Arıcılık Dayanışma Platformu Derneği Düzce Şubesi Başkanı Aykut Keleş, gal arısı ile mücadele edilmemesi durumunda kestane ağaçlarının tamamıyla kuruyacağını söyledi. Keleş, "Gal arısının ana vatanı Çin olarak bilinmektedir. İlk olarak Bursa taraflarında görünmeye başladı. Yalova, Kartepe ve bu bölgeye kadar geldi. Düzce’den sonra Zonguldak’ta da görülmeye başlandı. Bize en büyük zararı, kestanenin çiçek açmasını engellediği için bal alma oranımız düşüyor. Bırakın bal almayı, yakın zamanda yiyecek kestane bile bulamayacağız. Bu olaya detaylı ve tam olarak el atılması gerekiyor. Buna karşı bir böcek türü geliştirildiğini duyuyoruz. Fakat bu böcek türü buna yetişemiyor. Gal arısı daha hızlı ilerliyormuş. Bekliyoruz, aksi halde ormanlarımız iyice kuruyacak” dedi.
Düzce Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sevcan Öztemiz ise gal arısının önemli ekonomik kayıplara yol açtığını belirterek, "Gal arısı kestane üretiminde önemli ekonomik kayıplara neden olan bir karantina zararlısıdır. Bu bir arıcık. Arı grubundan bir zararlı. Kestanelere gerçekten çok önemli zararlar vermektedir. Erginleri siyahımsı renkte, anten ve bacakları sarımsı kahverengi renkte, yumurta ve larvaları beyazımsı, erişkinleri ise sarımsı ve kahverengi bir zararlı. Ana vatanı Çin. 1941 yılında Japonya, Kore ve Nepal’de görülmüş. 1970’li yıllarda Amerika’da görülmüş. 2002 yılında başta İtalya olmak üzere Avrupa ülkelerinde görülmüş. Ülkemizde ise 2014 yılında görüldü. Özellikle Yalova ve Bursa’da yayılmış durumda. Ancak ülke genelinde yayılması da ülkemiz açısından büyük risk oluşturacaktır” diye konuştu.
Prof. Dr. Öztemiz, gal arısıyla mücadelenin zor olduğunu dile getirerek, şunları söyledi:
Gal arısıyla en etkili mücadele yönteminin biyolojik mücadele olduğunu savunan Öztemiz, "İlk biyolojik mücadele ile ilgili çalışmalar 1950’li yıllarda başlamış. 1980’li yıllarda da biyolojik karşıtların salım çalışması yapıldı. Buna karşı mücadelede etkili olan yine bir arı türü olan 'torymus sinensis’tür. Çok etkili olduğu söyleniyor. Şu an birçok Avrupa ülkesinde İtalya’da, Japonya’da, Kore’de başarılı bir şekilde kullanılıyor. Ülkemizde de doğal düşmanlarla ilgili çalışmalar yürütülüyor. Birçok tür tespit edilmiş ancak Avrupa’da kullanılan arı türünün İtalya’dan getirilerek salımı gerçekleştirildi. Özellikle Yalova ve Bursa yörelerinde. Kısa vadede sorunu çözmek mümkün görünmüyor” ifadelerini kullandı.