Yeni anayasanın hem toplumsal hem siyasi hem de hukuki ihtiyaç olduğu belirtiliyor. Mevcut Anayasa’nın birçok hükmünün eskidiği, bazı hükümlerin de terk edilmiş olduğu dile getirilirken, 21. yüzyıl koşullarına bakıldığında tüm bunların günümüz ihtiyaçlarını karşılamadığı ifade ediliyor.
Bütün bunları tasfiye edebilmek için bile yeni bir anayasaya ihtiyaç var. Örnek olarak ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğünün son derece geniş bir boyut ve kapsam kazanmış olmasına rağmen bu konuda klasik bir anayasal düzene sahip olduğumuz kaydediliyor.
Bu anlamda da yeni bir hak ve özgürlükler sistematiğine ihtiyaç var. Mevcut Anayasa’da ekonomik hükümlerin içerisinde planlamaya ilişkin düzenlemeler var.
Ancak bu düzenlemelerin 1961 Anayasası’nın planlama mantığıyla, o zamanın ekonomik tercihleri üzerinden anayasaya girdiğine dikkat çekilirken, bu hükümlerin günümüz koşullarına göre yeniden ele alınması gerektiğine işaret ediliyor.
Yine ‘bağımsızlık’ konusunu güvence altına alacak, bu ilkeyi uluslararası toplumda çok daha etkili ve güçlü, ilişkileri güvence altına alabilecek bir bakış açısıyla yeniden değerlendirmeye alınabilecek.