İstanbul’un fethinin sembolü Ayasofya, 89 yıl sonra esaretten kurtuldu. Danıştay, 1934’te Bakanlar Kurulu kararıyla müzeye dönüştürülen Ayasofya’yla ilgili tarihi kararını dün açıkladı. Danıştay 10. Dairesi, Ayasofya’nın camiden müzeye dönüştürülmesine dair 24 Kasım 1934 tarihli Bakanlar Kurulu kararını iptal etti. Karar uyarınca Ayasofya’nın müze vasfı ortadan kalkacak ve yeniden cami olacak.
Milyonların beklediği kararın ardından 1931’de ibadete kapatılan Ayasofya’dan 89 yıl sonra yeniden ezan sesi yükseldi. Oy birliğiyle alınan kararın 19 sayfalık gerekçesinde önemli tespitler yer aldı. Ayasofya’nın, mazbut vakıf niteliğindeki Fatih Sultan Mehmet Han Vakfının mülkiyetinde olduğu ve vakfedenin iradesi gereği sürekli şekilde cami olarak kullanılması için toplumun hizmetine sunulduğu belirtildi. Ayrıca Ayasofya’nın, bedelsiz olarak kamunun istifadesine terk edilmesi yönüyle hayrat tanışmaz niteliği taşıdığı, tapu belgesinde de cami vasfı ile tescilli bulunduğu aktarıldı.
Vakıf senedinin, hukuk kuralı etki, değer ve gücünde olduğu, vakfedilen taşınmazın vakıf senedindeki niteliğinin ve kullanım amacının değiştirilemeyeceği, bu hususun tüm gerçek ve tüzel kişilerle birlikte davalı idare için de bağlayıcı olduğuna dikkat çekilerek, şöyle denildi: “Devletin, vakıf varlığının, vakfedenin iradesine uygun olarak kullanılmasını sağlama yönünde pozitif yükümlülüğü, vakıf mal ve hakları ile ilgili olarak vakfedenin iradesini ortadan kaldıracak şekilde müdahalede bulunmama yönünde de negatif yükümlülüğünün bulunduğu kuşkusuzdur.”
“Bu durumda, Türk hukuk sisteminde kadimden beri korunarak yaşatılan Vakfa ait taşınmaz ve hakların vakfiyesi doğrultusunda istifadesine bırakıldığı toplum tarafından kullanılmasına engel olunamayacağı, vakıf senedinde sürekli olarak tahsis edildiği cami vasfı dışında kullanımının ve başka bir amaca özgülenmesinin hukuken mümkün olmadığı sonucuna varıldığından, bu hususlar dikkate alınmaksızın Ayasofya’nın cami olarak kullanımının sonlandırılarak müzeye çevrilmesi yönünde tesis edilen dava konusu Bakanlar Kurulu kararında hukuka uygunluk görülmemiştir.” Danıştay, bu nedenlerle Bakanlar Kurulu kararının iptaline oy birliğiyle karar verildiğini duyurdu.
Ayasofya’nın Diyanet İşleri Başkanlığına devredilerek ibadete açılmasına ilişkin Cumhurbaşkanı Kararı Resmi Gazete’nin mükerrer sayısında yayımlandı. Kararda, Ayasofya Camisi’nin müzeye çevrilmesi hakkındaki 1934 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı’nın Danıştay 10. Dairesinin kararıyla iptal edildiği anımsatıldı. Bu kapsamda, Ayasofya Camisi’nin yönetiminin 633 sayılı Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun’un 35. maddesi gereğince Diyanet İşleri Başkanlığına devredilerek ibadete açılmasına karar verildiği belirtildi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, sosyal medya hesabından söz konusu Cumhurbaşkanı Kararı’nı “hayırlı olsun” notuyla paylaştı.
Ayasofya’nın camiden müzeye dönüştürülmesine yönelik 24 Kasım 1934 tarihli Bakanlar Kurulu kararının iptali istemiyle Danıştay’a dava açan Sürekli Vakıflar Tarihi Eserlere ve Çevreye Hizmet Derneğinin avukatı Selami Karaman, şunları söyledi: “Bugünden itibaren Ayasofya Camisi’nin hukuki statüsü müze olmaktan çıkmış ve cami olarak bundan sonra milletimize hizmet verecektir.”
“Ayasofya’nın ne zaman ibadete açılacağının” sorulması üzerine Karaman, şunları kaydetti: “İdari Yargılama Usulü Kanunu gereğince mahkeme kararlarının 30 günlük süre içerisinde idare tarafından uygulanması gerekiyor. Ben bu süre içinde kararın uygulanması gerektiğini düşünüyorum. Bu 30 günlük süre idare hukukunda idareye tanınmış bir hak değildir, birinci gün uygulanabiliyorsa kararın birinci gün uygulanması gerekiyor. Bugünden tezi yok veya yarın itibarıyla Ayasofya Camisi’nin cami vasfıyla hizmet etmesi, bu şekilde hizmet etmesi gerektiğini düşünüyorum.”
Danıştay’daki Ayasofya davasında kararın çıkacağına ilişkin gelişmeyi ilk olarak Yeni Şafak 8 Haziran’da manşetten duyurdu. 2 Temmuz’da görülen duruşmaya işaret edilen edilen “Ayasofya için karar 2 Temmuz’da” başlıklı haberde, Danıştay 10. Dairesi’nin, Ayasofya’nın yeniden cami olması için açılan davada karar vermeye hazırlandığı belirtiliyordu.
Yerli ve yabancı medya kuruluşlarının yanı sıra vatandaşların bekleyişini sürdürdüğü tarihi Ayasofya Meydanı’nda toplanan yaklaşık 250 kişilik grup, Danıştay’ın kararını sevinçle karşıladı. Ellerinde Türk bayrakları ile Danıştayın kararını destekleyen sloganlar ile tekbir getiren vatandaşlar, zaman zaman Ayasofya ile özçekim yaptı. Ayrıca, Sultanahmet Camisi ile Ayasofya’dan okunan ezan vatandaşlar tarafından telefonlarla kaydedildi.
TBMM Başkanı Mustafa Şentop, “Ayasofya’nın ibadete açılması tarihi bir olay. Ayasofya bizim kuşağımızın, bizden önceki birçok kuşağın ideallerinde cami olarak açılması gereken bir yapı olarak her zaman yer almıştır. Hedef olarak, hayal olarak, rüya olarak yer almıştı. ‘Zincirler kırılsın, Ayasofya açılsın’ bizim gençliğimizin en önemli sloganlarından biriydi. O dönemlerin gençlik liderlerinden sayın Cumhurbaşkanımız o yıllarda da büyük gayret gerçekleştiren biriydi. Onun Cumhurbaşkanlığında Ayasofya kararı anlamlı” diye konuştu. Şentop, “Ne zaman namaz kılmaya gideceksiniz?” sorusuna “En kısa zamanda. Muhtemelen önümüzdeki hafta içerisinde olabilir. En geç önümüzdeki hafta cumaya kadar bu konuda adım atılır. Hep beraber, siz de gelirsiniz” cevabını verdi.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Ayasofya’nın ibadete açılmasına ilişkin, “Tüm İslam alemine hayırlı ve mübarek olsun. Fethin sembolü Ayasofya yeniden hak ettiği statüye, özgürlüğüne kavuştu hamdolsun. Ayasofya üzerinden inananların mağduriyetine, tarihin mahkumiyetine son veren Cumhurbaşkanımız, Allah sizden razı olsun.”
Meclis Anayasa Komisyonu Başkanı, AK Parti Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ, kararla ilgili olarak “Danıştayın kararıyla adalet tecelli etti, hak yerini buldu. Bu hukuki ve tarihi kararı veren Danıştay 10. Dairesi Başkan ve üyelerini gönülden tebrik ediyorum. Allah’a sonsuz hamd ve şükürler olsun ki Ayasofya’yı müzeye çeviren Bakanlar Kurulu Kararı iptal edildi. Danıştayın Ayasofya kararıyla Türkiye; egemen, bağımsız ve güçlü bir devlet olduğunu göstermiştir, Fetih hakkına ve ruhuna sahip çıkmıştır” dedi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Danıştay 10. Dairesi’nin muazzam bir karara imza atarak Ayasofya Camisi’ni müzeye dönüştüren Bakanlar Kurulu kararını iptal ettiğini söyledi. Müslüman Türk milletinin haklı ve meşru beklentisinin karşılık bulduğuna işaret eden Bahçeli, şu değerlendirmelerde bulundu: “Ayasofya’nın kapıları hamdolsun ardına kadar açılarak tertemiz alınların secdeyle buluşması sağlanmıştır. Nitekim bugün tarihi bir gün olarak tezahür etmiştir. İnanç haklarımızı, egemenlik kazanımlarımızı tahrip ve taciz etmek maksadıyla kuyruğa giren ülkeler, odaklar ve husumetle beslenen çevreler kaybetmiştir. İrade milletin, karar hukukundur.”
Sürekli Vakıflar Tarihi Eserlere ve Çevreye Hizmet Derneği’nin kurucu başkanı 75 yaşındaki İsmail Kandemir, Ayasofya’nın yeniden ibadete açılması için hukuk sürecini 2005’te başlattı. Dernek, 1934 tarihli Bakanlar Kurulu kararının iptali istemiyle Danıştay 10. Dairesi’ne 2005’te dava açtı. Daire, 31 Mart 2008’de Ayasofya’nın müze olarak kullanılmasında hukuka aykırılık bulunmadığını belirterek, davanın reddine karar verdi. Bu karara yapılan itirazı değerlendiren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu da 10 Aralık 2012’de dairenin kararını onadı. Davacının karar düzeltme talebi de Kurul tarafından 6 Nisan 2015’de reddedildi. Böylece Ayasofya müze olarak kullanılmaya devam edildi. Ancak hukuk mücadelesini bırakmayan dernek, 2016 yılında ikinci kez Danıştay 10. Dairesi’ne dava açtı. Böylece dernek 15 yıl önce başlattığı hukuk mücadelesini kazandı.
Ayasofya’nın müze statüsünün iptal edilerek, cami olarak ibadete açılması kararı TBMM’de büyük sevinçle karşılandı. Ayasofya’nın Diyanet İşleri Başkanlığı’na devredilerek ibadete açılmasına ilişkin Cumhurbaşkanı kararı TBMM Genel Kurulunda okundu. Milletvekilleri kararı ayakta alkışladı.
Kararda, “Uluslararası Hukuk Yönünden” başlığıyla yapılan değerlendirmede, Uluslararası Hukuk Yönünden Dünya Kültürel ve Doğal Mirasının Korunmasına Dair Sözleşme’ye taraf devletlerin, Ayasofya’nın kültürel ve doğal mirasının, toprakları üzerinde bulunduğu Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin egemenliğine tam olarak saygı göstererek ve ulusal yasalarının sağladığı mülkiyet haklarına zarar vermeden, uluslararası toplum tarafından iş birliği ile korunması gereken evrensel bir miras olduğunu kabul ettiklerinin açık olduğu belirtildi.
Kararda şöyle denildi: “Buna göre, kullanım durumuna ilişkin herhangi bir niteleme yapılmaksızın ‘İstanbul’un Tarihi Alanları’ başlığı altında Dünya Mirası Listesine dahil edilen Ayasofya’nın kullanım şeklinin iç hukukumuza göre belirlenmesinin önünde engel teşkil eden herhangi bir kural Sözleşme’de yer almamaktadır. Aksine, Ayasofya’nın kullanım şeklinin iç hukukumuzda yer alan ‘vakıf mülkiyet hukuku’ çerçevesinde belirlenmesi, Sözleşmenin 6. maddesinde ifade edilen ‘egemenliğe tam olarak saygı gösterme’ ve ‘ulusal yasaların sağladığı mülkiyet haklarına zarar vermeme’ ilkeleri kapsamında Sözleşme’den kaynaklanan bir zorunluluktur.”
“Sözleşme’nin asıl amacı Dünya Mirası Listesine alınan doğal veya kültürel mirasın korunması olup, kültürel mirasın kullanım alanı, kültürel mirasın bulunduğu ülkenin iç hukukuna göre tayin edilecektir. Nitekim, Dünya Mirası Listesinde yer verilen ve ülkemizde bulunan miras alanlarından, Ayasofya’nın da içinde yer aldığı ‘İstanbul’un Tarihi Alanları’ ile diğer miras alanlarında, Selimiye Camii, Divriği Ulu Camii, Süleymaniye Camii, Sultan Ahmet Camii, Şehzade Mehmet Camii ve Zeyrek Camii gibi hâlen cami olarak kullanılan çok sayıda tarihi eser de bulunmaktadır.”