Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Türkiye, Rusya, İran ve Esed rejimi arasındaki 4'lü dışişleri bakanları toplantısının 10 Mayıs'ta Moskova'da yapılabileceğini açıkladı.
Çavuşoğlu, NTV canlı yayınında gündemi değerlendirdi ve gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Bakan Çavuşoğlu, seçimden önce Suriye konulu Moskova toplantısının olup olmayacağına soruya ilişkin şunları kaydetti:
"Pek muhtemel. Daha önce hazırlık toplantıları yapıldı zaten bir yol haritası çerçevesinde yapılıyor tüm görüşmeler. İstihbarat ve savunma bakanları toplantısı, teknik düzeyde toplantılar, özellikle sahada güvenliğin artırılması, terörle mücadele gibi konular detaylı bir şekilde ele alınıyor bu konularda işbirliği. Diğer taraftan Dışişleri Bakan Yardımcıları toplantısı da yapıldı. Şimdi Ruslardan tarih önerileri geldi. Herhalde 10 Mayıs'ta böyle bir toplantı gerçekleşecek. Şu anda İran Cumhurbaşkanı (İbrahim) Reisi bir Afrika turuna çıkacakmış. Dolayısıyla İran'dan kimin katılacağı tam netleşmedi. Bakan izin alıp mı gelecek? Ya da başka bir arkadaş mı gelecek? O netleşmedi ama öyle görülüyor ki onun da bu toplantıyı gerçekleştireceğiz. Moskova'da planlanıyor."
Türkiye Sudan'daki büyükelçiliğini Port Sudan'a taşıyacak
Çavuşoğlu, Sudan tarafının Türkiye'nin Hartum Büyükelçiliğinin taşınması önerisinde bulunduğuna işaret ederek Türkiye'nin büyükelçiliğinin ve büyükelçiliklerin bulunduğu bölgede her ki tarafın da mevcut olduğunu ve ciddi çatışmaların sürdüğünü söyledi.
Port Sudan'da bir yer temin edeceklerini de söylediklerini aktaran Çavuşoğlu,
"Biz karar verdik aslında, böyle bir risk alamayız. Çünkü çatışmalar daha da tırmanırsa buradan çıkmak da zor olabilir. Geçici olarak Port Sudan'a taşımayı düşünüyoruz."
dedi.
Çavuşoğlu, Ukrayna savaşı ilk birkaç haftadan sonra şiddetlenince Türkiye'nin misyonlarını hemen sınıra doğru kaydırdığını ve daha sonra Kiev'deki kuşatma sona erince de tekrar büyükelçiliğin geri döndüğünü anımsatarak,
"Büyükelçiliğimizi kapatmıyoruz, arkadaşlarımız orada. Tüm vatandaşlarımıza her türlü hizmet vermeye devam edecek."
ifadesini kullandı.
Bakan Çavuşoğlu, Fransa'nın Marsilya kentinde oy kullanan Türk vatandaşları ile PKK destekçileri arasında yaşanan gerilim hakkında girişimlerde bulunulduğunu aktardı.
"Fransızları uyardık. Biz özel güvenlik şirketiyle çalışıyoruz. Güvenlik personel sayısını da artırdık."
diyen Çavuşoğlu, Fransa'da PKK destekçileri olduğunu, 1 Mayıs'ı bahane ederek gerginlik yaratıldığını aktardı.
Çavuşoğlu, gerekli tedbirlerin alındığını, Türk misyonlarının da uyarıldığını belirterek,
"İçeride dışarıda propaganda yapamaz hiç kimse. Müşahitler olsun, sandık görevlileri olsun, Türkiye'nin kanunları çerçevesinde orada hareket etmek zorunda. Almanya'da da ufak tefek bir iki olay oldu. Ama orada da tedbirlerimizi aldık."
diye konuştu.
Yurt dışında yaşayan Türk vatandaşlarının seçime büyük bir ilgisi olduğunu söyleyen Çavuşoğlu, yurt dışındaki heyecanın yurt içinden daha fazla olduğunu kaydetti.
Çavuşoğlu, Ermenistan'da dikilen "Nemesis Anıtı" konusunu da değerlendirdi.
İkinci Karabağ Savaşı'nın ardından Azerbaycan ve Türkiye'nin Ermenistan ile ilişkileri normalleştirmek adına birçok adım attığına işaret eden Çavuşoğlu,
"Diktikleri anıt bizim diplomatlarımızı şehit eden terör örgütlerini, teröristleri, 1920'lerde Azerbaycanlı kardeşlerimizi ve bizim vatandaşlarımızı şehit eden terör örgütlerini yüceltmek için yaptılar. Dolayısıyla güvenlik kurumlarından sonra en çok şehit vermiş bir kurumun, Dışişleri Bakanlığının başında bakan olarak benim bunu kabul etmem mümkün değil."
dedi.
Çavuşoğlu, Ermenistan'ın "anıtı belediye yaptı, bizim yetkimiz yok" gibi açıklamalarını da samimi ve doğru bulmadığını kaydederek
"Dolayısıyla iyi niyetli olmadıklarını da gösteriyorlar. Bu iyi niyet karşısında tabi ben elim kolum bağlı duracak değilim. Ermenistan uçaklarına, bizim üzerimizden birçok yere uçmaya başlamışlardı, hava sahamızı da kapattık. Eğer bunu devam ettirirlerse de başka tedbirler de alırız."
uyarısında bulundu.
Türkiye ile Ermenistan arasında doğrudan uçuşlar olduğunu aynı zamanda Ermenistan'ın Türkiye hava sahası üzerinden Avrupa'ya da uçtuğuna işaret eden Çavuşoğlu, şunları kaydetti:
"Bir tek Ermenistan Meclis Başkanı KEİPA toplantısı için Türkiye'ye gelecek ona izin verdik çünkü bu bir uluslararası toplantı, bu bir istisnadır. Ama onun dışında VIP uçuşlar dahil uçuşlara da izin vermeyeceğiz. Eğer devam ettirirlerse, bunu kaldırmazlarsa bu sefer ilave tedbirler de alacağız. Bizim bunu kabul etmemiz mümkün değil, iyi niyetli olmadıklarını da net bir şekilde görmüş olduk. Hiç kimse kusura bakmasın, 'bizim yetkimizde değil' diye de bizi kandırmaya kalkmasınlar."
Bakan Çavuşoğlu, Antalya'ya gelen turist sayısında geçen yıla göre çok ciddi artışların olduğunu söyledi. Bu yıl Rus turist sayısında azalma olduğunu belirten Çavuşoğlu, bunun nedeninin muhalefetin sorumsuzca açıklamaları olduğunu ve bu sebeple geçen yıla oranla gelen Rus turist sayısında azalma yaşandığını aktardı.
Rejimin farklı vesilelerle dile getirdiği ön koşulların gerçekçi olmadığını vurgulayan Çavuşoğlu,
"Bu diyaloğun, işbirliğinin önemi ortada. Burada bir ön koşulla bu toplantılara, müzakerelere, görüşmelere devam edilmesinin mümkün olmadığını söyledik. Daha doğrusu bu ön koşulda bir yere varılamayacağını söyledik. Rejime de söyledik, Suriye'ye de İran'a da aynı şeyi söyledik."
ifadesini kullandı.
Çavuşoğlu, Suriye'de kalıcı bir istikrar ve barışın önündeki engelin Türkiye olmadığını vurgulayarak başta Astana olmak üzere farklı platformlarda bir araya gelindiğini hatırlattı.
"Terör örgütleri işte DEAŞ aynı şekilde YPG/PKK, bunlar Suriye'yi bölmek istiyor. Buna karşı birlikte mücadele etmemiz lazım. Bizim Suriye'nin sınır ve toprak bütünlüğüne desteğimizi Suriye rejimi de biliyor. Muhalefet de biliyor. Herkes biliyor. Bizim Suriye topraklarında gözümüz yok."
diyen Çavuşoğlu, Suriyeli göçmenlerin ülkelerine gönüllü dönmesinin önem arz ettiğini vurguladı.
Çavuşoğlu, çok parçalı bir Suriye'nin olduğuna dikkati çekerek Türk askerinin bulunduğu bölgelerden çekilmesinin en son adımlardan biri olabileceğini dile getirdi.
Muhalefetin seçimi kazanması halinde Suriye'den çekilme vaatlerine ilişkin Mevlüt Çavuşoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bizim engellediğimiz terör koridoru oluşturma sözü var. Bizim muhalefet de diyor ki, adına 'Millet İttifakı' dedikleri, milletin değerlerinden uzak, diyor ki 'biz buralardan çekileceğiz. Çekildiğimiz an buralara teröristler gelecek.' HDP'ye verdikleri galiba sözlerden bir tanesi bu, öyle görüyoruz açıklamalardan. Bu görüşmelerle ilgili detaylı bilgi alamadığımız için ama iki taraftan verilen sözler ve taahhütlere baktığımız zaman açıklama böyle. Buranın tekrar bir terör koridoru olması riski var. Dolayısıyla bizim buradan çekilmemiz demek, rejimin buraya tam hakimiyet sağlayacağı anlamına gelmez. Diğer taraftan burada ılımlı muhalefetle de bir diyalog, angajman olmadan bunun mümkün olmayacağını da bilmeleri gerekiyor. Çok ciddi çatışmalar olur. Burası kan gölüne döner tekrar, bizim terör örgütlerinin buraya gelmesine müsaade etmemiz mümkün değil. Ayrıca bu belirsizlik ortamında Türkiye sınırlarına çok sayıda göçmen gelir. Yani bu da kaçınılmaz. Dolayısıyla bu, çok riskli bir şey. Muhalefetin sözleri de riskli. Rejimin, 'buradan Türkiye önce çekilsin sonra görüşelim' yaklaşımı gerçekçi bir yaklaşım değil."
Suriye rejimiyle girilen diyalog ve angajmanın hedeflerinden birinin, Suriyeli göçmenlerin güvenli bir şekilde Suriye'ye döndürülmesi olduğunu belirten Çavuşoğlu, 550 bin Suriyeliyi güvenli bölgelere döndürdüklerini hatırlattı.
'Sudan'dan 2 bin 61 kişi tahliye edildi'
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Sudan'da ordu ile paramiliter Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasında devam eden çatışmalar nedeniyle bugüne kadar 1763'ü Türk, 298'i 22 farklı ülkenin vatandaşı olmak üzere toplam 2 bin 61 kişiyi bu ülkeden tahliye ettiklerini bildirdi.
Mısır ve Suudi Arabistan'dan tahliyeleri tamamladıklarını aktaran Çavuşoğlu, birçok Türk vatandaşının da başkent Hartum'da veya başka bölgelerde kalmak istediklerini söylediğini aktardı.
Çavuşoğlu, Nyala'da Türkiye'nin Sağlık Bakanlığının işlettiği bir hastane olduğunu ve sağlık personelinin çatışmalar nedeniyle paniklediğini aktararak Bakanlık ile nöbet değişimi konusunda çalıştıklarını dile getirdi.
Nyala'dan da gelmek isteyen vatandaşları da Türkiye'ye getireceklerini kaydeden Çavuşoğlu, bunun ne zaman yapılabileceğinin belli olmadığını ancak Sağlık ve Milli Savunma Bakanlıklarıyla görüştüklerini ve askeri uçakla yeni sağlık personeli gönderebileceklerini söyledi.
Özellikle Büyükelçiliğin bulunduğu bölgede çok ciddi çatışmalar olduğunu vurgulayan Çavuşoğlu, şöyle devam etti:
"Şu andaki yönetim, geçiş hükümeti bize 'Port Sudan'a geçici olarak Büyükelçiliğimizin taşınmasında fayda var.' dedi. Çünkü ateşkese uyulmuyor. Bu, önümüzdeki süreçte çatışmaların daha da artacağı anlamına geliyor. Vatandaşlarımız hiç panik yapmasın. Biz dönmek isteyen her bir vatandaşımızı ülkemize getirmek için bugüne kadar Pakistan'da, Afganistan'da, pandemi döneminde, Ukrayna'da ve Sudan'da olduğu gibi getiririz."
Çavuşoğlu, bundan sonra tahliyeler olursa vatandaşları Port Sudan üzerinden getirmeyi planladıklarını dile getirerek Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan ve HDK Komutanı Muhammed Hamdan Dagalu ile görüştüğünü, kendisinin de Dagalu ve Sudan Dışişleri Bakan Vekili Ali es-Sadık ile konuştuğunu aktardı.
Daha önce geçiş hükümetini oluştan anlaşmanın imzalanmasında, Etiyopya'nın ve Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed'in çok rolü olduğuna dikkati çekerek şunları kaydetti:
"Etiyopya'nın şimdi bize teklifi oldu, Cumhurbaşkanımızın da bu temaslarından sonra. Sudan'da her kesimin Türkiye'ye saygısı var. Türkiye taraf tutmuyor, kardeş Sudan halkının huzurunu ve refahını arzu ediyor. Başka ülkeler gibi Sudan'ın iç işlerine karışma anlayışımız yok bizim, bazı ülkeler gibi diyelim. Bakan Yardımcımız Burak Akçapar, Addis Ababa, Etiyopya'da onların da davet üzerine hem Afrika Birliği ile hem de Etiyopya tarafıyla görüşüyor. Ayrıca Sudan tarafı ile de temastalar birlikte. Afrika Birliği ve Etiyopya ile birlikte Sudan'da kalıcı ateşkes için çaba sarf ediyoruz. İleriki günlerde daha üst düzey temaslar da olacaktır telefon görüşmeleri dışında, yüz yüze görüşmeler de olacaktır."
Çavuşoğlu, Tahıl Koridoru Anlaşması kapsamında Rusya'nın tahıl ve gübre satışı için ödemelerde Türk bankalarının devreye girmesi önerisine ilişkin, gayretlerin devam ettiğini ve buradan bir sonuç çıkmasını umduklarını söyledi.
Rusya'nın, anlaşmayı 60 gün uzatmasının sebebinin ihracatındaki sorunların devam etmesi olduğunu aktaran Çavuşoğlu, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres'in bu sıkıntıların aşılması için çok samimi bir şekilde çaba sarf ettiğini belirtti.
Rusya Tarım Bankası'nın tekrar uluslararası ödemelerde kullanılan SWIFT sistemine dahil edilmesinin gündemde olduğuna değinen Çavuşoğlu, bununla ilgili bazı görüşmelerin devam ettiğini ancak SWIFT sistemine dahil edilse bile Rus bankası üzerinden Batılı şirketlerin çalışma konusunda çok hevesli olmadığının görüldüğünü ifade etti.
Çavuşoğlu, ABD, İngiltere ve Guterres'in de bunu söylediğini anımsatarak,
"Genel Sekreter bir Türk bankasıyla çalışalım teklifinde bulundu. Sayın Cumhurbaşkanımıza da arz ettik. Bizim bankalarımıza yönelik herhangi bir tehdit oluşmayacaksa, oluşmayacağına dair bir garanti verilirse biz destek olabileceğimizi söyledik."
dedi.
Teklife dair teknik görüşmeler yapıldığını anlatan Çavuşoğlu,
"Bir taraftan Rusların bankasının SWIFT sistemine dahil edilmesi, bir taraftan da şartlar oluşursa bir Türk bankası üzerinden, belki Ziraat Bankası üzerinden bu sürece katkı sağlanması konuşuluyor."
ifadelerini kullandı.
Çavuşoğlu, bu sorunun karmaşık olduğundan bahsederek Odessa Limanı üzerinden amonyak ihracatına dair boru hattının açılmasının tekrar gündemde olduğunu, tarafların başka konuları da bu işin, müzakerenin içine katmaya çalıştıklarını ancak onları ayrı tutmaları gerektiği yönünde her iki tarafı da ikna ettiklerini anlattı.
'Avrupa Birliği bugüne kadar sözünde durmadı'
Bakan Çavuşoğlu, Türkiye'nin Avrupa Birliği (AB) ile ilişkilerinde bir tıkanma olduğunu belirterek,
"Sadece 16 fasıl açıldı. Daha 20 fasıl var. Bir tanesi geçici olarak kapatıldı. Eğitim faslı. 8 tane fasıl AB Komisyonu tarafından bloke edildi. Altı tane fasıl Rum kesimi tarafından bloke edildi. Bunların bazıları aynı fasıllar. Dolayısıyla yıllardır süren bir tıkanıklık var. Ve bu göç mutabakatı ya da ortak deklarasyonunda birçok vaatler vardı fasılların açılması dahil, açılmadı. Vize serbestisi de yine bu vaatlerden bir tanesiydi. Daha doğrusu vaat değil taahhüttü. Yani AB'nin taahhüdüydü. Gümrük Birliği Anlaşmasının Modernizasyonu, Avrupa Birliği'nin bir taahhüdüydü. Avrupa Birliği bugüne kadar sözünde durmadı. Vize serbestisine dönecek olursak 66 kriteri yerine getirmişiz. 72 kriterden 66'sını geriye kaldı altı."
ifadelerini kullandı.
AB'nin vize serbestisini bilinçli olarak geciktirdiğini ve Türkiye ile bu konuda müzakere etmeye yanaşmadıkları için Türkiye'nin geri kabul anlaşmasının uygulanmasını askıya aldığını aktaran Çavuşoğlu, AB'nin terörle mücadele kanunundaki değişiklik taleplerinin de olduğunu, bu konuda AB'yle mutabakata varılmadığını hatırlattı.
Bakan Çavuşoğlu, Cumhurbaşkanı adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun seçilmesi halinde AB'ye vize muafiyeti yönündeki vaadine ilişkin şunları kaydetti:
"Şimdi Sayın Kılıçdaroğlu sonuçta Türkiye'nin tek taraflı bir tasarrufu olmayacağı için nasıl bir vaatte bulunabiliyor? Bana göre boş bir söz. Diğer sözler 'Sana Söz' gibi boş bir sözdür bu. Sonuçta burada Avrupa Birliği'nin karar vermesi lazım. Avrupa Birliği'nin son yedi sekiz aydır Türk vatandaşlarına vize verme konusunda çıkarttığı zorluklar da ortada. Dolayısıyla bunu da kasıtlı yaptığını da biliyoruz. Burada Avrupa Birliği Kılıçdaroğlu'na bir söz verdiyse, siz gelirseniz işte vize serbestisini altı kriteri de gerçekleştirmeden temin edeceğiz diye söz verdilerse onu bilemem. O zaten bizim her zaman söylediğimiz yani kasıtlı bir şekilde vize problemi çıkarıyorlar diyoruz ya, onu teyit eder. Söz vermedilerse nasıl garanti verecek?"
Avrupa Birliği ve tüm uluslararası toplumla, tüm müzakerelerinin, görüşmelerinin şeffaf olduğunu aktaran Çavuşoğlu, Kılıçdaroğlu'nun, seçilmesi halinde Türkiye'ye 300 milyar dolar getireceği sözünün şeffaf olmadığını, kredi mi değil mi, şartları ne gibi hususlarda muğlaklık bulunduğunu söyledi.
Ermenistan-Türkiye ilişkileri
Bakan Çavuşoğlu, İkinci Karabağ Savaşı'nın ardından Ermenistan'la ilişkilerin normalleştirilmek istendiğini, Azerbaycan’ın da barış anlaşması teklifinde bulunduğunu hatırlattı.
"Bu bir samimiyettir, somut adımdır."
diyen Çavuşoğlu, Türkiye’nin de samimiyet gösterdiğini belirterek, Ermenistan ile ilişkilerin normalleştirilmesi konusunda Azerbaycan’la da istişare ederek hava sahasının açılması, doğrudan uçuşların ve kargo ticaretinin başlaması gibi bazı adımlar atıldığını aktardı.
Çavuşoğlu,
"Biz bu ilişkileri başlatırken, ne Ermenistan bize sözde soykırımı kabul et dedi, ne de biz bundan vazgeçerseniz ancak olur demedik. Çünkü iki tarafın da pozisyonu belli, biz açık bir şeffaf bir şekilde komisyon bile kuralım diyoruz. İnşallah bir gün Ermenistan buna da yanaşır. Çünkü bilim insanlarının tarihi incelemesi lazım."
ifadelerini kullandı.
Türk dış politikasına yönelik eleştiriler
Ukrayna-Rusya savaşında dünyanın gözünde en tarafsız ülkenin Türkiye olduğunu belirten Çavuşoğlu, Millet İttifakının bu tarafsızlığı bozacağına yönelik açıklamalarını hatırlattı.
Çavuşoğlu, "Bize karşı olun ama Türkiye’ye karşı olmayın, diyoruz." ifadesini kullanarak şunları kaydetti:
"Rusya’ya karşı yaptırımları başlatacağız diye sorumsuz açıklamalar yapan kim? Onlar. Batı’ya biz sizin yanınızdayız diye göstereceğiz ve sizden iyi bir aferin alacağız diyen kim? Bunlar. Muhalefetin şöyle bir sorunu var, bizim dış politika adımlarımıza karşı olabilirler ama bunlar Türkiye ve Türkiye’nin çıkarlarına karşılar. O yüzden Suriye’den çekileceğiz diyorlar, o yüzden Libya'da ne işimiz var diyorlar. Irak’tan çekileceğiz diyorlar yani terörle mücadeleden vazgeçeceğiz diyorlar açıkçası. Bunlar Türkiye'nin diğer menfaatlerine de karşılar. Yani Türkiye'ye karşılar. Yani (muhalefete) bize karşı olun, Türkiye'ye karşı olmayın, diyoruz."
Türk dış politikasıyla ilgili anketler yapıldığını, vatandaşların genel anlamda memnun kaldığı alanların başında Türk dış politikasının olduğunu belirten Çavuşoğlu, "Özellikle muhalefet partilerine oy veren seçmenlerin önemli bir kısmı dış politikayı başarılı buluyor. Bunlar kendi tabanlarıyla da çelişiyor, sırf eleştirmek için." dedi.