Batı ve ABD soykırımın ortağıdır

Rabia Şenol
Rabia Şenol
04:0027/10/2025, Pazartesi
G: 27/10/2025, Pazartesi
Yeni Şafak
Gazze Mahkemesi
Gazze Mahkemesi

İsrail’in Gazze’deki işlediği savaş suçlarını araştırmak üzere İstanbul’da toplanan Gazze Mahkemesi, nihai kararını açıkladı. Jüri, İsrail’in Gazze’de soykırım gerçekleştirdiğini ve başta ABD olmak üzere Batılı hükümetlerin, diplomatik, askeri ve ekonomik destek yoluyla bu soykırıma suç ortağı olduklarını tespit etti. Sessiz kalan devlet ve aktörlerin de bu suç ortaklığında rolü olduğu vurgulandı.

İsrail'in Gazze'de işlediği savaş suçlarını araştırmak üzere kurulan küresel ve bağımsız girişim Gazze Mahkemesi, nihai kararını bildirdi. İstanbul'da varılan kararda, “Batılı hükümetlerin, özellikle ABD'nin, İsrail'in soykırımına suç ortağı oldukları, bazı durumlarda soykırımda işbirliği yaptıkları tespit edilmiştir” ifadesi yer aldı. İstanbul Üniversitesi Prof. Dr. Cemil Bilsel Konferans Salonu'nda eski Birleşmiş Milletler (BM) Filistin Özel Raportörü Prof. Dr. Richard Falk başkanlığında toplanan Gazze Mahkemesi üyeleri, nihai kararını duyurdu. Gazze Mahkemesi Vicdan Jürisi'nin üyeleri Prof. Sami Al-Arian, Prof. Christine Chinkin, Dr. Ghada Karmi, yazar Kenize Mourad, Prof. Chandra Muzaffar ve Prof. Biljana Vankovska'nın isimlerinin yer aldığı açıklamada, jürinin uluslararası hukuktan beslendiği ve vicdan tarafından yönlendirildiği, devletlerin otoritesiyle konuşmadığı vurgulandı.

SİVİL TOPLUMUN TEPKİSİ

Bulgular ve Ahlaki Yargı Bildirgesi'nin sunulduğuna işaret edilen açıklamada, “Hukuk, güç tarafından susturulduğunda, vicdan, nihai karar merci haline gelmelidir” ifadesine yer verildi. Açıklamada, Gazze Mahkemesi'nin bir hukuk mahkemesi olmaması nedeniyle herhangi bir kişi, kuruluş veya devletin suçluluğunu veya sorumluluğunu belirleme amacı taşımadığına dikkati çekilerek, mahkemenin, İsrail'in Gazze Şeridi'nde gerçekleştirdiği soykırımın sorumluluğunu almaması ve hesap vermemesi neticesinde sivil toplumun bir tepkisi olarak ortaya çıktığı aktarıldı.

AHLAKİ ÇÖKÜŞ YAŞANIYOR

"Jüri, Batılı hükümetlerin, özellikle de ABD'nin ve diğerlerinin, diplomatik koruma, silah, silah parçaları, istihbarat, askeri yardım ve eğitimin yanı sıra devam eden ekonomik ilişkiler yoluyla İsrail'in soykırım işlemesine bazı durumlarda iş birliği yaparak ortak olduklarını tespit etti" ifadesinin kullanıldığı açıklamada, bu tür eylemlerin ahlaki çöküşü gösterdiği vurgulandı. Açıklamada, bu tür eylemlerin, soykırımı önlemek ve Filistin halkının kendi kaderini tayin hakkını da içinde barındıran uluslararası hukukun emredici bir normunun ihlaline son vermek için iş birliği yapma yönündeki yasal yükümlülüklerinin ihlalini oluşturduğu belirtildi.

SESSİZ KALANLAR DA SUÇ ORTAĞI

Soykırım karşısında sessiz kalmanın ve eylemsizliğin "suç ortaklığının başka bir biçimi" olduğu vurgulandı. Açıklamada, jürinin, soykırımda bir dizi devlet dışı aktörün suç ortağı olduğunu tespit ettiğine dikkati çekilerek, Batı medyasının Filistin hakkındaki taraflı haberleriyle İsrail suçlarının eksik haber yapılmasının, yönetici elitlerin ve onların ortak çıkarlarının ekonomik ve siyasi çıkarlarına uyumlu olduğu bildirildi.

İSRAİL, GAZZE'DEKİ HALKA SOYKIRIM UYGULUYOR

Açıklamada, "İsrail, kökleri siyonizmin üstünlükçü ideolojisine dayanan, geniş bir apartheid rejimi içinde, Gazze'deki halka soykırım uyguluyor" ifadesine yer verildi. Mevcut küresel düzenin, güçlü devletler ya da onların müttefikleri tarafından işlenen insanlık suçlarını önleme veya cezalandırma konusunda yetersiz olduğu tespit edilen açıklamada, şunlar vurgulandı: “Bu kampanya, tüm Filistin'de ve sürgünde yaşayan Filistinlileri hedef alan ve yüzyılı aşkın süredir devam eden projeden ayrı düşünülemez. Soykırımın temel nedenleri, Filistinlileri mülksüzleştirmeyi ve ortadan kaldırmayı amaçlayan bir sistemi destekleyen ırkçı, üstünlükçü bir ideoloji olan siyonizmde yatmaktadır. Bu sistem, ABD ve müttefikleri tarafından yönetilen baskıcı bir neo-sömürgeci güç yapısı tarafından desteklenmekte ve birçok hükümet de dahil olmak üzere uluslararası suç ortaklığı tarafından korunmaktadır.”

ULUSLARARASI PLATFORMLAR GÖRMEZDEN GELİNİYOR

Açıklamada, Güney Afrika'nın Uluslararası Adalet Divanı'na başvurmuş olması ve UCM tarafından İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında tutuklama emirleri çıkarılmasına rağmen, bu adımların İsrail tarafından görmezden gelindiği aktarıldı. Açıklamada, siyasi, askeri, ekonomik ve ideolojik olarak sorumlu olan tüm fail, destekçi, kolaylaştırıcı ve suç ortaklarının yasaların izin verdiği en geniş ölçüde hesap verebilir kılınması, İsrail'in BM gibi uluslararası kurum ve kuruluşlardaki varlığının askıya alınması önerildi.

Eski Birleşmiş Milletler Filistin Raportörü Prof. Dr. Richard Falk

Filistin’de soykırım devam ediyor

Eski Birleşmiş Milletler (BM) Filistin Raportörü Prof. Dr. Richard Falk, İsrail'in Gazze'de işlediği savaş suçlarını araştırmak üzere kurulan küresel ve bağımsız girişim Gazze Mahkemesi'nin nihai kararının açıklanmasın ardından İsrail'in ateşkesi ihlal ederek Filistinlileri öldürmeye devam ettiğini ve Gazze'deki soykırımın sürdüğünü vurgulayarak, İsrail ile Batılı destekçilerinin hesap vermesi, Filistinlilere adalet ve tazminat sağlanması gerektiğini söyledi.

DÜNYAYI UYARIYORUZ

Falk, “Bugün dünyayı uyarıyoruz, Filistin'deki soykırım sona ermedi. İsrail rejimi, Batı tarafından sağlanan mermi ve bombalarla Filistinlileri öldürmeye devam ediyor. Hayatta kalanlara gıda ve ilaç ulaştırılmasını engellemeyi sürdürüyor” dedi. Gazze'de iki yıldır süren sistematik açlık, hastalık ve Gazze'nin tamamının zehirli kimyasallar ve patlayıcı maddelerle kirletilmesinin gelecek yıllarda da soykırım kurbanlarını artırmaya devam edeceğine dikkati çeken Falk, İsrail'in Gazze'nin yanı sıra Batı Şeria'da da yasa dışı faaliyetlerini genişlettiğini vurguladı. Falk, İsrail'in ateşkesi ihlal ederek Filistinleri öldürmeye devam ettiğini belirterek, Filistin'in kendi kaderini tayin hakkını ihlal eden hükümleri reddettiklerini bildirdi.

ABD’li Yahudi akademisyen Maura finkelstein

Herkes İsrail’i kınamalı

ABD’li Yahudi antropolog ve akademisyen Maura Finkelstein, soykırım karşıtı tutumu nedeniyle kendisi de Yahudi olduğu halde Yahudi çevrelerce dışlandığını söyledi. Gazze Mahkemesi'nin nihai oturumu için İstanbul’a gelen ve özellikle İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki Filistinlilere yönelik soykırımında akademik suç ortaklığıyla ilgili çalışmaları, Siyonizm karşıtı ve Filistin'e yakın tutumuyla bilinen ABD’li Yahudi akademisyen Finkelstein, açıklamalarda bulundu. Finkelstein, Muhlenberg College Üniversitesinde 9 yıl kadrolu antropoloji profesörü olarak çalıştığını ancak üniversitedeki Siyonist gruplar ve bağışçıların baskılarıyla işinden olduğunu dile getirdi.

GERÇEĞİ SÖYLEME SORUMLULUĞUMUZ VAR

Finkelstein, her akademisyenin ve kurumun, Gazze’de yaşanan soykırım karşısında sorumluluk taşıdığını vurguladı. “İklim değişikliği üzerine çalışan bilim insanları bile soykırımın yol açtığı çevresel yıkımı inceliyor" diyen Yahudi akademisyen, "Bu nedenle her akademisyenin bu soykırımı dile getirme, İsrail’i kınama ve Filistin’in özgürleşmesini destekleme sorumluluğu var" değerlendirmesinde bulundu.

İSRAİL’İN SAVAŞ SUÇLARI

Jürinin, devam eden soykırımı ve suçları kınadığı vurgulanan açıklamada, kınanan suçlar şu şekilde sıralandı:

  • 'Yiyecek ve suyun kasıtlı olarak reddedilmesi' ve tüm gıda sisteminin sistematik olarak yok edilmesi yoluyla açlık ve kıtlık.
  • 'Ev katliamı', konutların ve altyapılarının kasıtlı olarak toplu olarak yok edilmesinden çok daha fazlasıdır. Bir ev, sevgi, yaşam, anıların, umutların ve özlemlerin deposudur. Yıkımı yerinden edilmeye, travmaya, toplulukların parçalanmasına ve derin kültürel kayıplara neden olur.
  • 'Çevre katliamı', toprak verimliliğinin, hava kalitesinin, gıda ve su kaynaklarının tahribatına dayalı, yıkıcı çevresel hasara yol açan özel bir savaş türünü tanımlar.
  • 'Sağlık altyapısının, ekipmanlarının ve personelinin kasıtlı olarak yok edilmesi ve hedef alınması' onlarca yıldır sistematik bir şekilde devam ediyor.
  • 'Üreme katliamı', doğumların engellenmesi, gelecekteki yaşamların ve güvenli bir şekilde üreme yeteneğinin ortadan kaldırılması yoluyla Filistinli üreme sağlığı hizmetlerinin kasıtlı ve sistematik bir şekilde hedef alınmasıdır.
  • 'Akademi katliamı', bilginin soykırımıdır. Bir nesil öğrenci ve öğretmenin öldürülmesi, susturulması ve yerinden edilmesi, Filistin'in entelektüel geleceğinin yok edilmesidir.
  • 'Gazetecilere yönelik saldırılar', soykırımın belgelenmesi, Filistinli gazeteciler tarafından gerçekleştiriliyor ve hem kendileri hem de aileleri hedef alınıyor. Bu gazetecilerin susturulması, soykırımın gizlenmesine yardımcı oluyor ve başka hiçbir çatışmada olmadığı kadar çok gazeteci öldürülüyor.



#Gazze Mahkemesi
#Gazze
#Filistin