Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 2023 vizyonu olarak Ay’a gidileceğini açıklamasının ardından gözler yıllardır bu alanda yapılan çalışmalara çevrildi. Mili Uzay Programı, tüm ülkede heyecanla karşılanırken, Türkiye bu hayal için yıllardır çok ciddi çalışma ve yatırımlar yapıyor. Bu çalışmaların en somut örneğini ise 2017 yılında fizibilite çalışması tamamlanan Uzay Sonda Roketi ve Fırlatma Sistemi Projesi (BURAK) oluşturuyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıkladığı “Dünya yörüngesinde ateşleyeceğimiz kendi milli ve özgün hibrit roketimizle Ay’a ulaşarak sert iniş gerçekleştireceğiz. Uzay aracımızı yakın yörüngeye çıkaracak ilk fırlatmayı uluslararası iş birliği ile hayata geçireceğiz” hedefi için, Burak Projesi’ne hız verilecek. Milli uydu fırlatma sistemi geliştirilmesi hedefinin de ilk adımı olan Burak Projesi’nin fizibilite raporu 2017 yılında tamamlandı.
Türkiye’nin 2023 hedeflerine uygun olarak gerçekleştirilmesi öngörülen projeyle uzay projeleri için ihtiyaç duyulan teknolojilerin geliştirilmesi ve uzay tarihçesi kazandırılması amaçlanıyor. Ayrıca, Türkiye’nin uzaya bağımsız olarak erişim yapabilen ülkeler arasında yer alması öncelikli hedef olarak yer alıyor.
Savunma Sanayi Başkanlığı şirketlerinden Uzay Teknolojileri AŞ (DeltaV) ise tüm bu çalışmaları hayata geçiren şirket olacak. DeltaV, 2017 yılından beri ileri uzay uygulamalarında kullanılabilecek kimyasal roket motoru teknolojilerinin geliştirilmesi, teknoloji gösteriminin yapılması ve ürün haline getirilmesi konusunda faaliyet gösteriyor.
Bu kapsamda roket motorları, motor alt teknolojileri, sonda ve fırlatma sistemleri ile bu sistemler için test ve fırlatma alt yapıları geliştiriliyor. Elde edilecek teknolojiler ve sistemler ile dünyada rekabet edebilir fırlatma sistemleri, kademe itici motorları ve uzayda çalışabilecek motorların geliştirip ürüne dönüştürülmesi sağlanacak.
Projede ‘Burak’ adının manevi anlamı yüksek olduğu için seçildiği öğrenildi. Peygamberimiz Hz. Muhammed’in Mirac’a çıkmadan önce Burak isimli semavi bir atla Mekke’deki Mescid-i Haram’dan Kudüs’teki Mescid-i Aksa’ya kadar yapmış olduğu gece yolculuğunun projeye bu ismin verilmesinde ilham olduğu belirtiliyor.