Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İran'a yaptığı resmi ziyaretin ardından Türkiye'ye dönüşünde uçakta gazetecilere değerlendirmelerde bulundu, sorularını yanıtladı.
İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin davetine icabetle Tahran'a yaptığı ziyareti başarıyla tamamladıklarını belirten Erdoğan, ziyaretin ilk bölümünde Reisi ile verimli görüşmeler yaptıklarını, Türkiye-İran Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi Yedinci Toplantısı'na başkanlık ettiklerini, iki ülke arasında siyasi, askeri, ekonomik, ticari, kültürel konularda atılacak adımları, bundan sonraki süreci nasıl geliştireceklerini ele aldıklarını söyledi.
Erdoğan, ekonomik alanda Ahmedinejad döneminde 30 milyar dolarlık bir hedef koyduklarını hatırlatarak, "7,5 milyar dolarlık bir noktadayız. Ama bundan sonraki süreçte tırmanış devam edecek. Ticaret, ulaştırma, gümrük, enerji, turizm, sanayi, gençlik ve spor gibi alanlarda iş birliğimizi geliştirmeye yönelik ortak iradeye sahip olduğumuzu bir kez daha gördük." diye konuştu.
Bölgesel ve uluslararası meseleler hakkında fikir teatisinde bulunduklarını, heyette yer alan bakanların mevkidaşlarıyla çeşitli alanlarda iş birliği konularını ele aldığını anlatan Erdoğan, iki ülke ilişkilerinin hukuki altyapısını daha da güçlendirecek toplam 8 anlaşma imzaladıklarını bildirdi.
Erdoğan, ayrıca terör örgütleriyle ortak mücadele ve sınır güvenliği gibi konuları ayrıntılı bir şekilde ele aldıklarını, bu vesileyle bölgede yaşanan gelişmeler hakkında kapsamlı görüş alışverişinde bulunduklarını belirterek, "Dini Lider Ayetullah Ali Hamaney ile de bir görüşme gerçekleştirdim. Bu görüşmede Sayın Cumhurbaşkanı da beraberdi. Bizim arkadaşlarımızdan da bazıları vardı. Onlarla birlikte bu görüşmeyi yaptık." dedi.
Ziyaretin ikinci bölümünde İbrahim Reisi ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in katılımıyla Astana formatında Üçlü Zirve gerçekleştirdiklerini anımsatan Erdoğan, Suriye'deki güncel gelişmelere ilişkin fikir alışverişinde bulunduklarını, Astana garantörleri olarak, ihtilafın Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin 2254 sayılı kararı temelinde çözüme kavuşturulmasına yönelik mutabakatı teyit ettiklerini söyledi. Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
Suriye'nin kuzeyine yönelik olası harekatta gelinen son durumun sorulması ve "İki liderle de görüştünüz. Onların tutumları masaya geldi mi? Bir de çok uzun bir süre sonra o bölgedeki teröristlerin bulunduğu noktada rejimin bayrağının asıldığını gördük. Bunu nasıl değerlendirirsiniz?" sorusu üzerine Erdoğan, yeni bir harekat konusunun Türkiye'nin milli güvenlik endişeleri giderilmediği sürece gündemde yer almaya devam edeceğini vurguladı. Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Amerika Birleşik Devletleri ile Tahran ve Moskova'nın sorunlu ilişkileri varken bunun Suriye'deki operasyona yansıması bu zirve sonrası nasıl gerçekleşecek? Herhangi bir değişiklik yaşanır mı sizce?" soru üzerine "Burada herhangi bir değişikliğin olup olmadığı hesabına girecek olursak o zaman zaten Astana sürecinin hiçbir anlamı kalmaz. Astana süreci niçin var?" değerlendirmesinde bulundu.
Suriye'nin toprak bütünlüğü noktasında Türkiye'nin herhangi bir derdinin olmadığını dile getiren Erdoğan, "Biz böyle bir tasarrufun içerisinde değiliz. Ama bizim burada sınırdan 30 kilometre alan için belirttiğimiz bir husus var. Çünkü buralardan bizim sınırlarımıza sürekli taarruzlar oluyor. Bizim burada askerlerimiz şehit oldu, insanlarımız öldürüldü. Sadece Türk vatandaşı olarak değil, İdlib'de ve diğer bölgelerde sivil insanlar öldürüldü. Bütün bunları bizim dünyayla paylaşmamız, bunları anlatmamız lazım." diye konuştu.
Erdoğan, "İran'ın insan kaçakçılığıyla mücadele konusunda Türkiye'ye yeterli desteği verdiğini düşünüyor musunuz? TBMM’nin göç ve uyum konusundaki araştırmasında İran güvenlik güçlerinin insan kaçakçılıklarına destek verdiğine dair ifadeler yer alıyordu. Görüşmelerinizde bu konu hiç gündeme geldi mi?" sorusunu yanıtlarken konunun gündeme geldiğini belirtti.
Afganistan'dan gelen mülteciler hususunda İran'ın ciddi sıkıntısı olduğuna dikkati çeken Erdoğan, "Sayın Reisi bunları açık net anlattı. Tabii kolay değil. Kamp noktasında hazırlıkları var mı yok mu diye baktığımızda yok. Biz Suriye'nin kuzeyinde briket evler yapıyoruz. Bizim bu yaptığımız briket evlerle de hedefimiz en az 1 milyon Suriyeli mülteciyi tekrar kendi topraklarına geri döndürmek." dedi.
Konut sayısının her geçen gün arttığına işaret eden Erdoğan, "Ama bunu özellikle söylüyorum; ne Avrupa Birliği'nden ne şuradan ne buradan en ufak bir destek alarak değil, bizim kendi sivil toplum kuruluşlarımızla birlikte yapıyoruz. AFAD'ın koordinesinde bunu sürdürüyoruz. Hedefimiz de inşallah burada 250 bin konut yaparsak, biz cebren değil, gönüllü olarak geri dönüşü inşallah 1 milyonun üzerine çıkarırız. Ve o ucube çadırlar içerisinde yağmurda, çamurda anne babaları, çoluk çocukları inşallah kötü şartlarda görmeyiz." şeklinde konuştu.
ABD Başkanı Joe Biden'ın F-16'lar konusunda "Ben elimden gelen bütün gayreti göstereceğim" dediğini anlatan Erdoğan, şunları kaydetti:
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Rusya Devlet Başkanı Putin'le yaptığınız görüşmede Türkiye'nin Ukrayna savaşı konusunda arabuluculuk girişimleri hangi çerçevede ele alındı. Bu konuda sizden bir talep, yine Moskova'nın bu konuda Ankara'dan beklentileri şimdi özellikle bu dönemde ne yönde?" sorusunu şu şekilde yanıtladı:
"Şu an itibarıyla Sayın Putin'in bizim gayretlerimiz noktasındaki bakışı olumlu. Bundan dolayı hatta şükranlarını bildiriyor. Bize çok çok farklı bazı teklifleri oldu. Biz inşallah burada doğal gaz konusunda, Akkuyu meselesinde ve diğer konularda şu anda dayanışmamızı aynen sürdürüyoruz, sürdüreceğiz."
Bir gazetecinin, Azerbaycan'ın bölgedeki taleplerine ilişkin özellikle Zengezur koridoru konusunda Rusya'nın desteği ve teşvikinin hangi düzeyde olduğu ve bu konuda Azerbaycan'ın taleplerinin ne zaman somut karşılık bulacağına ilişkin sorusu üzerine Erdoğan, "Sayın Putin'in galiba önceki gün Sayın İlham Aliyev'le görüşmesi oldu. Hatta bana 'Size İlham Aliyev'in de selamını getiriyorum.' dedi. Aliyev'le görüşmesinde, 'Erdoğan'la da görüşeceğim' deyince Aliyev'in 'benim de selamlarımı iletin' dediğini aktardı." dedi.
Oradaki gelişmelerle ilgili İlham Aliyev ile kendisinin de daha yeni görüştüğünü belirten Erdoğan, "Yaptığımız görüşmede de İlham Bey, 'olumlu istikamette yürüyor' dedi. Biliyorsunuz Avrupa Birliği Konseyi Başkanı Michel ve Paşinyan'la beraber üçlü bir araya geldiler. O görüşme de yine İlham Bey'in ifadesiyle 'olumlu' geçti. O görüşmeden sonra biz İlham Bey'le ayrıca bir daha görüşmüştük. Aldığım bilgilere göre istikamet üzere gidiliyor ve yakında da inşallah o bölgeyi kapsayacak havalimanının da açılışı yapılacak." diye konuştu.
"İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyeliği konusunda şartları yerine getirmek için gerekli adımları atmamaları halinde sürecin dondurulacağına" ilişkin sözleri hatırlatılarak, "Hangi durumlarda dondurma sürecinin gerçekleşmesi bekleniyor?" sorusunu Erdoğan, şöyle yanıtladı:
"Biz Finlandiya'ya da İsveç'e de NATO Genel Sekreteri'nin de yer aldığı masada şartlarımızı çok açık net söyledik. Gizli, saklı herhangi bir şey yok. Şartımız, bu ülkelerin terör örgütlerinin faaliyet ve gösterilerini sonlandırması, ellerindeki teröristleri iade etmesi. Biliyorsunuz PKK/PYD/YPG ve FETÖ'yü terör örgütü olarak burada kayıtlara girdik. Bunları vereceksiniz dedik. Parlamentolarına varıncaya kadar bu terör örgütünü bunlar besliyorlar. Adeta kuluçka yuvası gibi. Böyle bir durum var. Şimdi bunlar bize verdikleri sözü yerine getirmedikleri takdirde bizim de bu işe olumlu bakmamız mümkün değil.
Diğer taraftan sağ olsun bizim muhalefet zaten elimizden bütün malzemeleri hemen kapıveriyor. Onlar dediler ki 'zaten biz bu işe fırsat vermeyiz.' Bir defa Yunanistan'ın yeniden NATO'ya girmesinin önünü siz açtınız. Adamlar çıkmıştı, siz tekrar soktunuz içeri. Bunları halkımıza, hele hele gençlerimize anlatmamız lazım. Şu anda maalesef terör noktasında hemen hemen İskandinav ülkelerinin tamamı bu işin kuluçkası. Norveç de böyle. Her ne kadar şu anda Sayın Genel Sekreter oralı olsa da ama maalesef onlar da öyle. En ilerisi Almanya, orada da öyle. Fransa, Hollanda, İskandinav ülkeleri, İngiltere, İtalya öyle. Hepsinde durum bu. Batı'nın şu anda bu konuda konuşacak aslında ne mecali ne hakkı var."
Erdoğan, bir gazetecinin, Ukrayna savaşı sonrası Türkiye'nin barış diplomasisini hatırlatarak, "Gıda konusunda da sizin öncülüğünüzde İstanbul'da dörtlü zirve yapıldı. BM, burada sizin, Türkiye'nin rolünü çok destekliyor. İmza aşamasının bu hafta olacağı söylenmişti. Bu konuda imzalar ne zaman atılacak, süreç ve sistem nasıl işleyecek. Türkiye'nin bu sistemdeki rolü ne olacak?" sorusuna, bu konudaki rollerinin ev sahipliği olduğunu belirtti.
"Ukrayna tahılının Karadeniz üzerinden ihracı konusunda uzun süredir yoğun çalışma içerisindeyiz. Bu konuyu Sayın Putin ve Sayın Zelenskiy'le müteaddit kereler görüştüm. Dışişleri ve Milli Savunma Bakanlıklarımız da kendi muhatapları nezdinde görüşmeler yürüttü. Neticede geçen hafta İstanbul'da yapılan teknik toplantıda BM planı çerçevesinde sürecin ana hatları üzerinde bir mutabakat oluştu. Artık bu hafta bu mutabakatı yazılı bir metne bağlamak istiyoruz. Önümüzdeki günlerde de planın uygulamaya başlamasını temenni ediyoruz. Süreç, İstanbul'da kurulacak bir koordinasyon merkezinden yürütülecek. Burada ülkemizin yanı sıra Rusya, Ukrayna ve BM'den yetkililer bulunacak. İlgili tüm tarafların güvenini haiz olan ülkemiz, kurumlar arası bir yaklaşımla sürecin sağlıklı şekilde yürütülmesi için gerekli eşgüdümü yapacak. Küresel gıda güvenliği bakımından kritik önem arz eden bu hassas süreci nihayete erdirmek için yoğun gayretlerimiz devam ediyor."
Bir gazetecinin bütün istisnai süreçlerde muhalefetin sürekli devletin izlediği politikanın karşısında durmasına ilişkin görüşlerini sorması üzerine Erdoğan, "Görevleri o. Onların bizim ak dediğimize ak demesi mümkün mü? Onların görevi kara demek. Türkiye'nin en büyük talihsizliği, demokrasinin gereği olan bir muhalefete sahip olmadığıdır. Bizde böyle bir muhalefet yok. Batı ülkelerinde, bazı yerlerde muhalefet yine bizdeki gibidir ama birçoğunda gelirler, iktidarlarını desteklerler. Ama bizde böyle bir şey yok. Yalan üzerine kurulu bir siyaset anlayışı var. Ana muhalefette de öyle, yavru muhalefette de öyle, masanın altındakinde de öyle. Hepsinin şu andaki yapısı bu. Onlar karşımızda ama milletimiz bizim yanımızda." diye konuştu.
Cumartesi günü Kayseri'ye gideceğini ve toplu açılışlar yapacağını bildiren Erdoğan, Kayseri'de caddeler ve meydanların zaten gereken cevabı gerekenlere vereceğini söyledi.
Aynı gün yine Kayseri'de büyük bir fabrikada işçilerle toplantı yapacağını da aktaran Erdoğan,"Durmuyoruz, çalışıyoruz. En son Bay Kemal'in KYK ile ilgili söylediklerini duydunuz. Ondan sonra da ben söyledim yaptı noktasına geldi. Hep öyle oldu zaten. O söyledi ben de yaptım." dedi.
"Muhalefet sizin projenizi mi sahipleniyor? Daha önce siyasette çok örneğine rastlanılmayan bir durum. EYT konusunda da muhalefette böyle bir hazırlık olduğunu görüyoruz." şeklindeki soru üzerine Erdoğan, muhalefetin elinde 14 tane büyükşehir belediyesi olduğuna dikkati çekti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Peki, bu büyükşehirlerde acaba yatırım noktasında çeşme musluğu değiştirmekten başka bir özellikleri var mı? Geçelim. Kağıthane'de, Silahtarağa'da bunlar ne yaptılar? Temel atma değil temel atmama adımını gerçekleştirdiler. Bu da herhalde siyasetin tarihine çok ilginç bir adım olarak geçmiştir. Bir insan temel atar övünür. Onu da geçiyorum. İstanbul Büyükşehir Belediyesi bizim arkadaşlarda olduğu dönemde metro tünelleri açıldı. Bunlar geldi, Sancaktepe'de metroyu doldurdular. Bütün hafriyatı oraya dökerek bunu doldurdular. Ben tabii Bay Kemal'e soruyorum; bunun, siyaseti geç, insanlıkla bağdaşır yanı var mı? Buraya yapılmış olan bir masraf var. Sen şimdi geliyorsun burayı hafriyatla dolduruyorsun, üzerine adeta petrol kuyularına beton döker gibi betonu döküyorsun ve buradaki vatandaşı, kendisine gelecek metrodan maalesef mahrum ediyorsun." diye konuştu.
"Hiçbir adımları yok. Şu anda Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Osman Gazi Köprüsü, Nissibi Köprüsü, öbür tarafta Cumhuriyet tarihinde değil dünya tarihinde ilk üçe giren Çanakkale'deki köprüyü hiçbir şeyle mukayese ettirmem. Ulaştırma Bakanlığı rakamları verdi geçen gün. Rakamların hepsi muhteşem. Kimse bu denli rakamların gerçekleşeceğine ihtimal vermiyordu. Ama şimdi bunların hepsi halloldu. Bu yollar böyle gerçekleşirken, sen İzmir milletvekilisin, İzmir milletvekili olarak İzmir'in Büyükşehir'i de sende. Bir yağmur olduğunda İzmir'i sel alıp gidiyor. İlçe belediye başkanları hakeza öyle. Biz ise işimize devam ediyoruz, yollarımızı yapıyoruz, onların yapması gerektiği halde yapmadıkları işi de biz yapıyoruz. Mesela Başakşehir'deki o dev hastanemizin yolu için belediye olarak rahmetli Kadir Bey'den sonra Mevlüt Bey'le de o işin yapım kararını vermiştik ama maalesef belediyede yetki beyefendiye geçince bu işi yapmayacağını söyledi. Öyle de olunca ben de bu defa Ulaştırma Bakanıma talimatı verdim. 'Hemen buranın yolunu, her şeyini sen yapacaksın. İnşallah bu hastanemize de yine Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığımızın bir eseri olarak bu yolu, ulaşımı sağlamış olalım' dedik."
Erdoğan, birçok yerde buna benzer sıkıntılar yaşadıklarını dile getirerek, şu açıklamalarda bulundu:
"Bunları bir sormak lazım. Bu kadar belediyen var, mesela Muğla Belediyesi bunlarda, her yer yangın, nerede senin itfaiyen arkadaş? Yok. Biz, Tarım ve Orman ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı hep beraber yüklendik ve hamdolsun 4-5 gün içinde edinilen tecrübelerle de söndürüldü. Ben kendim dahi gittim, baktım. Bakıyorsun İstanbul'da bir sıkıntı oluyor, adam Fethiye'de, şurada, burada. Öbürü bir başka yerde. Ya nerede olursan ol ama böyle bir felaket olduğu zaman sen oranın sorumlususun, atlayacaksın geleceksin. Ben de yaptım bu belediye başkanlığını. En ufak bir şey olduğunda nerede olursam olayım hemen atlar, İstanbul'a döner gelirdim. Şu anda bile öyle. Mesela burada Sayın Putin'le de amfibik uçaklar konusunu da görüştük. 'Arkadaşlar görüşmelerini yapsınlar, biz de elimizde olanlardan olur, üreteceklerimizden olur tekrar bu işe adımı atalım' dedi. Hamdolsun bu süreçte elimizdeki yangın söndürme uçakları, helikopterler, arazözler noktasında Orman Bakanlığımız güçlü. Her şeyden önce itfaiye erlerimiz güçlü. Jandarmamız da bu işlerin içine giriyor."
Sıcakların her yerde olduğuna vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bütün bunlara rağmen biz tedbirimizi alacağız, üç tarafı denizlerle kaplı olan bu ülkede her ne kadar helikopterlerimiz varsa da bunun yanında amfibik uçaklarımızı daha da artıracağız. Bunlarla beraber inşallah bu işlerin hakkından gelip tedbirimizi alacağız. Mesela şimdi söndürme soğutmanın en uzunu 4-5 gün sürdü. Demek ki tedbirlerimiz yerinde olduktan sonra, sağ olsun elemanlarımız, itfaiyecilerimiz, ormancılarımız çok iyi çalışarak sıkıntıları atlattık. Allah onlardan razı olsun." dedi.