Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Mustafa Destici ve HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu miting alanına geldi.
Mitingte Gazze'de şehit olanlar için Kur'an-ı Kerim tilaveti okunurken, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş da dua etti.
Sevgili İstanbullular, Sayın Devlet Bahçeli, KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, saygı değer genel başkanlar, değerli kardeşlerim hepinizi en kalbi duygularımla, hürmetle muhabbetle selamlıyorum.
Filistin davasına sahip çıktığınız, Gazzelilere umut olduğunuz için teşekkür ediyorum.
Coğrafyamızın semalarında, bayrağımızın ilelebet dalgalanması, ezanlarımızın kıyamete kadar okunması için emek veren, akıl ve alın teri döken herkese şükranlarımı sunuyorum.
Öyle büyük bir milletsiniz ki, bunu farklı bir şekilde ortaya koydunuz. Öyle büyük bir millet ve devletiz ki ne gücümüz, ne mücadelemiz sadece kendi sınırlarımızda kaimdir.
Bir zamanlar biz de millet hem nasıl milletmişiz, gelmişiz dünyaya millet, milliyet nedir öğretmişiz. Velhasıl, ufkumuzun uzandığı her yerde kalplerini ve gözlerini bize çevirmiş kardeşlerimizin dertleriyle dertlendiğimiz, yardım eli uzattığımız, gerektiğinde sınırlarımızı aştığımız gibi Gazze için de bugün olduğu gibi kıyamdayız.
'Netanyahu nasıl teröristse Hamas da terörist'miş. Yazıklar olsun. Hamas kimdir bihaber olan talihsizler var. Ve onlara ülkemde oy atanların da iyi düşünmesi lazım.
Kırım'dan Karabağ'a, Bosna'dan Kerkük'e, Filistin'den Türkistan'a, Afganistan'dan Çeçenistan'a pek çok coğrafya için biz gözyaşı döktük. Ömrümüz boşuna geçmedi. Bugün birileri Gazze'yi uzakta, çok uzakta bizimle hiç alakası olmayan bir yer gibi görüyor hatta bunu açıkça söylüyor. Halbuki bir asır önce bu millet için bu ülke için Adana neyse Gazze de oydu. Tıpkı Mardin neyse Musul'un, Gaziantep neyse Halep'in o olduğu gibi Gazze de vatan topraklarının ayrılmaz sandığımız bir parçasıydı. Nereden nereye geldik? Çanakkale Şehitliği'ne yolunuz düştüğünde mezar taşlarının üzerindeki isimlere ve şehirlere iyi bakın. Orada Balıkesirliyle Şanlıurfalının olduğu gibi Gazzeliyle Üsküplünün yan yana yattığını göreceksiniz.
Hiç şüphe yok ki Türkiye büyük bir devlettir. Türkiye asla bitmeyecek büyük tehditlerin üzerinde olduğu bir ülkedir.
Hamas terör örgütü değil dedim ya, bundan İsrail çok büyük rahatsız oldu. Zaten başka bir şey beklemiyorduk. Bunu bildiğimiz için de açık ve net ifade ettik.
Hamas terör örgütü değildir dedim ya, bundan İsrail çok rahatsız oluyor. Zaten başka bir şey beklemiyorduk. Bunu bildiğimiz için açık ve net olarak ifade ettik. İnşallah 'La galibe illallah' diyoruz. Biz buna iman ettik: Galip olan sadece Allah'tır.
Burada sadece Gazze'de yaşanan katliamı tevil etmekle kalmıyoruz. Kendi istiklalimizin ve istikbalimizin de müdafaasını yapıyoruz. Sultan Abdülhamid oralarla az mı haşır neşir oldu.
1947'de Gazze, Filistin neydi, bugün ne? İsrail, sen buralara nasıl geldin, nasıl girdin? Sen bir işgalcisin. Sen bir örgütsün. Dolayısıyla Türk milleti bunu biliyor. Batı sana borçlu ama Türkiye'nin sana borcu yok. Onun için bu kadar rahat konuşuyoruz. Türkiye sana borçlu olmadığı için Erdoğan böyle konuşuyor. Ama ne yazık ki Batı'nın her ülkesi sana borçlu. Konuşamıyorlar. Seni ziyarete geliyorlar. Ziyarete gelerek senden adeta af diliyorlar. Bizim böyle bir derdimiz yok. Biz, mazlumlardan yanayız.
Zulüm karşısında her zaman mazlumun yanında yer almış bir milletiz. Karşımızda Kudüs işgal ettiğinde bu kutlu beldenin fatihlerinden Sultan Selahaddin'in türbesine gidip bin yıllık kinlerini kusanların siyaseti var. Karşımızda son iki asırdır bizi siyasi, coğrafi, sosyal, ekonomik olarak adeta dilim dilim doğrayanların kapanmamış hesapları var. Bu basit gerçeği, gafletten anlamayarak veya ihanetle örtmeye kalkarak gavurun kılıcını çalanların hakikatleri ters yüz etmesine izin vermeyeceğiz.
Dün Ukrayna-Rusya savaşında katledilen siviller için timsah gözyaşı dökenler bugün binlerce masum çocuğun ölümünü sessizce izliyor. Ukrayna'da ölenler için gözyaşı döktünüz de Gazze'de ölen bu yavrular için niçin sesiniz çıkmıyor? Ey Batı, size sesleniyorum: Siz, yeniden bir hilal-haçlı mücadelesi mi estirmek istiyorsunuz? Eğer böyle bir gayretin içindeyseniz biliniz ki bu millet ölmedi. Bu millet dimdik ayakta. Ve yine aynı şekilde aynı kararlılıkla Libya'da neysek Karabağ'da neysek bilesiniz ki Orta Doğu'da da oyuz.
Bilhassa son 10 yıldır terörle mücadelede ne yaptıysak bunlara rağmen gerçekleştirdik. İnşallah bundan sonra da bir gece ansızın gelebiliriz şiarıyla kendi çizdiğimiz yolda ilerlemeyi sürdüreceğiz. Milletimizle beraber bu yolda yürümeye her an hazırız. Bu millet yeni destanlar yazmaya Allah'ın izniyle hazırdır.
Gazze'deki katliamın en büyük sorumlusu Batı'dır. Hiçbir oyunun sonsuza kadar sürmeyeceği gibi Batı'nın sinsi ve kirliği taktiği de artık deşifre olmuştur. Biz, Irak ve Suriye'nin kuzeyinde karşımıza çıkartılan ciğeri beş para etmez teröristlerin gerisinde kimlerin olduğunu gayet iyi biliyoruz. PKK'nın, YPG'nin, FETÖ'nün arkasında kimler var?
Lafa gelince insan hakları savunucusu kurum ve kişilerin gerçekte hangi gerekçelerle ülkemizin ayağına çelme takmaya çalıştığını çok iyi biliyoruz.
Batı dünyası Gazze'deki kadın, çocuk, masum katliamını meşrulaştırmak için siyasetçisinden medyasına seferber oldu. İsrail, 22 gündür açıkça savaş suçu işliyor. İsrail, biz de seni savaş suçlusu olarak dünyaya ilan edeceğiz. Bunun hazırlığı içindeyiz. Bunun çalışmasını yapıyoruz ve savaş suçlusu olarak İsrail'i dünyaya tanıtacağız.
İsrail'in 7 Ekim'de başlattığı saldırılardan bu yana şehit çocukların sayısı 3 bin 600'ü, şehitlerin tamamının sayısı 7 bin 700'ü buldu. Şehit olanların arasında 500 sağlık çalışanı, 25 gazeteci, 38 Birleşmiş Milletler görevlisi de var.
Pazar yerleri, okullar, ayakta kalan her türlü bina bu barbarlığın hedefidir. 30 bin bina, 200 bini aşkın konut yerle yeksan oldu. Neredeyse hiçbir Gazzelinin başını sokacak evi kalmadı. Elektrik, su, kanalizasyon altyapısı zaten tümüyle imha edildi. Dışarıdan yardıma izin verilmediği için elektrikten gıdaya, sağlık ve temizlik malzemesine kadar ihtiyaçlar karşılanamadı. Tüm vahim tabloya rağmen Gazze halkının sergilediği vakur ve inançsız duruş tarihe direniş destanı olarak yazılacaktır. İman ve azim öyle bir haslettir ki atalarımızın deyimiyle tekeden süt çıkartır.
Gazzeli dişleriyle yurdunu savunmaya hazır. Biz de hazır mıyız? Bu millet yaptı. Dün yaptı, bugün de yapar, Allah'ın izniyle yarın da yapar. Geçmişte yurtlarını bir süre terk ederlerse geri geldiklerinde huzuru bulacaklarını sanan Filistinlilerinin hiçbiri bir daha evlerine dönemedi. Şimdi aynı şeyi Gazze halkı için söylüyorlar. Ne diyor bu ahlaksızlar? Gidin diyorlar. Nereye diye sorulduğunda çöle, şu ülkeye geçin diyorlar. Şu kapıya yönelin diyorlar. Yaralı veya çaresiz olduğu için bu söze kulak vererek yola düşenlerin de tepelerine bomba yağdırıyorlar. Çünkü bunlar sadece öldürmeyi bilir. Gazze halkının evini, şehrini terk etmeme kararlılığını buradan milletim adına saygıyla selamlıyorum."
Kendi evleri yanmaya başladığında sırtını dayadığı Batılı çekip gidecek ve İsrail 75 yıldır zulmettiği insanlar ve onların kardeşleriyle baş başa kalacaktır. İsrail, bak burayı iyi hatırla: Türkiye tıpkı 500 yıl önce olduğu gibi, başı dara düşen her mazlumla birlikte bu insanların da umudu olacaktır. Geçtiğimiz günlerde İsrail yönetimine yaptığım çağrıyı bir kez daha ifade ediyorum: Boyunuzu da çapınızı da aşan zırvalarla, tavırlarla Türk milletinin merhamet duygularını törpülemeyin. Tıpkı atalarınız gibi sizden ve sizlerin çocukları da ileride Türkiye'ye ihtiyaç duyacak. O gün size uzanan elleri yana düşürmemek için gelin bugün bize kulak verin. Bugün mazlumlara yardım ulaştırma talebimize barışı tesis etmek için diyalog kapılarını açma çağrımıza kulak verin.
Ey İsrail, Birleşmiş Milletler'de oylama yapıldı. 120 ülke İsrail'e 'ateşkes için evet deyin' dedi. 40 ülke çekimser kaldı. 13-14 tane ülke İsrail'in yanında yer aldı. Yani İsrail sen dünyada yalnızlığa mahkumsun. Bundan sonra da mahkum olacaksın. Görünen bu. Ne yaparsan yap. Şu anda Birleşmiş Milletler bu kararı vermek suretiyle güzel bir adım attı.
Savaşın bir ahlakı ve hukuku var. Sivilleri hedef almak bu hukuka uymaz. İsrail topraklarında kaç sivilin hayatını kaybettiği doğru dürüst açıklanmadı. Hayatını kaybeden her sivil için biz üzüntülüyüz. Ama İsrail'in böyle bir derdi var mı? İsrail'in insan öldürme noktasında en ufak bir derdi yok. Açık ve net 'Biz öldürmeyi iyi biliriz' diyorlar ama bunun bedelini ağır ödeyeceksiniz. Gönül dünyanızdan gelen öfkeyi selamlıyorum ve karşınızda ben de gerçek manada eğiliyorum.