Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Karabük Albay Karaoğlanoğlu Caddesi’nde düzenlenen mitingde konuştu.
Karabük'ü özlemişiz. Şu katılıma bak. Merak ettim katılımı sordum. Emniyet'in verdiği rakam 46 bin. 31 Mart akşamı Karabük'te zaferi beraber kutlayacağız.
Ekmeğini demirden çıkaranların şehri olan Karabük, Türkiye sanayisinin de can damarları arasında yer alıyor. Ekonomimize eşsiz katkılar sunuyor. Bu şehri Türkiye Yüzyılı'nda daha da ileri götürmek bizim için bir vefa meselesidir.
Geçen mayıs seçimlerinde Cumhur İttifakı'na milletvekilliğinde yüzde 62'yi aşan, Cumhurbaşkanlığı'nda yüzde 64'e varan oranlarda destek verdiniz. Bunun için her birinize ayrı ayrı şükranlarımı sunuyorum. 31 Mart'ta çok daha yüksek oy oranları ile yanımızda olacağınıza inanıyorum. Ben Cumhurbaşkanı olarak ekibimde çok çalışacağım. Yerel yönetimlerle ele ele vereceğiz, Karabük'ü çok daha farklı bir yere taşıyacağız.
Çalışanlarımızın ve emeklilerimizin yaşadığı sıkıntıların çözümü boynumuzun borcudur. Bazıları meydanlarda söz verip göreve gelince unutmasını iyi bilirler. Biz ise yapmakla mesulüz. Sırtlarında yumurta küfesi olmayanlar diledikleri gibi atıp tutabilirler. Önce tüm hazırlıklarımızı tamamlayacağız, sonra sözümüzü söyleyeceğiz.
Önümüzdeki en büyük problem olan enflasyon yılın ikinci yarısından itibaren düşmeye başlayacak. Türkiye'yi geçen 21 yılda nasıl 3 kat büyüttüysek inşallah önümüzdeki dönemde 2 kat daha büyüterek bunu başaracağız. Refah kaybını telafi edeceğiz. Azimle çalışarak üstesinden gelemeyeceğimiz hiçbir mesele yoktur. Yeter ki birliğimize, kardeşliğimize sahip çıkalım.
Ramazan Bayramı gelmeden 31 Mart'ı milli irade bayramı olarak beraberce kutlayacağız. Ülkemizde seçim dönemleri demokrasi şölenleri olmanın ötesinde anlamlara sahiptir. Her seçim kimin kiminle yol yürüdüğünü, nerede durduğunu görmemize vesile olan tarihi ve milli bir sınamadır. Cumhur İttifakı olarak biz ister birlikte ister ayrı adaylarla girelim hep tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devletiz. Siyasetimiz vatanımızın bütünlüğü, devletimizin bekası çevresinde şeffaf bir tarzda şekillendi.
Geçen mayıs ayında karşımızda kurulan ittifakı hatırlıyorsunuz değil mi? 6'lı Masa ne oldu? Parlamentoda bunlardan bir kişi yok. Hepsi gitti. Dağıldılar, gittiler. Birisi de Ankara'da daire tutmuşlar ona, kim o? Şimdi o dairede takip ediyor. Tüm suçu bay Kemal'in sırtına yükleyip hepsi kendi keyfine bakıyor. Bizim Karadeniz'in çayını demliyorlar şimdi. Bu ucube ittifaktan geriye kala kala masanın gizli ortağı DEM ile adını koyamadıkları tuhaf bir ilişki kaldı. Sorsan ittifak yapmadık diyorlar ama pek çok yerde ortak aday, ortak belediye meclis üyesi listesi çıkarıyorlar. DEM'in hiçbir söz hakkı olmayan tabanının iradesini CHP ile pazarlık masasına sürdüler. Ülkenin gündemi deprem, bunların umurunda değil. Depremzedelere hakaret ederek gerçek karakterlerini gösteriyorlar. Terörden arındırılması bunların umurlarında değil. Utanmasalar terör örgütüne militan yazılıp ideolojik eğitime girecekler.
Şimdi bir de deste deste para görüntüleri çıktı. Dolar mı dersin, euro mu dersin. Türk siyasetini bu kadar kirletmeye kimsenin hakkı yok, olmamalı. Nereden nerelere geldik. Hale bakın. Bunun için kızarmasını bilen bir yüz, utanmasını bilen bir yapı lazım. Allah'tan korkuları var mı bilmeyiz ama kuldan utanması olmayandan uzak durmak lazım. Bunun adı siyaset değil. İstanbul'da en ufak bir eser var mı? İstanbul'un karışını bilirim. Kendilerini hiçbir iş yapmamakla övünecek kadar sefil bir duruma düşürmüş haldeler. Dün 'aramızda kalsın kazanıyoruz' diyorlardı. Aramızda kalacak bir şey yok, herkes bilsin. Bu CHP'den bu DEM'den hiçbir şey olmaz. Bunlar daha kendi içlerinde bir insicam sağlayamamışlar ki ülkeye ve millete hayırları dokunsun.